Hepsi bir arada...

Hani böyle bi takım kampanyalar oluyor; bir alana bir bedava; yüzde 50 artı yüzde 30 indirim, üstüne bilmem kaç ödül puanı, yetmedi kullandığınız gsm firmasının indirimi. Neredeyse üste para verecekler. Her şey dahil bir otele erken rezervasyonla indirimli gidip bir de sonraki tatil için kupon almak gibi.

Öyle bir maç oldu Fenerbahçe için.

Hem 5 gol attı; hem 3 puan aldı; hem toplu savunmayı düşürünce ne kadar ağır bedel ödeyebileceğini gördü; hem berabere kalırsa ya da yenilirse ne olacağının simülasyonunu izledi. Kısaca maç değil paket program vardı Kadıköy'de.

Karagümrük attığı 4 golle halı altına süpürülen, kapı arkasında bekletilen ne varsa bulup çıkardı.

Orta sahada canla başla mücadele edip ligin en iyi presini yapan ikiliye rağmen çok rahat geldi Karagümrük.

Hoca, pres yapmayan 4 topçuyu eş zamanlı oynatmanın riskini gördü muhtemelen.

Topçular, savunma denen kavramın sadece defansta oynayanların işi olmadığını anladı.

Geçen maçlarda hep yukarıda tutulan konsantrasyon ve disiplinin ne kadar gerekli olduğunu herkes yaşayarak öğrendi.

Ve hep beraber taraftarın sandığımız kadar sabır göstermeyeceğini gördük sanırım.
Takım kaç gol yerse yesin fazlasını atabileceğini gösterdiği halde maç içinde kendi kalecisini yuhalayanlar eminim ki kendilerini haklı görüyorlardır.
Hatta böylece iyi oynayan topçuların hakkını verdiğini düşünen bile vardır.

Çünkü aslında hiç sabretmeyip, hiç sabretmeden geçen yılların sonunda bu sürenin tamamında sabretmiş olduğunu düşünen geniş bir insan topluluğu var. Herkese her şeyi söylemenin en doğal hakkı olduğunu düşünüyor. Taraftar kimliği altında, seni beni ötekini berikini herkesi temsil ettiğine inanıyor. "En doğrusunu ben bilirim, herkese istediğimi söylerim ama kimse bana karışamaz, hatta 'sövme' bile diyemez* diyor.

İyi biliyorum çünkü ben de yaptım. Aziz Yıldırım'ın son zamanlarında defalarca gitmeleri gerektiğini yazdım, hatta birinde "ben yatıyorum kalktığımda yönetim gitmiş olsun" dedim. Çok pişman oldum sonra. Ali Koç gelip başarısız olduğu için değil, bu forma için hapis yatan birine böyle ifadeler kullandığım için. Ama kendimce Fenerbahçe için en iyisini düşünüyor, öfke ile birleşince söylediklerimi pek tartamıyordum.

Yıllar geçti. Fenerbahçe ilk kez bu kadar yüksek mücadele gücüyle, bu kadar tribünün istediğine yakın, önde basan, daha da basan, yense de basan, yenilse de basan bir oyun oynuyor. Pres bazen düşüyor, hoca bazen istediğimiz kadroyu oynatmıyor, ama hep elinden geleni yapıyor takım.
Artık burada hep beraber o desteği vermek gerekiyor.

Madem herkesten üstüne düşeni yapmasını istiyoruz. O zaman tribünde de bunu yapmak gerekiyor. Topçuyu gol atarken omzuna almak değil, yene düştüğünde omzundan tuttuğunda taraftarlık oluyor. Gollerde çalan müzik hayatında tribün görmeyeni bile coşturur, mesele hababam melodisi hüzne düştüğünde ayakta durmaktan geçiyor.

Bunların yazıyorum çünkü daha zor günler geliyor. Haftada iki maç takımı giderek daha fazla yoruyor, sakatlıklarla rotasyon daralıyor. Nefesi düşene nefes, sesi çıkmayana ses olmak gerekiyor.

Topçular golde Altay'a koşarken Jesus'un kenarda delirmesi boşuna değil. Hiç böyle dramlar istemiyor. Topçu meseleyi duygusallaştırmadan işine baksın istiyor. Bu duygusallığın yarın tribün baskısından etkilenme olarak döneceğini biliyor. Topçuya destek vermek tribünün işi diyor açık açık.

Yarın kötü sonuç alınırsa o seslerin kendisine de yöneleceğini tahmin ediyordur muhtemelen. Kadro tercihlerinin daha çok konuşulacağını, bugün övülen kararlarının aynı sertlikte yerileceğini bilecek kadar tercübeli. Ama bunlardan etkilenmeyecek kadar da geçmişi var. İşine bakıyor.

Sözü uzatmayayım.

Hava serinliyor, kış geliyor,

Fırtınalardan geçmek için için hem sağlam gemi, hem deneyimli mürettebat gerekiyor.

Hoca topçuların hepsini hazır tutmaya kararlı görünüyor.

Taraftarın çoğu eminim ki topçu yuhalamanın yanlışlığını bugün dünden daha iyi biliyor.

Topçuların bu baskıya hiç girmeden ama işi oralara getirmeden yüksek mücadeleyi sürdürmesi gerekiyor.

Bitirmeden yine ve ısrarla söyleyeyim, evladın sahaya gümbür gümbür ve ışıl ışıl geleceğini, formayı bırakmamak üzere alacağını biliyorum. O günü sabırla bekliyorum.

Arda gülsün Fenerbahçe gülsün...