100. yılında CHP'ye soldan bakmak-3 | Demokrat Parti iktidarı döneminde CHP

Yenilgi CHP açısından beklenmeyen bir sonuçtu. Seçimlerin esaslı bir değerlendirmesini yapabilmek içinse zamana ihtiyaç vardı. Uzun süre “halk yanıldı, yanlış tercih yaptı” minvalinde değerlendirmeler yapıldı...

1950 seçimlerinde çıkan sonuca dair şunu ifade etmek gerekir; nasıl önceki seçim sistemi demokratik değilse, en fazla oy alana hak ettiğinin çok üzerinde bir sayıda fazla milletvekilliği kazandıran çoğunluk sistemi de demokratik değildir.

Öte yandan 1950’de iktidara gelen DP’yi CHP’nin 1945 sonrası içine girdiği eğilimlerin aksi yönünde hareket eden bir yapı olarak değerlendirmek yetersiz olacaktır. 1950 hem bir değişimdir ama aynı zamanda uluslararası siyasette, ekonomide egemenlerin yöneldiği istikamette devam etmek demektir. DP, ticaret burjuvazisi, büyük toprak sahipleri, asker-sivil aydın zümre ve geniş halk kitlelerinin geniş desteğiyle iktidar oldu. O da sınıf farklılıklarını yok sayan bir sınıflar kompozisyonu olarak kendini tanımlıyordu.

Yeni hükümetin başbakanı Adnan Menderes, Cumhurbaşkanı Celal Bayar oldu. CHP artık muhalefetteydi.

YENİLGİNİN ŞAŞKINLIĞI

Yenilgi CHP açısından beklenmeyen bir sonuçtu. Seçimlerin esaslı bir değerlendirmesini yapabilmek içinse zamana ihtiyaç vardı. Uzun süre “halk yanıldı, yanlış tercih yaptı” minvalinde değerlendirmeler yapıldı. Tekrar iktidar olmanın yolunu yaygın bir örgütlenme atağı yapmakta görenler, partinin yöneticilerinin gençleşmesini isteyenler vardı. Seçimlerden kısa süre sonra kırsala dönük örgütlenme çabaları başladı. Tek Parti dönemini ısrarla savunanlar Partinin DP’ye fazla taviz verildiğini söylüyor, daha liberal kanat ise seçim yenilgisini Tek Parti döneminin uygulamalarını ısrarlı biçimde savunanlara bağlıyordu.

Muhalefet döneminin ilk kurultayı olan Sekizinci Kurultay 29 Haziran 1950’de böyle bir atmosferde yapıldı. Yıllardır devletle özdeşleşmiş, bürokratik bir yapıdan sıyrılmak mümkün olacak mıydı? Eski kurultayda milletvekillerinin ağırlığı varken artık çoğunluk delegelerdedir. Sekizinci Kurultay’da önemli değişiklikler yapıldı. Parti ile ilgili kararların karara bağlanacağı en yüksek makam kurultaydı. Genel Başkan vekilliği kaldırıldı, Genel Sekreter ise artık atamayla değil kurultay tarafından seçilecekti. İnönü’nün genel başkanlığını tartışan, artık yerini gençlere bırakmasını söyleyenler vardı. Genel Sekreterlik seçimlerinde ilk turda Nihat Erim, Şemsettin Günaltay ve Kasım Gülek en çok adaylar olmalarına rağmen kimse çoğunluğu sağlayamadı, ikinci turda Kasım Gülek seçilmeyi başardı. İnönü Erim’i destekliyordu. Gülek’in seçilmesi ise genel sekreterlik makamını güçlendirecekti. Gülek “halk içinde” olmak için her fırsatı değerlendiren, çok fazla insanla ilişki kuran, el sıkan, hal hatır soran ilk siyasetçilerden biriydi.

Bu dönemde yapılan ara seçimler CHP’nin düşüşünün devam ettiğini gösteriyordu. Ara seçim yenilgisi yerel seçimlerle sürdü, belediyelerin büyük çoğunluğunu DP aldı.

1951 yılı DP’nin vites attığı yıl oldu. Önce “Atatürk’ü Koruma Kanunu”yla Atatürk’e karşıymış pozisyonundan kurtulmak için adım attı. Ardından çıkarttığı kanunla Halkevleri’nin ve CHP’nin mal varlığına el koydu.

26 Ekim 1951’de Demokrat Parti hükümetinin bir nevi Türk tipi McCarthy’cilik pozisyonu almasıyla “komünist avı” başladı. Uzun süreye yayılan soruşturma sonunda 187 kişi tutuklandı. Operasyon "1951 komünist tevkifatı" olarak tarihe geçti.

Türkiye Komünist Partisi (TKP) sorgulamaları ağır işkenceler altında yapıldı.

26 Kasım 1951’de yapılan Dokuzuncu Kurultay’da bir öncekinden farklı olarak yenilginin kabul edilerek muhalefet görevinin yerine getirilmesine dair tartışmalar yapıldı. Kurultayda parti tüzüğü yenilendi ve il başkanlarının atamayla değil il kongreleriyle belirlenmesine karar verildi. Bu kurultayda İnönü-Gülek arasındaki çekişme su yüzüne çıktı. İnönü genel sekreterin kurultayla seçilmesi uygulamasından vazgeçilmesini önerdi, öneri kabul görmedi. Bu Gülek’in biraz daha güçlenmesi, demekti.

EMPERYALİZMLE BÜTÜNLEŞME YILLARI

Emperyalizmle bağımlılık ilişkilerinin en kritik dönemeçlerinden biri Kore Savaşı’na asker gönderme sürecinde yaşandı. BM Genel Sekreteri, Kore Savaşı’na asker gönderilmesi için 15 Temmuz 1951’de çağrı yaptı. Hükümet 25 Temmuz’da bu meseleyi görüşmek için toplandı ve çağrıyı kabul etti. Ardından 4500 asker Kore’ye gönderildi. CHP’nin eleştirisi hükümetin bütün bu adımları meclise sunmadan atmış olmasınaydı. Ardından Türkiye 1952’de NATO’ya kabul edildi, bu CHP için de olumlu bir adımdı ve iktidar-muhalefet arasında bundan sonra konu uluslararası siyaset olduğunda uyum sağlamak için asgari gayret gösterilecekti.

CHP içinde ise hizipleşmeler sürüyor, Şemsettin Günaltay parti yönetiminde etkili olmak için çabalıyordu. Günaltay bunu başaramadı ama parti içi mücadeleler Menderes tarafından sık sık gündeme getiriliyor, CHP’yi zayıflatmak için kullanılıyordu. Yine de iktidar ve muhalefet arasında ılımlı bir hava hâkimdi.

Onuncu Kurultay 22 Haziran 1953’te toplandı. İnönü açılış konuşmasında DP’ye dair pozitif mesajlar verdi. Menderes kurultaya selam gönderdi. Onuncu Kurultay’da parti üst yönetimin yetkileri kısıldı, delegeler daha da kuvvetlendi, seçimlerde aday gösterileceklerin parti teşkilatı tarafından seçilmesi kararlaştırıldı. CHP’de “aşağının” gücü artıyordu.

İnönü, Kasım Gülek’in etkisini kırmak için bu kurultayda da hamle yaptı ama muvaffak olamadı. Kurultaya dair önemli diğer bir ayrıntı “Kemalizm” yerine “Atatürk yolu” kavramının kullanılmasıdır. CHP yine il kez bu kurultayda kabul edilen programda grev hakkını tanıdı.

25 Şubat 1954’te toplanan Üçüncü Olağanüstü Kurultay seçimlere hazırlık amacı taşıyordu. Seçimlere katılacak adayların nasıl belirleneceği ana gündemdi. Genel merkez hiç olmazsa adayların yüzde 20’sini belirlemek istiyor, parti örgütü bunu kabul etmiyordu. Anlaşma şöyle bir formülle sağlandı: Genel merkez bir miktar adayı tavsiye edecek ama teşkilat istediği adayı reddedebilecekti.

Ilımlı iktidar muhalefet ilişkisi 1954 yılında gündeme gelen Petrol Kanunu nedeniyle gerildi. Ülkedeki enerji kaynakları kanunla yabancı sermayeye açılırken CHP bunun ülkeyi sömürgeleştirmek anlamına geldiğini söylüyordu.

CHP’NİN DÜŞÜŞÜ SÜRÜYOR

2 Mayıs 1954’te yapılan seçimler CHP’nin düşüşünün sürdüğünü gösteriyordu. “Halkın yanılgısı” durumu açıklamaya yetmiyordu. Sadece Malatya, Kars, Sinop CHP’nin birinci parti olduğu yerlerdi ve Meclis’te yalnızca 31 sandalye elde edebilmişti. DP % 56.6, CHP % 34.8, CMP % 4.8, KP % 0.6, Bağımsızlar ise % 1.5 oy oranına ulaştı.

CHP, DP’nin politikalarına karşı ne söylemekteydi? Petrol kanunu dışında hangi başlıklarda muhalefet etmekteydi? En önemlisi halka ne vadetmekteydi? Tek Parti döneminin yükünden sıyrılamamış parti halka bir seçenek olarak görünmüyordu. Üstelik DP açısından işler şimdilik yolundaydı. 1950’lerin ikinci yarısı DP için de farklı olacaktı.

1954 yenilgisi kısa süre sonra yapılan muhtarlık seçimleriyle de sürdü. DP ülke genelinde muhtarlıkların çoğunu kazandı.

İkinci büyük yenilginin ardından On Birinci Kurultay 26 Temmuz 1954’te toplandı. Parti içinde hizipleşme bu kurultayda daha da belirginleşti. İktidar karşısındaki tutumun nasıl olması gerektiği ayrışma başlığıydı. Muhalefet katı devletçi, tek parti anlayışıyla mı yapılacaktı, yoksa daha liberal, ılımlı bir tavır mı ortaya konulacaktı? Kurultayda partinin politik hattını oluşturmak için “Islahat Komisyonu” kuruldu. Fakat komisyonda iki ayrı fikir ortaya çıktı. Partiyi düze çıkarmak için ciddi yenilikler yapılmasını önerenlerin karşısındaki fikir CHP’nin kapatılıp yerine başka parti kurulmasıydı. Komisyon dışında kalan Şemsettin Günaltay taraftarları ise İnönü’nün partinin fiili yönetiminden çekilmesini savunuyordu.

İnönü’nün partideki etkisi bu kurultayda kırılamadı ama Gülek-İnönü gerilimi sürüyordu. Islahat Komisyonu, kurultayın parti meclisini, parti meclisinin genel yönetim kurulunu, genel yönetim kurulunun da genel sekreteri seçmesini öneriyordu. Sadece genel başkan kurultay tarafından seçilecekti. Bu Gülek’in genel sekreterlikten düşmesine neden olabilirdi. Kurultay bu öneriyi reddetti ve aksi yönde, genel sekreteri güçlendiren kararlar aldı.

HÜRRİYET PARTİSİ’NİN KURULMASI

8 Mart 1954’te DP içinde bir kırılma yaşandı. Ayrışmayı tetikleyen mesele basına ilişkin kanundu. Yeni basın kanuna göre devlet görevlilerinin suç işlediğini iddia eden basına, basın mensubuna bu iddiasını ispat etme hakkı tanınmıyordu. Tersine bu iddiada bulunanların yargılanması, cezalandırılması söz konusu olacaktı. CHP bu kanuna kararlı şekilde muhalefet etti. Aynı zamanda DP içinden de muhalefet sesleri yükseliyordu. DP’li on bir milletvekili meclise ispat hakkı ile ilgili yeni bir kanun teklifi sundu. Teklif reddedilince sekiz kişi daha bu gruba eklendi, ardından dokuz kişi DP’den ihraç edildi, on kişi de bunun üzerine partiden istifa etti ve “19’lar Hareketi” böylece doğmuş oldu. 19’lar, 22 Aralık 1955 tarihinde Hürriyet Partisi’ni kurdu. Menderes duruma yeni bir formülle müdahale etti. Bir milletvekili partisinden ayrılıp başka bir partiye geçerse milletvekilliği düşecek, bölgesinde yeniden seçime girerek seçilmesi gerekecektir.

1954 yılına gelindiğinde CHP içinde Nihat Erim ismi öne çıkmaktadır. Erim daha önceki çizginin aksine DP’ye yönelik daha ılımlı bir muhalefet yapılmasını önermektedir. Gülek’in genel sekreterliğini Halkçı gazetesinde açıktan eleştiriyordur. DP’ye dönük Erim’in ılımlı tutumu sert eleştirilere neden olmuş, partiden ihracı bile istenmiştir. İnönü bu tavra karşı ”fikirlerini özgürce savunduğu için bir kimsenin partiden atılmasının doğru olmadığını” ifade etmiştir.

Bu dönem iktidar ve muhalefet arasında ılımlı bir hava esmiştir. Fakat bu hava Menderes’in pozisyonunu güçlendirmiş, CHP içindeki tartışmaları daha da alevlendirmişti.

BASKI ARTIYOR

1955’teki 6-7 Eylül Saldırıları ülkemiz tarihinin bir başka kara lekesidir. 11 yurttaş hayatını kaybetmiş, 450 kişi ağır yaralanmıştı. İstanbul’da; 4 bin 214 mağaza-dükkân, 1004 ev, 73 kilise, 26 mektep, 1 havra, 8 ayazma, 2 manastır, 1 mezarlık, 21 fabrika, 2 sinema, 10 kuyumcu talan edilmişti. Toplam 5 bin 622 mekânın saldırıya uğradığı kayıtlara geçiyordu. Dönemin Cumhurbaşkanı Celal Bayar’ın, 6-7 Eylül’ün ardından İstiklal Caddesi’nin halini gördüğünde, İçişleri Bakanı Namık Gedik’e “Galiba dozu kaçırdık” dediği söylenir.

CHP kuruluş yıldönümü etkinliklerini 6-7 nedeniyle iptal etti. Yaşananlar CHP’ye göre “mili felaket”ti. İnönü saldırıların arkasında iktidarın olduğunu söylüyor, Genel Sekreter Kasım Gülek DP’yi olaylar sebebiyle şiddetle eleştiriyordu.

6-7 Eylül’ün etkisi hala sürüyorken 21 Mayıs 1956’da CHP’nin On İkinci Kurultay toplandı. Gülek-İnönü mücadelesi öncekilerle benzer minvalde yaşandı. Ama bu defa Gülek’in parti içindeki pozisyonu zayıflamaya başlamıştı. Gülek yine genel sekreter seçildi ama Parti Meclisi seçimlerinde etkisini yitirdi. Eski başbakanlardan Şemsettin Günaltay artık Parti Meclisi’ndeydi. Kurultayda diğer muhalefet partileriyle güç birliği oluşturması kararlaştırıldı. CHP, HP ve Cumhuriyetçi Millet Partisi’nin birleştirilmesi hususunda İnönü yetkili kılındı. Yine kurultayda adil bir seçim sisteminin getirilmesi, üniversitelerin özerkleştirilmesi, basın özgürlüğü, anayasa mahkemesi kurulması ve anayasada değişikler yapılması CHP programına giriyordu.

1950’lerin ikinci yarısı DP’nin baskı siyasetini artırdığı bir dönemdi. 27 Haziran 1956’da çıkartılan "Toplantılar ve Gösteri Yürüyüşleri Hakkında Kanun”la seçim zamanları dışında açık hava toplantıları yasaklanıyordu.

Yine de 1957’de mecliste yapılan bütçe görüşmeleri “bahar havası” içinde yapıldı.

Muhalefetin birlik görüşmeleri bu havayı bozdu. Eylül 1957’de İnönü’nün evinde buluşan CHP, CMP ve HP temsilcileri birlikte hareket etme kararı aldılar ve bunu bildiriyle duyurdular.

9 Eylül 1957’de toplanan On Üçüncü Kurultaya CMP ve HP temsilcileri de katılıyordu. Kurultay seçimlerde beraber hareket etme kararını onayladı. Kabul edilen Hürriyet Andı’nda şöyle deniyordu: “Ülkemizin bugünkü siyasal durumu ve bu durumun tarihi partimizin 13. Kurultayı’na yüklediği tarihî görev birleşmiş muhalefet cephesinin bir üyesi olan biz CHP’liler, Türk milletini layık olduğu ileri demokratik rejime ve vatandaşlar arasında eşit muameleyi ilke edinen hukuk devletine kavuşturmaya ve millet iradesinin tecellisine engel olmak isteyenlerin karşısında hiçbir şeyden yılmadan, kanuna uyup ulu Tanrı’ya sığınarak mücadele etmeye and içtiğimizi işbu Hürriyet Andı’yla kabul ve ilan ederiz.”

Kurultayda da onaylanan birlik tüm CHP örgütleri tarafından içselleştirilmemişti. Her şeye rağmen ittifakın nasıl olacağı kurulan komisyon tarafından belirlendi. Üç partinin kazandığı sandalyelerin yüzde 45’i CHP’li vekillerden oluşacak, yüzde 55’i diğer partiler arasında paylaşılacaktı. Ama DP İktidarı çıkarttığı yasayla ittifak yaparak seçime gidilmesine engel oldu.

1957 SEÇİMLERİ: ZAFER DEĞİLSE DE BAŞARI

Uzun zamandır kaybeden CHP 1957 seçimlerinde yükselişe geçti. 178 milletvekili bu dönem mecliste olacaktı. Muhalefet partilerinin oyu DP’yi geçmişti.

1955 sonrası Türkiye’de iklim değişmiştir. Tarımsal alandaki memnuniyet tersine dönmüş, devlet memurlarının, bürokratların, askerlerin maaşı erimiştir. Bu kesimler muhalefet zeminine doğru hareket etmektedir.

DP politikaları halkın yaşam koşullarını kötüleştirmiş, yoksulluk artmıştı. Her türlü demokratik talep baskıyla cevaplanıyordu. Tek Parti dönemi uygulamalarına karşı demokrasi, özgürlük vaatlerine cevaz verenler DP’nin karşısına geçeli epey zaman olmuştu.

CHP ise son kurultaylarda DP’ye benzeme adımlarından vazgeçmiş demokrasi, insan hakları, grev hakkı, üniversite özerkliği gibi meseleleri gündemine aldı. Seçim sonuçları bu adımların ve toplumsallaşma çabasının sonuçları olarak değerlendirilebilir.

Seçimlerin ardından DP’nin baskıcı siyaseti daha da saldırganlaştı. 1959’a doğru toplumu kutuplaştıran Vatan Cephesi gündeme geliyordu. CHP ise seçim sonuçlarından da aldığı güçle meclise birçok yasa teklifi getiriyordu. Bunların arasında grev hakkı da vardı.

Hürriyet Partisi kongresi bu dönemde CHP ile birleşme kararını görüşmek için toplandı. 1958’deki kongreden birleşme kararı çıktı. 1958’de Araştırma ve Dökümantasyon Bürosu’nun kurulması, aynı yıl HP kadrolarının CHP’ye katılması ve Forum dergisinin yayın çizgisi CHP’nin kendisini daha sonra konumlandıracağı “Ortanın Solu” yönüne doğru attığı ilk adımlar olarak görülebilir. 1954’te yayınlanmaya başlayan Forum dergisi bir dönem demokrasi talebiyle DP’ye destek vermiş aydınların, akademisyenlerin ve gazetecilerin bileşkesidir. Bülent Ecevit, Turan Güneş, Cahit Talas, Mümtaz Soysal, Şerif Mardin derginin yazarları arasındadır.

Muhalefet cephesinin giderek güçlenmesi DP’yi daha da saldırganlaştırıyordu. 1958’de dış borçları ödenemez hale geldi. Yapılan devalüasyon ile Türk lirasının değeri yeniden belirlendi, dolar kuru 2,80 liradan 9,02 liraya çıktı. Zamlar hayatı olumsuz etkiliyor, işsizlik artıyor, iflaslar yaşanıyordu.

CHP içinde uzun süredir devam eden tartışmalar tekrar alevlenmişti. Güçlenen meclis grubu ile parti meclisi arasında gerilim tırmanıyordu. Kasım Gülek’in kendi başına hareket ettiği eleştirisi, genel sekreterin nasıl seçilmesi gerektiği konusu tartışmanın ana maddesiydi. On dördüncü Kurultay 12 Ocak 1959’da bu sorunların da çözümü için toplandı. Tüzükte bir takım önemli değişikliklerle beraber en önemli değişiklik genel sekreterliğe ilişkindi. Buna göre genel sekreteri seçme görevi kurultayda kalacak ama parti meclisi üçte iki çoğunluğu sağladığı takdirde genel sekreteri görevden alabilecekti. Gülek’in de onay verdiği bu değişiklik yıllardır süren gerilimde bu kez İnönü’nün galip gelmesiyle sonuçlandı. Gülek daha bir yıl geçmeden parti meclisinin görevden alma girişimine istifa ederek cevap verdi. Yerine İsmail Rüştü Aksakal getirildi.

Ayrıca kurultayda açıklanan “İlk Hedefler Beyannamesi” demokratik talepleri içeren bir belge niteliğindeydi. "Demokratik inkişafımızı durduran, gerileten bütün antidemokratik kanunlar, usuller, zihniyet ve tatbikat kaldırılacaktır", deniyor, “insan haklarına dayanan milli, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti” olma hedefi ortaya konuyordu. Bildirgeyi HP’nin genel sekreterliğini yapmış Turan Güneş okudu. Bildirge daha sonra 1961 Anayasası’na temel olmuş bir metindir.

DARBEYLE KAPANAN DP DÖNEMİ

1959 bahar ayları CHP için hızlı başladı. Bütün genel merkez yöneticileri yurt gezisine çıktılar. İnönü çıktığı Ege gezisinin Uşak’taki durağında saldırıya uğradı, başından yaralandı. İnönü olayın faili olarak iktidarı işaret etti. Benzer bir saldırı mayısta İstanbul’da yapıldı. İktidar olayla ilgili basına yayın yasağı koydu.

1960 yılında ortam daha da sertleşti. Parti liderleri ülkeyi dolaşırken Uşak ve İstanbul’daki saldırılar Konya, Kayseri gibi yerlerde tekrar yaşandı. DP’nin baskı siyasetine karşı toplumsal muhalefet de yükseliyordu. Nisan ayının son günlerinde İstanbul ve Ankara’da öğrenciler meydanlara indi. İstanbul’da Turan Emeksiz polis kurşunuyla katledildi. İktidar CHP’yi ihtilal hazırlığında olmakla suçluyordu ama kendisi de adeta sivil bir darbe yapma telaşındaydı. Nisan başında kurulan Tahkikat Komisyonu basını, muhalefeti susturma hedefinin bir adımıydı. İnönü bunun bir baskı rejimi yoluna girmek olduğunu söyledi ve siyasi tarihimize geçecek o sözü söyledi: “Sizi ben bile kurtaramam”. İnönü'ye 12 oturum TBMM toplantılarına katılmama cezası verildi. Olaya tepki gösteren CHP Grubu meclisten zorla çıkartıldı.

27 Mayıs 1960 sabahı, Kurmay Albay Alparslan Türkeş Ankara Radyosu'ndan darbe bildirisini okuyordu. Millî Birlik Komitesi, Türk Silahlı Kuvvetleri adına ülke yönetimine el koyuyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel, komitenin başına geçti. Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, TBMM Başkanı Refik Koraltan ve Başbakan Adnan Menderes başta olmak üzere Demokrat Partililer tutuklandı. Tutuklu Demokrat Partililer yargılanmak üzere Yassıada'ya gönderildi. Demokrat Parti, 29 Eylül 1960'ta kapatıldı. Tutuklular, Yüksek Adalet Divanı niteliğindeki Yassıada Yargılamaları'nda yargılandılar. 15 kişi idama, 31 kişi ömür boyu hapse, 418 kişi değişik hapis cezalarına çarptırılırken 123 kişi de aklandı. Tutuklu bulunan Maliye Bakanı Hasan Polatkan ve Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961'de, Başbakan Adnan Menderes ise ertesi gün İmralı Adası'nda idam edildi. Celâl Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ömür boyu hapse çevrildi.

Türkiye’nin bir dönemi Cumhuriyet tarihinin ilk askeri darbesiyle kapanıyordu…

KAYNAKLAR

Hikmet Bila, CHP 1919-2009, Doğan Yayınları

Taner Timur, Türk Devrimi ve Sonrası, İmge Yayınevi

Prof Dr. Hakkı Uyar, 100 Soruda CUMHURİYET HALK PARTİSİ TARİHİ (1923-2015), ANKA-HA Haber Medya İletişim Hizmetleri ve Yayın A.Ş.

Feroz Ahmad , Demokrasi Sürecinde Türkiye 1945-1980, Hil Yayınları

Stefanos Yerasimos, Azgelişmişlik Sürecinde Türkiye 3. Cilt

Niyazi Berkes, Türkiye'de Çağdaşlaşma, Yapı Kredi Yayınları

Taner Timur, Türkiye’de Çok Partili Hayata Geçiş, İletişim Yay.

Sosyalizm ve Toplumsal Mücadeleler Ansiklopedisi 6-7. Cilt, İletişim Yay.

TANILBORA, Cereyanlar - Türkiye'de Siyasi İdeolojiler, İletişim Yayınları