Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması

Abdülhamit bu mavi parıltıya tam 400 bin dolar vermiştir. Elması en sevdiği cariyesi Selma Zübeyde’ye hediye eder. Güvendiği adamlarından birini de koruma olarak görevlendirir. Ancak bu tedbir işe yaramaz...

Avrupa, köklü hanedanlar ve İmparatorluklarla girdiği 1. Dünya Savaşı’ndan ulus devletlerle çıktı. Bu dönüşüm, hanedanların elinde bulunan değerli maden ve mücevherlerin el değiştirmesini DE beraberinde getirdi. Satılan ilk mücevherler Romanov Hanedanı’na aitti. Londra’da satışa sunulan elmasların büyük bir kısmı Çar 2. Nikolay’ın anne tarafından kuzeni olan İngiltere Kralı V. George’un eşi Mary of Teck’in boynunu süslemeye başladı. Rus mücevherlerini İngiltere’ye kaptırdıkları için hırslanan Fransızların beklediği haber, 1927 yılında Türkiye’nin Paris Büyükelçisi Fethi Okyar tarafından yapılan açıklama ile gelecekti.

Okyar, milletin parasıyla alınan padişah mücevherlerinin satılarak elde edilecek paranın milletin ve memleketin kalkınmasında kullanılmasına karar verildiğini açıkladı. Murat Bardakçı’nın Reddimiras adlı kitabında yer verdiği konunun gelişimi hayli ilginç.

UNUTULAN HAZİNE

Osmanlı hazinesinin satılmasına karar verildikten sonra, hazine Topkapı Sarayı’ndan alınarak satışın yapılacağı Ankara’ya götürülür. Burada Fransa’dan davet edilen bir mücevher uzmanına ön değerlendirme yaptırılır. Bu değerlendirme sonucunda aralarında Kaşıkçı Elması’nın da olduğu Osmanlı mücevherlerinin ‘ince birer sanat eseri’ olduğunu belirten uzman, hazinenin o zamanki değerinin 300 milyon Frank civarında olacağını söyler. Bardakçı’nın aktardığına göre bu satış bilinmeyen bir nedenle gerçekleşmez. Bunun üzerine Osmanlı hazinesi Ankara’da muhafaza edilmek üzere kasalara yerleştirilir. Hikâye buradan sonra ilginçleşiyor. Zira devlet, kasalara koyup kaldırdığı mücevherleri tam yirmi dört sene unutuyor.

HAZİNENİN BULUNMASI

1951’de Merkez Bankası’nın mahzeninde tesadüfen bir kasa bulunur. Devlet için ‘neyin nesi olduğu bilinmeyen’ bu kasanın ardından iki kasa daha bulunur. Kasaların anahtarları yoktur ve içlerinde ne olduğu bilinmemektedir. Konu basına intikal eder. Yaklaşık bir buçuk ay basına konu olan olay emekli bir Danıştay memurunun gelip kasalarda Osmanlı hazinesinin olduğunu söylemesiyle bir parça aydınlanır. Ancak anahtarlar hala bulunamamıştır. Bunun üzerine bir çilingir getirilir. Çilingir kasaların kilit sisteminin çok özel olduğunu söyleyerek konunun kendisini aştığını belirtince hazineyi açma işi bir kaynak ustasına verilir. Kaynak ustası kasanın içinde mücevher varsa zarar göreceklerini söyleyince bu dahiyane plandan da vazgeçilir.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 1Hope Elması

ANAHTARLAR BULUNUYOR

Konuyu basından takip eden emekli bir Danıştay Daire başkanının devreye girmesi ile anahtar krizi atlatılır. Merkez bankasına gelen bu kişi anahtarın olduğu yeri gösterir. Ancak gösterdiği anahtar bulunan kasaları değil, henüz bulunmamış olan ve üst katlardan birinde bulunan küçük bir kasanındır. Emekli Daire Başkanı beraberindeki yukarıya götürerek kasayı gösterir ve açar. Bu küçük kasanın içinden alt kattaki kasaların anahtarına ulaşılır.

Yirmi dört yıl boyunca unutulan Osmanlı hazinesini saklayan kasaların açılışında dönemin Meclis Başkanı Refik Koraltan, Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Demokrat Parti ve Cumhuriyet Halk Partisi’nden seçilen vekiller hazır bulunurlar. Hazinenin en kıymetli parçaları olan üç kilo ağırlığında bir zümrüt ve Kaşıkçı Elması’nın da arasında olduğu mücevherler böylelikle ortaya çıkar.

Onların yeniden ışığa kavuştuğu günlerde, bir süre Osmanlı hazinesine dahil olan ancak bu kasalara girmeden elden çıkarılan bir başka elmasın yolu, bugün hala bulunduğu Washington DC’de sergilendiği National History Museum’a düşmek üzeredir. Gelin, yazının geri kalanında 9,104 gram ağırlığında, 45.54 karatlık Hope Elması’nın yüzlerce yıl süren hikayesine birlikte bakalım.

LANETLİ OLDUĞUNA İNANILAN PARILTI

Bugün Hope Elması olarak bilinen parlak mavi taşla dünya 17. Yüzyılda tanışır. Değerli taş ticareti yapan Fransız Jean Baptiste Tavernier’in, 1668’de Hindistan’da bulduğu 112 karatlık taşın ilk adı ‘Tavernier Mavisi’dir. Tavernier elması nasıl elde ettiğini açıklamaz. Bazı söylentilere göre taş bir Hint tapınağından çalınmıştır. Tavernier, bu benzersiz taşı 147 kilo saf altına eşdeğer 220 bin Libre ve soyluluk unvanı karşılığında Fransız Kralı XIV. Louis’ye satar.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 2
Jean-Baptiste Tavernier Oryantalist kıyafetlerle, 1679

ELMASIN İLK LANETİ: FRANSIZ DEVRİMİ

Kraliyet mücevhercisi Sieur Pitau tarafından 67 karat olacak şekilde kesilen taş, ‘Fransız Mavisi’ adını alır. Fransız Mavisi daha sonra altın bir çerçeveye oturtularak mavi bir kurdeleye geçirilerek Kral XIV Louis’in boynuna parlamaya başlar. Ne var ki, Fransız Mavisi’nin son sahibinin boynunda elması taşıyan kurdelenin olduğu yere giyotin inecektir.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 3
Fransız Mavisi elmasının ilk sahibi, Kral XIV. Louis

Fransız Devrimi’nin başlangıcında Kral XVI. Louis ile karısı Kraliçe Marie Antoinette, Tuileries Sarayı’na hapsedilirlerken, Kraliyet hazinesi bir hafta boyunca yağmalanır. Bu yağma sırasında kraliyet mücevherlerinin çoğu çalınır. Daha sonra pek çok parça ele geçirilse de Fransız Mavisi bunlar arasında değildir. Böylece elmas geçici bir süre tarih sahnesinden yok olur. Fransa sarayında elmasın son sahipleri Kral XVI. Louis 1793 yılının Ocak ayında, karısı Kraliçe Marie Antoinette ise aynı yılın Ekim’inde giyotinle idam edilirler. Bu idamlar, mavi elmasın lanet hikayesinin de başlangıcı olur.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 4
Marie Antoinette, Ressam: Élisabeth Vigée-Lebrun

20 YIL SONRA LONDRA’DA

Fransız Mavisi'nin çalınmasından neredeyse yirmi yıl sonra Londralı elmas tüccarı Daniel Eliason'un mülkiyetine 45.54 karatlık mavi bir elmas kaydedilir. Eylül 1812’deki bu kayıttan benzersiz maviliği ve büyüklüğü nedeniyle bu taşın Fransız Mavisi’nin bir parçası olduğu, aradan geçen zamanda mavi elmasın parçalara bölündüğü düşünülür. Sonraki araştırmalar bu savı doğrular niteliktedir. Ne var ki bu bölme işlemi ustaca değil, hayli amatörce yapılmış, elmasa tuhaf bir üçgen şekil verilmiştir. Bu kötü kesim elmasın uğursuzluğunu gidermez. Taşın İngiltere’deki ilk sahibi Daniel Eliason intihar eder.

YENİ SAHİP, YENİ KRAL

Elmasın bir sonraki sahibi İngiltere tahtının o dönemki sahibi IV. George’dur. 1822'de yapılan bir portresinde boynunda bu elmasla resmedilir. IV. George sekiz yıl sonra borç içinde ölünce bu mavi elmas da, krala ait diğer mücevherle birlikte, ardında bıraktığı borcu kapatmak üzere satılır. Elmasın bir sonraki sahibi, ona bugün de kullanılan ismini verecek olan Londralı bankacı Henry Philip Hope’dur.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 5
Kral IV. George, boynunda Hope Elması ile

BANKACI HOPE’UN MAVİ ELMASI

Elmas, Henry Philip Hope'un 1839 yılına ait mücevher kataloğunda karşımıza çıkar. Hope, elması aldığı sene hayata veda eder. Aile içindeki miras davaları başlar. 1841'de Hope’un yeğeni Henry Thomas Hope'a ondan da müsrifliği ile nam salan torunu Lord Francis Hope'a geçer. Artık Hope Elması olarak anılan taş bir kez daha borç ödemek için satılır. Lord Francis Hope 1901 yılında iflasını ilan ederek, elması Londralı mücevher tüccarı Adolph Weil'e satar. Francis Hope 1941’de 75 yaşında sefalet içinde ölür.

YENİ SAHİP: SULTAN II. ABDÜLHAMİT

Adolph Weil, Hope elmasını 148 bin dolara New York'taki elmas tüccarı Simon Frankel'e satar. Hope Elması, Amerika’ya kötü şöhreti ile birlikte gider. 1908'de Washington Post'ta "Hope Elması Bütün Sahiplerinin Başına Bela Getirdi" başlıklı bir makale çıkar. Bu makale elmasın satışını zora sokar. 1908'in sonlarında Yunan mücevher komisyoncusu Simon Maoncharides Hope Elması’nı aldıktan hemen sonra varlıklı bir Türk elmas koleksiyoncusu olan Salomon Habib'e satar. Anlaşmanın imzalandığı gece Maoncharides’in kullandığı araba uçurumdan yuvarlanır. Karısı, oğlu ve kendisi bu korkunç kazada can verirler.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 6
Sultan II. Abdülhamit

Solomon Habib, Hope Elması’nı Sultan II. Abdülhamit adına almıştır. Abdülhamit bu mavi parıltıya tam 400 bin dolar vermiştir. Elması en sevdiği cariyesi Selma Zübeyde’ye hediye eder. Güvendiği adamlarından birini de koruma olarak görevlendirir. Ancak bu tedbir işe yaramaz. Birkaç ay sonra Selma Zübeyde, mücevheri çalmaya çalışan alt kademeden bir hazine memuru tarafından bıçaklanarak öldürülür. Yakalanan hırsız işkence gördükten sonra asılır.

Abdülhamid, bu olaydan kısa bir süre sonra, 1909'daki 31 Mart Ayaklanmasıyla tahttan indirilir. Elmas bir kez daha Solomon Habib’in eline bu kez satılmak için geçer. Abdülhamit’e para gerekmektedir. Habib, 400 bin dolara aldığı elması 80 bin dolara Fransız mücevher tüccarı Rosenau’ya satar. 1909’da elması sattıktan birkaç ay sonra yolculuk yaptığı Fransız gemisinin batması sonucu boğularak hayata veda eder.

Rosenau’nun Cartier’e sattığı Hope Elması’nın rotası buradan sonra Amerika olacaktır. Cartier, Hope Elması’nı bugün sergilenen şekilde platin bir zemin üzerine oturtup, elmaslarla çevrili bir zincirle tamamlayarak kolye haline getirir. Dünyanın bu en büyük mavi elmasının bugünkü değeri 200 - 250 milyon dolar arasında olduğu düşünüldüğünde Habib’in sattığı rakamın ne kadar komik olduğu daha iyi anlaşılır.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 7
Hope Elması’nın Abdülhamit’ten sonraki sahibi Amerikalı Evalyn McLean

SARAYLARDAN MÜZEYE

Hope Elması, Amerika’daki ilk sahiplerine de kötü şans getirir. Son sahibi New York’lu mücevherci Harry Winston elmasın lanetli olduğuna hiçbir zaman inanmaz. Smithsonian Enstitüsü'nün Amerikan halkı için büyük bir ulusal mücevher koleksiyonu oluşturmasına yardımcı olmak amacıyla Hope Elması’nı buraya bağışlayacağını açıklar. 10 Kasım 1958'de elması basit bir kahverengi bir zarfla koyarak posta yolu ile Smithsonian Enstitüsü'ne gönderir. Elmasın son sahibi Winston, 82 yaşında doğal bir ölümle hayata veda eder.

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 8
Harry Winston’un Hope Elması’nı gönderdiği zarf (Smithsonian arşivi)

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 9
Hope Elması’nın Smithsonian Enstitüsüne bağışlanması (Smithsonian arşivi)

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 10
Kraliçe 2. Elizabeth Hope Elmasına bakarken, (Smithsonian arşivi)

SÜRPRİZ SON: TİTANİK

Bu uzun yazıyı bir filmle kapatalım. Hope Elması’nın laneti her ne kadar son sahibini ikna edememiş olsa da ünlü yönetmen James Cameron’u hayli etkiler. Elmas’ın lanetini kurgu bir hikâye ile Titanik’e bağlayan Cameron, ünlü filmi Titanik’te Hope Elması’nı Rose karakterini canlandıran Kate Winslet’ın boynuna takar.

Hope Elması bugün Amerika’nın başkenti Washington DC’de Smithsonian Enstitüsü'ne bağlı National History Museum’da sergilendiği ışıklar altında parıldamaya devam ediyor. Sahiplerine kötü sonlar getirse de kendisi hep aynı şarkıyı mırıldanır gibi: ‘Shine bright like a diamond...'

Unutulan hazine ve Abdülhamit’in lanetli elması - Resim : 11
Kate Winslet – Titanik, Rose karakteri'nin Hope Elmasını taktığı bir sahne