Aklımız her an kaçabilir: Tekerleme

Yönetmen Merlyn Solakhan'ın, 12 Eylül darbesinden sonra ülkede yaşanan atmosferi lirik bir anlatımla izleyiciye sunduğu Tekerleme, İstanbul’u, insanları ve diyalogları üçe ayırıyor.

“Her şeyi yitirdiğimi anladım. Bu bir umutsuzluk değildi, çok iyi biliyorum. Alışkanlıklarımın yer değiştirme istenci idi. Az sonra güneş büsbütün çekilecekti belki, belki de odanın içi görülmedik bir aydınlığa boğulacaktı. Artık ikisi de birdi benim için. Çünkü karanlık ve aydınlık birdi.” Melih Cevdet Anday

Aklımız her an kaçabilir: Tekerleme - Resim : 1

12 Eylül 1980’de resmi rakamlara göre, 650 bin kişi gözaltına alındı, 1 milyon 683 bin kişi fişlendi, 14 kişi cezaevlerindeki açlık grevlerinde öldü, 171 kişi sorgularda ve cezaevi işkencelerinde can verdi, 49 kişi idam edildi.

Yönetmen Merlyn Solakhan'ın, darbeden sonra ülkede yaşanan atmosferi lirik bir anlatımla izleyiciye sunduğu Tekerleme, İstanbul’u, insanları ve diyalogları üçe ayırıyor. İlk olarak Almanya’dan dönen Ayşe ile İstanbul turuna çıkar; boğaz, Haydarpaşa, surlar ve merdivenli yokuşlardan geçerken, sokakların isimlerinin değiştiğini, şehrin de sanki terkedilmiş gibi donuklaştığını görürüz.

“-Acı sevdiklerinize verebileceğiniz en güzel armağan.

-Sevdiklerimiz armağan vermeye değer.

-En büyük değer artı değer

-Artı değer cana can katar.

-Can, çıkartması büyük heyecan

-Çıkartmaların çıkartması Normandiya çıkartması

-Normandiya, çıkartma yapabileceğiniz en uygun yer

-Yer her an altımızdan kayabilir

-Altımız oradadır aklımız

-Aklımız her an ak-ça-bi-lir” (Tekerleme, 1984)

İkinci olarak oyuncuların Oğuz Atay, Ece Ayhan, İsmet Özel ve Shakespeare’den alıntılarla konuşmaları dikkatimizi çeker. Gündelik bir dil yerine, gazete manşetleri, sloganlar, reklamlar ya da tekerlemeler ile diyalog kuran insanlar, mimiksiz ve duygusuz ifadeler takınırken, sanki aynı masada oturan arkadaşlar değil, birer aktarımcı gibi iletişimi sürdürürler. Üçüncü olarak oyuncuların sadece bir bedene dönüştüğünü görürüz. Neredeyse hiç mimik kullanmaz, duygusal çıkışlarda bulunmazlar. İfadelerinde heyecan, korku, kızgınlık görülmez.

KESİŞEN KÜMELER

Solakhan, 2017 yılında Altyazı Dergisi’ne verdiği bir röportajda o dönem için, “1980 sonrası darmadağın bir ortam vardı. Bu ortam Tekerleme’ye de yansıdı. Birçok insan kayıptı, bulunamıyordu. Müthiş bedbin bir atmosfer vardı. Reklam sektörü o yıllarda iyice palazlanmaya başladı. Şairler, yazarlar da eli kalem tutan insanlar oldukları için reklamcılığa sığındılar. O dönemde çok zorlandı insanlar yapmak istediklerini yapabilmek için.” diyor.

Yönetmenin bu yorumu, filmdeki karakterlerin durumunu da özetler nitelikte. Ayşe Siir Öke, Zümrüt Pekin, Mustafa Kemal Ağaoğlu, Mustafa Irgat ve Mehmet Güreli ’nin oyuncu olarak karşımıza çıktığı filmde, herkes kendini zamana uydurmaya çalışırken, parçalanmış halde, savrulur. Kurgusu ile de izleyiciye aynı kaybolmuşluk ve belirsizlik hissi veren Tekerleme’de, olaylar filmle eş zamanlı ilerler.

Solakhan, Alman Televizyon ve Sinema Akademisi’nde okurken bitirme projesini çekmek üzere seneler sonra İstanbul’a döner. Tekerleme‘de 1982 yılında okuldan aldığı bütçe ile Şehir adlı deneysel İstanbul belgeselinin devamı niteliğindedir. Akademi sürecinde Jean Marie Straub’ın anlatım biçiminden etkilenen Solakhan, diyalogları çekim esnasında İzzet Yasar ile yazarak deneysel bir çalışma gerçekleştirir.

Straub sinemasında metin, mekan, beden kesişim kümesi gibi bazı noktalarda birbirine dokunur ancak tümüyle iç içe geçmez. Sanki hepsinin bir sırası vardır. Kafka, Brecht, Sofokles, Corneille gibi yazarların metinleri üzerine ele alınan filmlerde, oyuncular okuyan bedenlerdir sadece. Söylenen sözün de manasından ziyade ritmi ve ahengi öne çıkar.

“Filmin anlatıcı olmasını değil daha çok ifadenin kendisi olmasını istedim.” diyen Solakhan, Yeşilçamın çöktüğü, Sinematek’ in kapandığı ve alternatif sinemanın giderek zorlaştığı bir dönemde yenilikçi bir iş ortaya çıkarır.

Büyük acılarla baş edebilmek için bazen küçük meselelere ihtiyaç duyar insan. Mesela sevdiğiniz birini kaybettiniz, bu durumda parasızlık kurtarıcınız olur. Onu dert edinmeye ve esas üzüntünüzden sıyrılmaya çalışırsınız. Tekerleme de tam olarak böyle bir zamanı anlatıyor. Geçmişin acılarından kaçarken yeni alışkanlıklar, yeni acılar ediniyor insanlar. İnsan ilişkilerinin verdiği desteği, ideallerimizin bizi güçlü kılan yanlarını, şehrin eski halinin güzelliğini, duyguların sıcaklığını ondan mahrum kalarak daha iyi anladığımız ve bunları kaybetmeye neden olan şeyleri bir kez daha sorguladığımız Tekerleme, hissettirdikleri ile güncelliğini koruyan özgün bir yapım.

Etiketler
12 eylül darbe İşkence Film Yeşilçam