Bir büyüme öyküsü

Filmin öyküsünü Kuğu Gölü'nün öyküsüyle uyumlu hale getiriyor, yani filme balenin yeniden anlatımı olarak bakmalıyız.

Black Swan
Darren Aronofsky
2010

Bir büyüme öyküsü - Resim : 1

Perfect Blue adlı bir animeden ve 1948 yılı yapımı Red Shoes filmlerinden esinlenmiş.
Aynı zamanda aklımıza Haneke ustanın Piano Teacher filmi geliyor.
İsimler Erica/ Erika. Her iki film de anne/kız meselesi.
Erika bıçağı kendisine batırıyor, Piano Teacher’da.
Burada da Nina..

İkisi de psikanalitik hikaye.
5 dalda Oscar adayı.
Oscar’ı müthiş bir performansla kazanan Natalie Portman Harvard Psikoloji mezunu. Filmin yapımı 10 seneyi buluyor ve Portman’ın ‘artık yapalım şu işi’ demesiyle start alıyor.
Aranofsky de filmin Portman’ın özverisi ve yüksek hevesiyle yapılabildiğini söylüyor. Portman kendi bütçesiyle 1 yıl bale eğitimi alarak fiziksel anlamda da rolüne hazırlanıyor. Bale sahnelerinde neresinde tamamında kendisi oynamış.
Filmin bariz bir psikanalitik altyapısı var.
Aranofsky ‘Requem for a Dream’de takıntılı insanları konu etmişken ardından yaptığı Black Swan ile yine obsesif karakterlerin özyıkım öyküsünü anlatıyor.
Oyuncusuyla, yönetmeniyle ortaya şahane bir psikolojik gerilim filmi çıkıyor.
Mükemmeliyetçi bir annenin rendesinden geçen genç bir kadının kendi olma mücadelesine yakından bakıyoruz.

Bir büyüme öyküsü - Resim : 2

Açılış sahnesinde duyduğumuz orijinal müziğin adı : Nina’s Dream.
Bir rüya, bir hayal sahnesiyle başlıyoruz.
Çaykovski’nin 1875 yılında bestelediği Kuğu Gölü balesinin modern bir yeniden anlatımı..
Nina’nın kendisini bir Beyaz Kuğu olarak tasarlamasıyla başlıyor.
Kuğu sembolizmi aşk, sevgi ve sadakatle özdeşleştirilen bir şey.
Estetik hayvandır kuğu, güzellikle özdeşleştirilir.
Kusursuzluğa karşı zaafı var Nina’nın
Nina’nın kendisine dair hayalleri bunlar.
Esasen filmde güvenilmez anlatıcı var. Nina’nın sanrılarını izliyoruz.
Spot ışıkları altında olma arzusunu görüyoruz , ki bu elbette egoyla alakalı.
Karanlık bir karakter geliyor ama ondan kurtulabiliyor rüyasında.
Rüya ile başlaması bir kaç şeye hizmet ediyor :
Birincisi, filme gerçeküstü bir hava katıyor ve vaat ediyor.
İkincisi, filmin öyküsünü Kuğu Gölü'nün öyküsüyle uyumlu hale getiriyor, yani filme balenin yeniden anlatımı olarak bakmalıyız.

Bir büyüme öyküsü - Resim : 3

Üçüncüsü, bu Nina'nın bir tür transa girdiğinin bir işareti.
Ve bu düşten uyanan Nina’yı görüyoruz.
“Nina “ İspanyolcada küçük kız demek.
Odasına baktığımızda da bu pembelerle, peluş oyuncaklarla dolu küçük kız olma durumunu görüyoruz.
Soyadı “Sayers “.
Lacancı psikanalitik bir film.
Söz erildir.
Sembolik alandadır.
Nina’nın büyüyüp sembolik alana dahil olma sürecini izleyeceğiz.

Etiketler
Film