Kuraklık Çiftçilerimizi Nasıl Yok Ediyor?
Çiftçilerimiz perişan. Çiftçilik yapmak isteyen yurttaşlarımıza yol gösteren yok. Ekonomik kriz gittikçe ağırlaşıyor. Üstüne bir de son yılların en yüksek sıcaklıklarını yaşıyoruz.
Müthiş bir kuraklığın içindeyiz. Geçtiğimiz senelerden beri ciddi uyarılarda bulunuyoruz fakat ne tarımsal planlama ne de ulusal gıda stratejisi Tarım ve Orman Bakanlığı’nın umurunda değil.
Tarımsal Planlama ve Eğitim Eksikliği Nelere Yol Açıyor?
Devletin çok kötü yönetilmesiyle başlayan ekonomik kriz, AKP iktidarının siyasi ikbali için yargıyı aparat olarak kullanmasıyla daha da ağırlaştı. Dayanılmaz hale gelen yakıt fiyatları, rant için yok edilen su kaynakları ve ağaçlar, artan çiftçilik maliyetleri çiftçilerimizin üretimden çekilmesine yol açıyor. AKP iktidarının yıllardır kulak tıkadığı, politika üretmek için geç kalınan iklim krizi de kapıdan içeri girdi. Birkaç yıl içinde muhtemelen bir avuç çiftçimiz kalacak.
Tarım ve Orman Bakanlığı, çiftçi yetiştirmek için eğitimler veremiyor. Çiftçileri düzenli aralıklarla bilgiyle donatamıyor. Sahaya inip tarlaların toprak profillerini kayıt altına almıyor. Tarlaların su altyapısını araştırmıyor. Tarlaların aldığı yağış miktarlarını istatistik haline getirip bir veri seti oluşturmuyor. Tarlalarda görülen ve görülecek zararlıları bilmiyor. Hangi kentte ne ekildiğini, hangi çiftçinin ne yetiştirdiğini bilmiyor. Çiftçilerimizin aktif kullandığı tarım ilaçlarını tespit etmiyor.
Bir hevesle yerel üretime giren ve çiftçilik tecrübesi olmayan yurttaşlar, üretim yaptıkları yerin su kaynaklarını ve yağışlarını bilmeden, bölgeye uygun olmayan gıdaları pazar payı ve kar marjını düşünerek yetiştirmek istiyorlar. Elindeki bütün birikimi çiftlik kurmak için harcıyorlar. Yoğun su isteyen meyve-sebzeleri yeterli yağış almayan kentlerde yetiştirmek için uğraşıyorlar. Kentin su kaynağına yük oluyorlar. İşin sonunda ne çiftlik, ne birikim, ne de meyve-sebze kalıyor. Bir ton borçla serüven sona eriyor. Çiftçilerimiz de neyle karşılaşacağını bilmeden kendi ekonomisini ayakta tutabilmek için kendi üretimini kendisi planlamak zorunda kalıyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı’nı arayan bulamıyor.
Neoliberal Sermaye Çiftçilerimizi Eziyor
Çiftçilerimiz ekti, biçti, üretti. Bundan sonrası da çok başka bir konu. Çiftçilerimiz doğrudan halka ulaşmakta büyük zorluk yaşıyor. Perakende sermayesi çiftçimizin elindeki gıdayı yok pahasına almaya çalışıyor. Kooperatife katılmak istese kooperatif ağalarına teslim oluyor. Kendisi fiziken ya da dijital olarak bir satış yeri açsa, süreci yönetmek güç, ekip kurmak ve yatırım yapmak gerekiyor.
Tarım ve Orman Bakanlığı politika üretemediği gibi çiftçimizi korumak ve kooperatifleşmeyi sağlamak için de çalışmıyor. Neoliberal sermayenin yok ettiği çiftçimiz kente göçüp yeni bir hayat mücadelesine başlıyor. Tarım ve Orman Bakanlığı artık Tarım ve Orman Yok Bakanlığı. Lafa gelince gıda ve tarım alanında dünyanın en başarılı iktidarı. İcraata gelince çiftçimizin, besicimizin, halkın yanında kimse yok.