Dün gece siz uyurken

Diyarbakır’da 8 gün önce gözaltına alınan 20 gazeteciden 16’sı sabaha karşı tutuklandı. Sabah, yılların gazetecisi İnci Hekimoğlu evi basılarak gözaltına alındı. Sosyal medyayı ve internet sitelerini zapturapt altına almayı hedefleyen iktidar teklifi Adalet Komisyonu'ndan geçti. Genel Kurul'a gitti, her an yasalaşabilir. Bunların hepsi bir gecede oldu.

8 gün önce Diyarbakır’da 20 gazeteci evleri ofisleri basılarak gözaltına alınmıştı. Gazetecilerin bilgisayar, kamera gibi mesleki ekipmanlarına el konuldu. Tüm bunlar hukuki gereklilikler (kopyasını alma gibi) yerine getirilmeden yapıldı. Yıllardır bölgede gazetecilik yapan, imzalarıyla haberleri çıkan gazeteciler savcı çağırsa kendileri giderdi. Buna rağmen baskınla gözaltına alındılar. Dört günlük gözaltı süresi dört gün daha uzatıldı.

Sekiz gün boyunca tek kişilik hücrelerde tutuldular ve 7 gün kendilerine hiçbir şey sorulmadı. Sekizinci gün sorguları yapıldı, mahkemeye çıkarıldılar ve tutuklandılar. Gerekçe, örgüt üyeliği. Yargının, adalet sisteminin durumu ortada. Bu tutuklamaların hangi delillerle, gerekçelerle yapıldığı şüpheli; tüm siyasi davalarda olduğu gibi.

AKP - MHP koalisyonu tarafından Meclis gündemine getirilen ve sosyal medya ile internet sitelerini denetim altına alacak olan teklif Anayasa Komisyonu'ndan geçti. İki partinin oylarıyla yasalaşacak. Meslek örgütleri bir süredir Meclis’te nafile bir çabayla seslerini duyurmaya çalıştı. Sanki kendilerini dinleyeceklermiş gibi koalisyon ortaklarını bile ziyaret ettiler. Komisyonlarda dertlerini anlatmaya çalıştılar, iktidar temsilcilerinin lütfettiği sürelerle…

Teklif, her zamanki gibi havuç - sopa diyalektiğiyle hazırlanmıştı. Güya haber portallarına ilişkin olmayan bir düzenleme hayata geçiriliyordu. İnternet gazetecilerine basın kartı bile verilecekti. Sanki basın kartları düzgün biçimde dağıtılıyormuş gibi. Ya da internet sitelerine Basın İlan Kurumu üzerinden kamu ilanları verilecek ve bir kaynak yaratılacak yasaya göre. Sanki BİK bu ilanları birilerini fonlama, birilerini cezalandırma için kullanmıyormuş, kendini mahkeme yerine koymuyormuş gibi…

Teklif, sosyal medya kullanıcıları için de büyük tehdit içeriyor. Durumun vahametini yeni iletişim alanları ve hukuku konusunda uzman olan Prof. Dr. Yaman Akdeniz şöyle anlatıyor:

“Yasalaşır yasalaşmaz bu değişiklikler AKP'nin 2023 Seçimleri öncesindeki en önemli silahlarından birine dönüşecek ve yeni değişiklikler ‘korku iklimini’ oluşturacak. Bunu yazdığım için bile soruşturulabilirim artık. Bunu fark etmek için hukukçu olmaya da gerek yok.”

Yasada bir de “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” diye bir bölüm var. Bu tabii ki “Van 100. Yıl Üniversitesi’ni biz açtık” diyen Erdoğan’ın sözlerini haber yapınca kullanılmayacak. İktidarın ve yandaşlarının hoşuna gitmeyen her haber için kullanılacak ve tam bir sansür yasasına dönüşecek.

Bir günde yaşadıklarımız seçime giderken daha neler yaşayacağımızın öncü sarsıntıları. Baskıya, zorbalığa karşı olanlar tüm bunlara direniyor, direnecek de…

Her ne kadar özellikle sosyal medya üzerinden ‘eleştiri’ adı altında bu duruma karşı çıkanları küçümseyenler, “yapacağınız bu kadar mı” diyenler olsa da... Hele bir de kendilerini güvenli limanlara atıp fırtınadakilere akıl vermeye çalışanlar yok mu? Onlara bir şey demeyeceğim zaten.

Enseyi karartmaya gerek yok. Dayanışma ve mücadeleyle yırtılır bu karanlık.