Özgürlük için 2023

Aç bir bebeğin, şiddet gören bir kadının bürokrasiye takılmasını önleyecek bir zihinle o politikayı oluşturmak için 2023’te birlikte mücadele edeceğiz.

1948 yılında Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (İHEB), İkinci Dünya Savaşı’ndaki Holocaust’un etkileriyle kaleme alınır, bildirge insan haysiyetine yönelik ihlallerin bir sonucudur. İnsan haklarına yönelik tüm uluslararası sözleşmeler insanların “korku ve yoksulluktan” kurtulabilecekleri bir dünya idealini rehber edindi. 1997 tarihli UNDP İnsani Gelişme Raporu’na göre yoksulluk insani gelişim için en temel fırsat ve tercihlerin “uzun, sağlıklı, yaratıcı bir hayat içinde iyi yaşam standartları, özgürlük, haysiyet, kendine saygı ve başkalarına sahip olmak - var olmamasıdır.”

Yoksulluk kavramı zaman içinde yalnızca gelir üzerinden değerlendirilmekten çıkarak bugün, her bir bireyin sosyal, kültürel, etnik, ruhsal, bölgesel eşitsizlikler ve siyaset yanı da dikkate alınarak çok boyutlu bir kavram haline gelmiştir.

PANDEMİ VE YENİ YOKSULLUKLAR

2019 yılında başlayan pandemi ve ardından derinleşen ekonomik kriz ile birlikte güvencesiz günlük işlerde çalışanların yanı sıra 2022 yılında daha fazla “çalışan yoksulluğunu” konuşmaya başladık. İşçiler, moto-kuryeler, sağlık çalışanları, kamu çalışanları, öğretmenler, avukatlar, sosyal hizmet uzmanları yaşadıkları haksızlıkları çeşitli eylemlerle dile getirdiler. Yine iş cinayetleri, güvencesiz ve sosyal güvenlik önlemlerinden yoksun yerlerde yoğun ve ağır çalışma koşulları altında ezilen çocukları konuştuk.

2022, çalışmak zorunda bırakılan çocuk oranlarının belki de en yüksek olduğu yıl oldu. Birçok fabrika, iş yeri, esnaf, iş yerlerini, şirketlerini kapatma kararı aldı. Binlerce kişi işsiz kaldı, grevler yasaklandı. Ve iyi haberlerden bir tanesi 15 yıldır direnen Uzel işçilerinin kazanması oldu. İşkur 50 yaş ve üstü 200 binden fazla kişinin iş aradığını verileriyle açıkladı ve “yaşlı yoksulluğunu” konuştuk. Yurt problemi ile birlikte “öğrenci yoksulluğunu”, gıda fiyatlarının artışı ile “gıda yoksulluğunu”, okulların açılması ile birlikte “okul beslenme” programları için sesimizi yükselttik.

Geçinmek, geçindirmek için yaşadığı şehirden başka bir kente, köye taşınan ya da çalışmak için gidenler, yani hareket halindeki yoksulluğu, yoksulluktan kaynaklı hastalıkları konuşmaya başladık. Yetersiz beslenme nedeniyle sütleri kesilen anneleri, intihar eden bir engelliyi, uyuşturucuyu, cezaevindeki kötü koşulları, öğrenme güçlüğü çeken, gelişim bozukluğu olan çocukları ve düşük kilolu doğan bebekleri... Nihayetinde yılın sonuna doğru bakanlık iyi bir haber verdi ve okul öncesi beslenme programının Şubat ayında başlayacağını söyledi tabi ki yetmez ilköğretim, lise ve üniversite öğrencilerini de kapsamalı. Kentsel dönüşüm ve çeşitli projeler sebebiyle birçok ev yıkıldı ve birçok orman yok edildi. Beykoz Tokatköy, Tozkoparan mahallerinde yaşayan aileler aylarca elektriksiz, susuz kaldı.

BİR AVUÇ İNSAN ZENGİNLEŞİRKEN

Bitlis’te 15 gün sular akmadı, Göktürk’te yeşil alanların yok edilme tehlikesi, Amasra maden kazası, Çambükü’nde meraların inşaat alanına dönüşmesi, Kocaeli Kızderbent’te yapılacak taş ocağı ve baraj projelerinin durdurulması. Tarlalara, meralara, ormana, gecekondulara, okullara, tapulu evlere, sahillere, yaylara “yasalara ek maddeler”, yönetmelikler, genelgeler çıkartılarak göz dikilmesi. Bitmeyen istekler, ihalelere doymayanlar, doyamayanlar ve neredeyse “ölümsüz” olduklarını ilan edecek bir avuç insanın zenginleşmesiyle derinleşen yoksulluk.

Kim haksızlığa karşı sesini çıkarıyorsa, yazıyorsa, sesini yükseltiyorsa, yazdığı haberden, makalelere, verdiği demece, başlatılan bir kampanyaya kadar, sosyal medyada yazan, kendisine uzatılan bir mikrofona konuşan bir işçiye, bir ev hanımına, makale yazan akademisyene, haber yazan gazeteciye, bir aktiviste, bir muhalefet liderinin ziyaret ettiği evdeki yoksul insanlar dahil 2022 yılında “örgütlü ve kurumsal kötülük” ile yani troller tarafından örgütlenen sözlü saldırıya, tacizlere ve çeşitli baskılara maruz kaldılar.

ÖRGÜTLÜ KÖTÜLÜK

Bu örgütlü kötülük bir kere bile haksızlıkları dillendiren, talanı sergileyen ve konuşulanı yazılanı, söyleneni yani gerçeği hiç tartışmadı, sadece gerçeği haykıranları iftira ile yalanla dolanla “ülke kaynaklarını” da kullanarak itibarsızlaştırmaya çalıştı.

Diğer taraftan yirmi yılda oluşan bu örgütlü kötülükten farkında olarak ya da olmayarak muhalif seslerden de egolarına kendi benlerine yenilenler ve etkilenenler oldu.

“Biz başlattık”, “biz önce söyledik”, “ben demiştim” diyenler.

Ya da yapıcı eleştirilerden imtina ederek, elini taşın altına koymadan yazılı, görsel basında aslında koalisyon kültürü olmayan bir ülkede bir taraftan bu kültürü oluşturmaya çalışan liderlerin örgütlü kötülüğün saldırıları altında daha önce yan yana hiç tartışmadıkları meselelerde ortak bir ilke, bir söz, bir kavramda uzlaşmaya çalışmalarını her masaya oturdukları zaman kendi konfor alanlarında küçümseyenler de çok oldu.

Her bir liderin ülkenin ekonomisi, yoksulluğu, eğitimi vb. özgürlükler konusunda söyledikleri, yazılı, sözlü politikalar daha az tartışıldı. Bazen hiç konuşulmadı ya da küçümsendi yapıcı bir cümle söylenmeden.

Kısacası bir küçük grup, oluşan ortaya çıkan uzlaşılan bir politikanın yaygınlaşmasına değil zayıf yanların yaygınlaşması için özel olarak çalıştı. Bazen “egoları” tatmin etmek ülke gerçeğinden hep bir adım ötede oldu.

ÖNLEMEK ELİMİZDE

Yukarıda saydığım yoksulluğu/yoksunluğu/kötülüğü 2023 yılında da yaşamaya devam edeceğiz ama önlemek, azaltmak ve nihayetinde yok etmek için mücadele edeceğiz ve kazanacağız. Ruhumuzu kötülüklerden uzak tutarak benliğimizi, duruşumuzu koruyup “ben”imizi çiğneyerek her birimizin özgürlüğü için #Özgürlükİçin mücadele edeceğiz.

Son olarak yoksulluğun ve yoksunluğun nedeni yoksulluk içinde yaşayanların yetersizlikleri değil yapısal sistemdeki sorunlardır. Yani yetersiz beslenme ve bakımsızlıktan ölen 6 yaşındaki Nur’un sadece “halasını” tartıştıran sistemdeki yapısal çürümüşlüğü görmeden, çocuk hakları temelli bir politika ortaya koymadan bu çocukları ihmallerden kurtaramayız.

Bu nedenle insan hakları temelli bir yoksulluk/yoksunluk politikası bizi çok bürokratik ve çok hesaplı olmaktan uzak tutacaktır. Öncelik insan hakkıdır, aç bir bebeğin, şiddet gören bir kadının bürokrasiye takılmasını önleyecek bir zihinle o politikayı oluşturmak için 2023’te birlikte mücadele edeceğiz.

Etiketler
2023 Seçim Hacer Foggo Şiddet