Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları

Fassbinder'in tüm filmlerine bakıldığında, kurban olarak tasvir edilen aşağılanmış karakterlere olan ilgisinde ,sözde kurban ve cellat arasındaki ilişkide aslında bir kurban olmadığı gerçeğidir.

1972 yapımı “Petra von Kant'ın Acı Gözyaşları a, Fassbinder'in ilk kez 1971'de sahnelenen bir sahne oyunuydu.

Petra von Kant’ın Acı Gözyaşları - Resim : 1

Oyunun prömiyeri Haziran 1971'de, Fassbinder henüz 25 yaşındayken Frankfurt'ta yapıldı ve ortalama eleştiriler aldı.

Film, açıkça tanımlanmış üç perdelik yapısı, dramatik monologları ve sabit yatak odası ortamıyla teatral bir havayı korur.

Fassbinder, Petra von Kant'ın Acı Gözyaşları filminin orijinal senaryosunu Almanya'dan Amerika'ya giden bir uçakta 12 saatte yazdı.
Daha sonra filmi sadece on gün içinde çekti.

“Sanat, gerçeğe tutulan bir ayna değil, onu şekillendirecek bir çekiçtir.” der
Rainer Werner Fassbinder.

Sanatın dönüştürücü gücünü özetlemek için,
Sanatın salt yansımanın ötesine geçerek gerçekliği aktif olarak şekillendirme ve etkileme yeteneğine sahip olduğunu söyler.
Bir sanat eseri değişim için bir katalizör görevi görebilir, toplumsal normlara meydan okuyabilir, yeni bakış açılarına ilham verebilir ve tartışmaları ateşleyebilir.
Sanat, yüzleşme, sorgulama ve kışkırtma yeteneği sayesinde dünyayı anlamlı bir biçimde şekillendirmek için güçlü bir araç haline gelir.
Aynı zamanda elbette bizi de sanatla kurduğumuz ilişki üzerinden ,kendimizi , hayatımızın ve toplumumuzun gidişatını şekillendirebilecek aktif bir aktör olarak görmeye teşvik eder

Rainer Werner Fassbinder'in sineması,
Hakikate yapılan kasırgalı bir yolculuktur .
Avrupa sinemasının , Pasolini ile beraber en pervasızca utanmaz sinemasıdır.
Fassbinder sinemasının onu bugün de kesinlikle geçerli kılan özelliği, hem kişisel hem de kolektif düzeyde arzu, güç ve özgürleşme arasındaki eziyetli bağlantıları keşfetme yeteneğidir.
Yönetmenin bir özgürleşme stratejisi olarak mazoşizm sorununa ilişkin muğlak duruşu özellikle ilgi çekicidir.

Fassbinder'in tüm filmlerine bakıldığında, kurban olarak tasvir edilen aşağılanmış karakterlere olan ilgisinde ,sözde kurban ve cellat arasındaki ilişkide aslında bir kurban olmadığı gerçeğidir.

Fassbinder’in çok sevdiği şarkı ne der ?
“Her insan sevdiği şeyi yok eder.”