Arda güldü...

Futbolun doğrularını yeniden yaptığı anda 4 puan hiçbir şey değil. Yönetim hakkını doğru savunur, hoca formayı adil dağıtır, taraftar sene başındaki inancını yakalarsa baharı görürüz. Arda ve mağazadaki yorgun ama umutlu kardeşimle birlikte gülebiliriz. Göğe bakalım

Akşama doğru Cadde'de bir mağazada dolaşırken bir görevli kardeşim yanaştı. "Abi en çok bu sene umutluyum, geçen haftaki mağlubiyetin ters etki yapacağını düşünüyorum* dedi. Sonra durdu, "Abi vallahi çok yorulduk be" dedi. 'Bugün alırsak, akışı terse çevirebiliriz" dedim ben de. Çünkü Fenerbahçe'nin son yıllardaki en keskin sorunu travmadan kolay doğrulamamak.

Gaziantep karşısında travmayı atlatmış bir takım var mıydı, derseniz, kolayca evet diyemem. Ama sahada görünen ilk sıkıntı mental değil son haftalarda. Takımın bu seneki alameti farikası yani gücü azaldı. Sezon başından bu yana söylüyorum, acayip yetenekli, üst düzey bir kadrosu yok Fenerbahçe'nin. Ama birlikte iyi hareket eden, önde, ortada ve defansta kademeli olarak sağlam basan bir kadrosu var. Bu basma küçük aralıklarla, fasila vermeden yapıldığı için, rakip takımın defolu bölgesine kolay ulaşamıyordu. Hocanın defalarca üstüne basa basa söylediği gibi, rakibin defans arkasına uzun top atma riskini alıyordu Fenerbahçe. Bu riski alıyordu ama yerden araya atılan pas riskini alması mümkün değildi. O yüzden tehlike bu pas bağlantısından önce kaynağında yok ediliyordu. İşte son haftalarda yapılamayan buydu. Fenerbahçe'nin yıllar önce Kadıköy'de Jesus'un Benfica'sına yaptığı da buydu aslında. Ön alan baskısını bir şekilde aşıp eksik kaldığı yerde çoğalabilmek. Fenerbahçe'nin defansla hücum arasındaki kademeli basma reaksiyonu gücünün azalmasıyla birlikte düştü. Rakipler alanı genişletince, orta sahayı da senden kalabalık tuttuğu için sistem çöktü. Ya takım eski gücüne dönecek ya da mantalite değişecekti. Jesus, yine orta sahada ikiliyi abit tuttu ama defansta 4'lüye dönmeyi tercih etti. Fenerbahçe, yine de çok pozisyon verdi, çünkü ön ve orta saha kenarda oynayanların presi çok düşük kaldı. Emre ve Batşuayi'nin çok top ezmesi de rakibin tekrar tekrar gelmesine yol açtı. Topu sürekli ve hızlı ileri götürme ısrarını anlıyorum. Hocanın taktiği bu. Ama bunu yapacaksan Batşuayi ve Valencia'nın karar mekanizmasınını hızlandırman lazım. Çünkü o topu tutup bekleme sırasında rakip yerleşiyor ve duvara çarpıyorsun. Yani ya aklındaki kadar hızlı ve doğru pasla gideceksin, ya da sahada Arda ya da Zajc gibi top yönlendiren, saha görüşü yüksek bir futbol aklın olacak. Bunu Mert Hakan'dan beklemek hem ona hem oyuna zarar. Mert Hakan mücadele gücü yüksek bir yardımcı oyuncu. Crespo da son haftalarda topu doğru noktaya taşımakta çok ağır. Yani hocanın zihnindeki oyun çok güzel ama sahadaki uygulaması artık sene başındaki kadar etkili olmuyor. Hocanın en önemli özelliği futbollla inatlaşmayıp maç içinde farklı çözümler üretebilmesiydi. Şimdi aynı şeyleri deneyip farklı sonuç bekliyor.

Neyse ki bu kez 80'de de olsa elindeki en büyük futbol aklını sahaya sürdü. Hücumların tamamına bir akış geldi. Tekte terse döndü, araya attı, al ver yaptı, çapraza attı, soluna çekip sağdaki adamı boşa çıkartıp defansın üzerinden verdi, ceza sahası üstünde verkaç yaptı. Bunların hepsini her hücumda denedi. Top başkasındayken de eliyle atılacak noktayı gösterdi. Çünkü sahanın her yerine hakim.

Gördüğümüz tüm yeteneklerden farkı. Evet dizi sakattı, evet ara kampı kaçırdı, evet fizik gücü henüz tam toparlamadı, evet baştan oynamayabilir ama bütün krize giren maçları 15 dakikada çözer. Her duran topu da tehlikeye dönüştürür.

Uzatmayalım, Fenerbahçe geçmişte defalarca kırıldığı bir haftada, derbi mağlubiyeti sonrası deplasmandan 3 puanla döndü.

Şimdi önünde ligde bir İstanbul içi deplasman ve iç sahada iki maç var. Camianın bu 3 puana sıkı sıkı sarılması şart. 4 bir yandan saldırıya geçen camia içi hesapların biraz nefes almaya izin vermesi şart, yönetimin yenen golden önce çalınan uyduruk faul düdüğü gibi kasıtlı düdüklere karşı bağır çağırdan öte önlem alması şart, taraftarın ilk iç saha maçında takımın özgüvenini yükseltmesi şart, topçuların

Dünya Kupası öncesindeki güçlü oyun için topyekun hareket kabiliyetini yeniden yakalaması şart.

Futbolun doğrularını yeniden yaptığı anda 4 puan hiçbir şey değil. Yönetim hakkını doğru savunur, hoca formayı adil dağıtır, topçular arkadaşının arkasını kollar, taraftar sene başındaki inancını yakalarsa baharı görürüz. Arda ve mağazadaki yorgun ama umutlu kardeşimle birlikte gülebiliriz. Göğe bakalım..

Etiketler
Bolu Futbol