Tüketimde Dipte, Ölümde Zirvedeyiz: Sahte İçki Sorunu Bilerek mi Önlenmiyor?

"Valilerin peş peşe açıklama yapması, yaşam tarzımıza doğrudan müdahalede bulunması, baskının her geçen gün artması, bu işin sahte içkiyle mücadeleden çok daha farklı bir amaca hizmet ettiğini açıkça gösteriyor."

Haksızlığa uğradığımızda avukat, yemek yiyeceğimizde gıda mühendisi, hasta olduğumuzda doktor, taşınacağımızda inşaat mühendisi, deprem olduğunda arama kurtarma görevlisi olmamız bekleniyor. AKP iktidarı, sorumluluklarını bize yüklemeyi çok seviyor.

Bunun arkasında başka amaçlar var. Sahte içki de bunlardan biri. Gıda politikaları üretmek ve sağlığımızı korumak, onlar için önemsiz.

Tüketimde Dipte, Ölümde Zirvedeyiz: Sahte İçki Sorunu Bilerek mi Önlenmiyor? - Resim : 1

KAMU GÖREVLİSİ ÖZGÜRLÜĞÜMÜZE KARIŞAMAZ

Avrupa’nın en az içki tüketen ülkesinde yaşıyoruz. 15 yaş ve üzeri nüfusta kişi başı tüketilen saf etil alkol miktarında Avrupa ortalaması 10.5 litre. En fazla içki tüketen Avrupa ülkesinde bu oran 13 litre civarında. Türkiye’de ise sadece 1.5 litre.

Dünyada da en az içki tüketen ülkelerden birinde yaşıyoruz. 190 ülke arasında sonlardayız. Ama burada aşırı içki tüketimi olduğu yönünde bir algı yaratılmaya çalışılıyor. Trafik kazaları ve şiddet olayları genellikle içki tüketimine bağlanıyor. Gezi Direnişi bile sonunda alkole bağlanarak itibarsızlaştırılmak istendi. "İki ayyaş" çıkışını da unutmuyoruz.

Oysa içki bu ülkede yasal. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın "Tütün ve Alkol" adında bir daire başkanlığı var. Görevi, içkilerin güvenirliği ve denetimi olan kamu personelleri çalışıyor. Devletin sorumluluğu sadece bizi bilinçlendirmek olmalı. Yasal çerçevede ne yiyeceğime ve ne içeceğime kendimiz karar verebilmeliyiz.

Bir vali, basın açıklamasında “İçkiden uzak duralım, içki zararlı bir madde” diyemez. Kamu personelinin temel görevi, yasal bir ürünün güvenilir ve kaliteli olmasını sağlamak. Besin içeriği dengesiz, kalitesi düşük, gıda güvenliği ilkeleri ihlal edilmiş gıdalarla beslenmemiz -gıda hakkımızın ihlal edilmesi- kimsenin umurunda değil. Kaçak gıda üretimiyle de mücadele edilmediği gibi sahte içki üretimi de bilinçli şekilde engellenmiyor.

Avrupa Politika Bilgi Merkezi’nin yaşam tarzına müdahaleleri ölçümlediği Dadı Devlet Endeksi’ne göre, içki konusunda en az özgür olan Avrupa ülkesinde yaşıyoruz.

Tüketimde Dipte, Ölümde Zirvedeyiz: Sahte İçki Sorunu Bilerek mi Önlenmiyor? - Resim : 2

SAHTE İÇKİ KOLAYCA TESPİT EDİLEBİLİR

Yurttaş olarak sahte içkiyi tespit edemeyiz, etmek gibi bir sorumluluğumuz da yok. Bunu yapması gereken Tarım ve Orman Bakanlığı. İhbar edildikten ya da ölümler yaşandıktan sonra değil, hiçbir şey yaşanmadan tespit edilmesi gerekiyor. İçki tüketiminde en alt sıralarda olan ülkenin, sahte içki ölümlerinde zirvede olması büyük bir soru işareti.

Sahte içki metil alkolle üretilir. Metil alkol, odun, kömür, biyokütle veya metan gazından üretilir. Karaciğerde iki aşamalı oksidasyona uğrar. İlk oksidasyon sonucunda formaldehit oluşur. Formaldehit, zehirler ve ölüme neden olur. İkinci oksidasyonla formaldehit formik aside dönüşür. Formik asit, kanı asitleştirir, retinada sinir tahribatı yaratır ve körlüğe neden olur.

İçkiler fermantasyonla üretilir. Şeker içeren hammadde mayalarla parçalanır ve etil alkol oluşur. Distilasyonla içkideki alkol oranı ayarlanır ve etil alkol saflaştırılır. Üretimi için lisans gerekir. Vergi yükü fazladır. Üretimi için zor sürece dayanır.

İstanbul’un yarısından az nüfusa sahip, Türkiye’nin 9-10 katı içki tüketimi olan ülkelerde sahte içki ölümlerinin yaşanmaması, neyle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor. İçki üreten gıda işletmeleri belli. Üretim hacimleri belli. Ülkede üretilen etil alkol ve metil alkol miktarı belli. Yurt dışından gelen etil alkol ve metil alkol belli. Satılan içki sayısı belli.

Ama burada gıda alanında izlenebilirlik sağlanmıyor. Gıda işletmelerinin yüzde 85’inin ürettiği gıdaların içerisinde hangi hammaddelerden hangi miktarlarda olduğunu bilmiyoruz. Denetimlerde beyan edilemiyor. Üstelik denetimler bir marifetmiş gibi reklam malzemesi haline getiriliyor. Oysa denetim, doğrulayıcı bir sistem. Gıda sisteminin doğru çalışıp çalışmadığını göstermesi gerekir.

Denetimler, sistemin doğru çalışmadığını yıllardır haykırıyor. Ortaya çıkan sorunların çözülmesi için kimse çalışmıyor. En basitinden sahte içki sorunu yıllardır var. Blokzincir tabanlı ulusal izlenebilirlik sistemiyle kaçak üretim kolayca tespit edilebilir. Tarım ve Orman Bakanlığı, gıda işletmelerine giren hammaddeleri, çıkan ürünleri ve sattığı gıda işletmelerini -restoran ve market- şeffaf ve anlık görebilir.

Kayıt dışı üretimler genelde ıssız, kırsal alanlarda veya sanayi bölgelerinde gerçekleşiyor. Tarım ve Orman Bakanlığı, kayıt dışı üretim tesislerini uydu ve drone görüntüleriyle, akıllı sayaçlarda anormal enerji harcaması ve su kullanımı yoluyla tespit edebilir. Şüpheli alanlarda çevresel ve kimyasal izler arayabilir. Kolluk kuvvetleri, anormal araç hareketliliğini belirleyebilir. İçki satılan yerlere gelen düzensiz sevkiyatları ve olağan dışı dağıtım rotalarını fark edebilir. Finansal işlemlerde blokzincir sistem kullanımını zorunlu kılabilir. Ama yapılmıyor çünkü amaç farklı.

Valilerin peş peşe açıklama yapması, yaşam tarzımıza doğrudan müdahalede bulunması, baskının her geçen gün artması, bu işin sahte içkiyle mücadeleden çok daha farklı bir amaca hizmet ettiğini açıkça gösteriyor.