Köksüz ağaçlar: Seul'a dönüş

"Bizi bir ülkeye, aileye, mesleğe ya da sosyal çevreye ait hissettiren nedir? Film tüm bu sorular eşliğinde ilerliyor. Fakat Chou, bu meseleleri direkt olarak ifade etmeden, dramatik yapının içinde gelişen olaylar üzerinden izleyiciye sunuyor."

“Yazın bu diyarlarda toprağın üzeri çiçek halısı gibidir.

Bu diyarın kuşları şarkı söyler, güneye kadar inerler.

İşte bu,

Doğduğum topraktır.”

Seul’ a Dönüş

Freddie, iki haftalık bir tatil için Fransa' dan Tokyo'ya gitmek üzere yola çıkar ancak son anda fikrini değiştirerek Seul’a gitmeye karar verir. Fransız bir aileye evlatlık olarak verilmiş, şimdi ise cebinde bebekliğinden kalan bir fotoğraf ile doğduğu topraklara gelmiştir. Kaldığı otelin çalışanlarıyla dost olur ve onlara fotoğrafını gösterirken, neden Fransız olduğunu anlatmaya başlar. Onların yönlendirmesi ile biyolojik anne ve babasını aramaya koyulan Freddie, önce babasına, çok sonra da annesine ulaşır. Fakat bu arayışı planladığından uzun sürerek yıllara yayılır.

Köksüz ağaçlar: Seul'a dönüş - Resim : 1

Davy Chou'nun yönetmen, senarist ve yapımcı olarak karşımıza çıktığı film 2022 yapımı. Başrolünde Park Ji- Mi’nin yer aldığı ve oyuncunun ilk deneyimi olmasına karşılık çok başarılı bir performans sergilediği film Cannes, Toronto, Indiewire ve Bağımsız Ruh Ödülleri'nden takdir topluyor.

Seul'a Dönüşü, Mubi'den izlemek mümkün.

AİDİYET ARAYIŞI

Filmde farklı bir kültürde aidiyet aramaya çalışan genç bir kadının gözünden, aile olmanın ve vatandaş olmanın dengesini görüyoruz. Freddie, dış görünüş olarak Koreli olsa da yaşam tarzı Kore'nin geleneklerinden oldukça uzak ve bu durum onun kökleriyle bağlantı kurmasının önündeki en büyük engel. Ruh ve beden olarak ikiye bölünmüş, ikisi de birbirinden kopmuş gibiyken, içsel huzursuzluk yaşıyor çoğu zaman.

Aidiyet ile ilgili Zeynep Merve Çiçek Mızrak makalesinde şunları söylüyor:

“Toplumun benzerliklere odaklanan yapısı, farklılıklara sahip bireylerin dışlanmalarına, ötekileştirilmelerine ve dolayısıyla aidiyetsizliği hissetmelerine sebep olmaktadır. Bu durum özellikle farklı dini inançlara, farklı ülkelerden göç etmiş bireylerin başka toplumlara eklemlenme birimlerinde gözlemlenebilmektedir.”

Bizi bir ülkeye, aileye, mesleğe ya da sosyal çevreye ait hissettiren nedir? Film tüm bu sorular eşliğinde ilerliyor. Fakat Chou, bu meseleleri direkt olarak ifade etmeden, dramatik yapının içinde gelişen olaylar üzerinden izleyiciye sunuyor. Örneğin, Freddie hiçbir zaman ailesine hesap sormuyor. Çünkü ne biyolojik ne de koruyucu anne babasına karşı sahiplenici bir his içinde değil, bu nedenle kendini tanımlayacak iş, ilişki, aile ve ülke arayışlarında yakalayamadığı uyum onu zamanla bir gezgine dönüştürüyor.

SOSYALLİK Mİ YALNIZLIK MI?

Filmin başından itibaren Freddie'nin yoğun bir sosyallik arayışında olduğunu görürüz. Kurduğu ilişkiler yüzeysel ve mekanik. Bulunduğu restoranda masaları birleştirerek herkesi bir araya getirmesi, Tinder’dan partner seçmesi, buna karşılık hayatındaki insanları aniden terk etmesi gibi durumlar, içindeki boşluk hissini gidermek için girdiği çabadan kaynaklanırken eylemleri blokajlara dönüşür. Köksüz ağaçlar gibi havada asılı durarak, yalnızca dışarıdan beslenir.

Son yıllarda çok fazla göç alan ve göç veren bir ülke olarak entegrasyon sorununu farklı noktalarda yaşıyoruz. Bu süreçlerin travmaya sebep olabileceğinden oldukça hassas yürütülmesi gerekirken, gidene kapıyı gösteriyor, geleneyse “Kim o?” demiyoruz.

Seul’a Dönüş, aidiyet meselesinin belki de özgürlük kadar anlamlı olduğunu gösteriyor bizlere. Emniyet hissi yaratan benzerliklerin önemini fark ediyoruz. Bu benzerlikler bizi dengede tutarken, ruhsal bütünlüğümüzü korumamıza da yardımcı oluyor. Aksi halde yabancı oluyoruz. Ülkelere, insanlara, duygulara ve arayışımız bitmiyor.

Etiketler
Mubi Dizi Film Seul