Ozan yoksulluk rakamı olmaktan nasıl kurtulur ?

Şimdi gelelim Ozan’ın da içinde bulunduğu o bir çırpıda okuyup sonra acil bir politika üretmeden çoğalmasına izin verdiğimiz rakamlara.

İstanbul’da yaşıyor Ozan, 14 yaşında. Pandemi günlerinde tanıştım onunla ve ailesiyle. Babası ağır şeker hastası, çalışamıyor, sürekli hastane kapılarında; şu anda gözlerini kaybetmek üzere.

Onlarla tanıştığımda, Ozan’ın gıdaya erişmek için pandemide tabletini satmak zorunda kaldığını anlatmıştı bana. O günden sonra Ozan da kekelemeye ve geceleri sık sık uyanmaya başlamış. Öğretmeni, Ozan’ın gittikçe içine kapandığını ve okumakta zorlandığını söylemiş o zamanlar. Geçenlerde beni aradı Ozan. Ev sahibinin kirayı artırdığını ve bu nedenle kendisine iş bulmamı söyledi. Bu gerçek hikayeyi neden anlatıyorum sizlere çünkü yoksulluk meselesine sadece gelir üzerinden bakarsak bu sorunu ortadan kaldırmamız mümkün değil.

GIDA, BARINMA, SAĞLIK, EĞİTİM

Gelirle birlikte ortaya çıkan sorunları, Ozan’ın karşısında her geçen gün eriyip giden babasının hikayesini iyice anlamamız ve ona göre bir politika üretmemiz gerekiyor. Pandemide gıdaya erişememeleri ve Ozan’ın kendi tabletini satması ile ruh sağlığının bozulması ve kendisini ailesinde artık yük olarak görmeye başlayıp çalışmak istemesi, bir taraftan da eğitim hayatından uzaklaşması; okumakta, iletişim kurmakta zorlanması ve nihayetinde artık okulunu bırakarak ve aslında farkında olamayarak o yoksulluk mirasını almasına neden olacak o kararı vererek çalışmak istemesi. Yani gıda, barınma, sağlık ve eğitim güvencesizliğinin içinde boğulan bir çocuk Ozan.

Şimdi gelelim Ozan’ın da içinde bulunduğu o bir çırpıda okuyup sonra acil bir politika üretmeden çoğalmasına izin verdiğimiz rakamlara.

GIDA GÜVENCESİZLİĞİ

OECD’ye göre Haziran ayı gıda enflasyonu en yüksek ülke, yüzde 53.9 oranıyla Türkiye oldu. Bu oran, gıda güvencesizliği anlamına geliyor. Gıda güvencesizliği, bir kişinin veya bir ailenin ihtiyacı olduğu zaman yeterli gıdaya erişememesi ve satın alamaması demek. Ozan ve ailesi gibi.

Bu da Ozanların sağlıklı ve dengeli beslenmelerinin yerine yetersiz beslenmelerine neden oluyor. Yetersiz beslenme de çocukların zihinsel ve bedensel gelişimlerini olumsuz etkiliyor; bu da çocukların yetişkin olduklarında da sağlık sorunları ve kapasite yetersizliğinin en önemli nedenlerinden biri.

Dünya Sağlık Örgütü, yetersiz beslenmenin vücudun bulaşıcı hastalıklara karşı olan direncinin önemli ölçüde azalmasına, gelişim geriliğine neden olduğunu yine açıkladı. Ayrıca öğrenme güçlüğünün en önemli nedeni de yetersiz beslenme. Uluslararası araştırmalar yetersiz beslenme nedeniyle öğrenme güçlüğü çekenlerin obezite, bodurluk, kabızlık, damar sertliği ve diyabet dahil olmak üzere sağlık sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını belirtiyor.

BEŞTE BİR YETERSİZ BESLENİYOR

Bununla birlikte, öğrenme güçlüğü çeken pek çok kişi öğrenme yoksulluğu ile de karşı karşıya. Araştırmalar, öğrenme güçlüğü olan kişilerin genel nüfusa göre yetersiz beslenme olasılıklarının daha yüksek olduğunu buldu. Bunun nedenleri çok yönlü; sağlıklı gıdalara erişimde zorluk, beslenme hakkında bilgi eksikliği nedeniyle işlenmiş gıdaların daha fazla alımı ve meyve ve sebze eksikliği ve sağlık okuryazarlığı. Kısaca araştırmalar yetersiz beslenmenin çocukların fiziksel ve zihinsel sağlığı, sosyal davranışları ve okul performansları gibi birçok unsur üzerinde olumsuz etkisi bulunduğunu göstermektedir.

Dünya Gıda Örgütü 2022 verilerine göre 82,3 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de nüfusun yüzde 18’i (14,8 milyon) yetersiz besleniyor. Yetersiz gıda tüketen sayısındaki eğilime bakıldığında ise 9 Nisan 2022 tarihinden 9 Haziran 2022 tarihine kadar yetersiz beslenen kişi sayısının 391 bin kişi arttığı sonucuna ulaşılıyor.

Verilere göre, Türkiye’de yetersiz beslenme oranının en yüksek olduğu il yüzde 20,6 ile Şırnak. TÜİK tarafından hazırlanan Türkiye Çocuk Araştırması 2022 raporuna göre ise peynir ve yoğurt gibi süt ürünlerini her gün tüketemediği belirtilen çocukların oranı yüzde 42.2; Ekmek veya makarna gibi tahıl içeren yiyecekleri her gün tükettiği belirtilen çocukların oranı yüzde 62,4; Meyveyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 49,5; Sebzeyi her gün tüketmediği belirtilen çocukların oranı yüzde 67.

ÖĞRENME YOKSULLUĞU

Peki, öğrenme yoksulluğu ne durumda? CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi ekibi olarak bu konuda bir araştırma yaptık ve Dünya Bankası verilerine baktık. Öğrenme yoksulluğu, 10 yaşına kadar uygun kısa bir metni okuyamama ve anlayamama durumunu ifade ediyor. Öğrenme yoksulluğu, yoksulluğun önlenmesini ve azaltılmasını olumsuz etkiliyor. Öğrenme yoksulluğunun giderilmesi derin yoksulluğun, bodurluğun veya açlığın ortadan kaldırılması kadar acil bir ihtiyaçtır. Dünya Bankası’nın 2022 raporuna göre Türkiye’de öğrenme yoksulluğu oranı yüzde 15; okul çağında olup okula kayıtlı olmayan çocukların oranı ise yüzde 5.

Ozan, bu rakamların içinde bir çocuk. Kendisini ifade edemiyor, kendisini ifade edecek tek çarenin bir iş bulup çalışmak olduğunu sayıyor. Yetişkin olduğunda da o rakamların içinde kalacağının ve yoksulluk döngüsünün içinden çıkamayacağını farkında değil.

Dayanışma diyorum ya dayanışma yaşatır…

Ozan yoksulluk rakamı olmaktan nasıl kurtulur ? - Resim : 1

Fotoğraf: Özge Ergin