Hatay’da yurttaşlar gıdaya neden erişemiyor?

Olası bir Marmara Depremi’nde 9 il etkilenecek. Tek başına İstanbul’da 16 milyondan fazla yurttaşımız bulunuyor. Nelerle karşılaşabileceğimizin farkında bile değiliz.

Üzerinden 6 ay geçti. Afetin ardından ilk 3 saatte sağlanması gereken gıda güvenliği bölgede hala sağlanamadı. Bölgede güvenilir gıdaya erişim bile çok lüks. Yurttaşlar hala gıdaya, içme suyuna, hijyen alanlarına erişemiyor. Gıda politikaları afetzede yurttaşı kapsamıyor.

Gıda Politikaları Herhangi Bir Afete Hazır Değil

Gıda politikaları çok kırılgan, özel durumlar için herhangi bir esneklik içermiyor. Zaten özel durumları da kapsamıyor. Depremin ardından ülkedeki bütün gıda işletmelerine acil çağrı iletilmesi gerekirken sadece Bursa’daki gıda işletmelerine acil çağrı gitti. Bu çağrının bir kısmı karşılıksız kaldı, bir kısmı devletin gıda güvenliği altyapısı yetersiz olduğu için kabul görmedi. Gönderilen gıdalar afet travması yaşayan yurttaşın beslenmesine de uygun değildi.

Tarım ve Orman Bakanlığı’nın herhangi bir afet durumunun ardından yapılacaklarla ilgili bir planı ve tatbikatı yok. Her şey doğaçlama çalışıyor. İl bazında kaç yurttaşın özel beslenmesi gerektiği, kaç yurttaşın gıda alerjisi olduğu, gıda lojistiğinde hangi yolların kullanılabileceğini bilmiyoruz. Bölgede görevlendirecek personeller belirli fakat personele yönelik bir eğitim planı yok. İşin travmatik boyutu da ayrı bir konu.

AFAD ve Kızılay’ın Gıda Güvenliğiyle İlgili Bir Kabiliyeti Yok

AFAD’ın gıda lojistiği ve gıda güvenliğine dair bir kabiliyeti olmadığı gibi afetlere dair de bir kabiliyeti yok. Yaşadığımız depremlerde gördük kurumların durumlarını ve yaptıkları PR’ları. Kızılay’ın elindeki kabiliyet işe birkaç mobil aşevi, birkaç gönüllü gıda mühendisi ve birkaç grafiker. Bütün süreç fotoğraf çekip, infografik hazırlamak için yürüyor.

Devletin herhangi bir acil durum senaryosu yok bağış toplamak dışında. Gıda işletmelerine talimat gönderemiyor, ricada bulunuyor. Ekonominin tepetakla yuvarlandığı, büyük bir yıkımın olduğu öngörülemez bir alanda bu ricalar karşılık bulmuyor. Güvenilir gıda talebini karşılayabilecek gıda işletmelerinin büyük kısmı uluslararası düzeyde çalışıyor. Onlar için insani yardım da bir yere kadar, PR yapıldıysa bir şey olmamış gibi devam ederler. Çok zorlanırlarsa pazarı değiştirirler.

İstanbul’da da Farklı Bir Durum Olmayacak

Bütün süreci PR faaliyetine dönüştürenlerin başında AKP hükümeti geliyor. Kara Kuvvetleri ait 4 TIR birkaç yedek subayla, Tarım ve Orman Bakanlığı birkaç yüz personelle, Kızılay 350 civarı aşeviyle 15 milyon yurttaşımızın ve 11 ilin etkilendiği bölgede asgari gıda güvenliği standartlarını sağladıkları yönünde aralıksız PR süreci gerçekleştirdi. Ama asgari gıda güvenliği standartları bölgede hiç sağlanamadı.

Yurttaşı güvenilir gıdalara uluslararası yardımlar sayesinde ulaştı, hala da öyle ulaşmaya çalışıyor. Üzerinden koskoca 6 ay geçti. Olası bir Marmara Depremi’nde 9 il etkilenecek. Tek başına İstanbul’da 16 milyondan fazla yurttaşımız bulunuyor. Nelerle karşılaşabileceğimizin farkında bile değiliz.