Yener Çıracı yazdı: İnternet nasıl çalındı?

İnternet, teknoloji devleri tarafından geliştirilmiş olmasa bile “çalınmıştır”. Sonuç olarak milyarlarca insanın tüm sosyal ve gündelik ilişkileri Tanrı modunu oynayan birkaç teknoloji milyarderinin, Billy Bauerlerin iki dudağı arasındadır.

Teknolojik distopya serisi Black Mirror, geçen sezonlarda Billy Bauer adında bir karakteri izleyiciye sundu. Büyük bir sosyal medya şirketin sahibi olan Bauer, inzivaya çekilip teknolojik detoks yaparken, şirket çalışanlarından biri rehin alınır. Rehin alan kişinin tek bir talebi vardır; Bauer ile bir telefon konuşması yapmak. Şirket yetkilileri, gayet sıradan bir talep gibi görünen ve şirket çalışanın da hayatının bağlı olduğu bu görüşme talebini Bauer'e ulaştırmamak için her yolu dener. Yerel polis henüz şahsın kimliğini bile öğrenememişken şirket yetkileri elde ettikleri verileri polisle paylaşır ve izlemeleri gereken olası yollar hakkında bir harita sunar. Kişinin en gizli bilgileri dakikalar içinde polis stratejisinin bir parçası haline gelir. Görüşme talebinin Bauer'e ulaşmaması için şirket yetkilileri kişisel verilerden ve polis gücünden faydalandığı sınırsız bir güç sergiler.

Billy Bauer, günümüzde teknolojik şirketlerin elde ettiği devasa gücü vurgulayan bir temsildir. Ulaşılması zordur, rahatsız edilemez, herkesin her türlü bilgisine ulaşan “Tanrı” modunun sahibidir. Mark Zuckerberg ve Twitter'ın eski sahibi Jack Dorsey gibi “çılgın dehaların” temsilinden derlenmiştir. Dizinin ilerleyen kısmında Bauer, rehine krizine dahil olmak ister, şirket yetkililerine gerekli emri verir. Şirket yetkilileriyle birlikte telefon hattında bir FBI ajanı da vardır. FBI'ın kendisine verdiği görüşmeme önerilerinden sıkılan Bauer “şu FBI dangalağını hattan al” diyerek şirket yetkilisine kızar. Bu sahne oldukça önemlidir çünkü Bauer, Soğuk Savaş döneminin ve muhtemelen 20. Yüzyılın en güçlü ve korkulan kurumlarından biri olan FBI'dan birini kolay bir şekilde azarlamaktadır. Bir başka ifadeyle bu kısa sahne, günümüz teknoloji devlerinin ekonomi dışında siyasi ve toplumsal güçlerini de ifade eden bir karşılığa denk gelir. Billy Bauer gibi “çılgın” ve “dahi” olarak görülen teknoloji patronları, Tanrı modunu oynadıkları sınırsız bir güçle donanmış durumdadır.

Peki özgürlüğün, kardeşliğin, eşitliğin ve radikal demokrasinin gelişeceği varsayılan ve yeni bir ütopya olarak tasarlanan internet nasıl bu hale geldi? Bu soruyu yanıtlayabilmek için internet üzerine yapılan iki farklı tahayyüle göz atmak önemlidir. Çünkü internetin günümüz dünyasında nasıl bir rol oynadığını anlamak için bu toplumsal tahayyüllerden hangisinin baskın olduğunu görmek önemlidir.

İNTERNET: ALTERNATİF BİR KAMUSALLIK MI?

İnternetin ilk tahayyülü, sosyalizm sonrası küreselleşen bir dünyanın “özgürlükçü” fikirleriyle doğrudan ilgilidir. Devlet gücünün küresel ölçekte geri çekildiği ya da zayıfladığı öncülüne sarılan bu iddia, özgürlükçü fikirlerin doğrudan konuşulabileceği, herkesin küresel bir köy içinde eşitler ilişki kuracağı idealiyle süslenmiştir.

Toplumsal hareketler, uzun yıllar boyunca internet üzerindeki bu toplumsal tahayyülün bir tarafı, iyimser bir tarafı olarak hareket etti. Buna göre internet, ana akım dışında kalan muhalefetin sesi olabilirdi, onların örgütlenmesine olanak sağlayabilirdi. Aynı zamanda kısa vadeli programlarda, belirli etkinliklerde ya da öfke patlama anlarında farklı insanları yan yana getirme ve bilgi alışverişini sağlama şansı da yüksekti. Bu nedenle internetin eşitlikçi ve yatay bir kamusallık sunduğu neredeyse bir ön kabul haline geldi.

İnternetin eşitlikçi ve yatay bir örgütlenme sunduğu, sesi çıkmayanların sesi olduğu ya da anaakımın dışında kalanlar için bir mecra haline geldiği iddiaları o kadar ileriye götürüldü ki 2010 yılında Arap coğrafyasında başlayan ayaklanma dalgaları sık sık “Twitter Devrimi” ya da “Facebook Devrimi” olarak anıldı. Dahası teknoloji şirketlerinin adları bir kuşağın tanımlayıcısı (örneğin Facebook kuşağı) olarak bile tarif edildi. Ayaklanmalara neden olan toplumsal ilişkilerden çok insanların iletişimsellikleri ön plana çıktı. İnternete ayaklanmalara, hükümet değişimlerine vs. yol açabilecek değiştirici ve dönüştürücü bir güç atfedildi. Dolayısıyla hem ana akım dışındaki toplumsal hareketler hem de ana akım için bu platformlara dahil olmak neredeyse kaçınılmaz hale geldi. Çoğu kişi için internetin ve sosyal medyanın sunduğu kamusallık dışında kalamadıkları bir gerçekliğe dönüştü.

Ancak çok daha fazla kullanıcının online olması ve internetin anaakımlaşmasıyla birlikte başlangıçtaki alternatif kamusallık kurgusu bütünüyle tersyüz oldu. Jonathan Crary’in de belirttiği gibi internet bir örgütlenme aracı olarak çoktan çuvallaşmıştı. İşte bu çuvallama, internet üzerindeki ikinci tahayyülü muazzam bir şekilde genişletip, kabullendirdi.

PLATFORM KAPİTALİZMİ

İnternet üzerindeki ikinci tahayyül, küresel kapitalizmi yeni bir teknolojik devrimle harmanlama girişiminin bir sonucudur. Bu kurguda internet, alternatif bir kamusallığın değil, piyasanın eşlik ettiği toplumsal ilişkilerin bir aracıdır. Bu nedenle toplumsal hareketlerin “alternatif kamusallık” kurgusunun zayıfladığı ve geri çekildiği yerde sermayenin “platformunu”nun yükselmesi bir tesadüf değildir.

Covid-19 pandemisinden bu yana dijital platformlar hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Platformlar, en temelde kullanıcıları birbirine bağlamayı, bilgi paylaşım konusundaki eksiği gidermeyi ve maliyetini azaltmayı hedefler. Elbette piyasa içindeki bir eşitliğin her zaman gerçek bir eşitlik ilişkisi yaratmadığı vurgulanmalıdır. Çünkü platformlar bir taraftan kendilerini aracı olarak konumlandırırken, diğer taraftan tek aracı olmayı ve tekelleşmeyi ister. Kullanıcıların faaliyetleri için zemin oluştururken aynı zamanda bu etkileşimleri genişleyen ölçekte yeniden üretmek için, daha fazla kullanıcıya ulaşmak için her türlü yolu dener.

Platformların sadece kullanıcı faaliyetlerini düzenlediği söylenemez. Aynı zamanda ekonomik, toplumsal, kültürel, iletişimsel ve duygusal faaliyetlerimizi ve ilişkilerimizi de piyasa tahayyülü içinde yeniden şekillendirir. Platformların bunu yapabilmesini sağlayan en önemli yollardan biri küresel ölçekte kullanıcı verileri üzerindeki sınırsız ve denetimsiz güçlerinden kaynaklanır. “Veri günümüzün petrolüdür” sözü bunun somut bir örneğidir. Ancak platformlar sadece var olan veriyi toplamaz, bazen yeni veriler de yaratması gerekir. “Bu nedenle de platform uygulamaları tipik olarak kullanıcıları sürekli ekran başında tutmaya programlıdır.”

Microsoft, Amazon, Google, Apple, Facebook, X (Twitter) gibi platformlar bu yeni kapitalist dönüşüm sürecinin ana aktörleridir. Bu şirketler bizi sadece daimi kullanıcı/müşteri kılmakla kalmaz. Tek ve vazgeçilmez olmayı da hedefler. Bu tek olma durumu, sadece kullanacak başka platformların ya da iletişim alanlarının bulunmaması/aranmamasıyla ilgili değildir. Aynı zamanda piyasada egemen hale gelmeyi, başından itibaren tekelleşmeyi kurgularlar. Melih Yeşilbağ, bu tekelleşme eğiliminin verilerini ayrıntılı bir şekilde sunmaktadır.

Platform kapitalizmi, yeni Billy Bauer’ler yaratan bir sistemdir. Hatta bu yeni Billy Bauer’lerin gücü o kadar ileriye gider ki kapitalizmin çok daha kötü bir aşamaya geçtiğine ve yerini neofeodalizme bıraktığına dair tartışmalar vardır. Buna göre günümüzde sadece meta üretiminden değil ranttan, fikri mülkiyetten, borçtan, verilerden; kısacası insan yaşamının her anından para kazanmayı hedefleyen bir kapitalist ya da teknolojik feodal sınıf kompozisyonundan söz edilir.

SONUÇ

Ortaya çıktığı andan itibaren internet üzerinde iki farklı toplumsal tahayyül vardır. Bunlardan ilki interneti anaakım dışında alternatif bir kamusallık ve örgütlenme ilişkisinin aracı olarak kurgularken, diğeri kapitalizm için yeni bir platforma dönüştürmeyi hedeflemiştir. Ne yazık ki bugün platform kapitalizminin internet kullanımında neredeyse tek baskın biçimi haline geldiği söylenebilir.

Her ne kadar internetin gelişimi sırasında kamu kaynaklarından ve üniversitelerin ürettiği bilgilerden yararlanılsa da internet günümüzde teknoloji devlerinin muazzam servet biriktirme stratejisinin merkezinde yer alan, tekelleşmiş bir araç konumundadır. Bu anlamıyla teknoloji devleri tarafından geliştirilmiş olmasa bile “çalınmıştır”. Sonuç olarak milyarlarca insanın tüm sosyal ve gündelik ilişkileri Tanrı modunu oynayan birkaç teknoloji milyarderinin, Billy Bauerlerin iki dudağı arasındadır.

Etiketler
İnternet Teknoloji Twitter Facebook Kapitalizm Microsoft Amazon Apple