Ölümsüz bir hekim; Sevinç Özgüner

Bundan 44 yıl önce 23 Mayıs sabahı aydınlanmadı. Yıl 1980’di, uzun zamandır hemen her gün bir başka cinayetle, katliamla insanlarımız hayattan kopartılıyordu. Bu defa Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi Sevinç Özgüner gece 3 sularında evini basan faşist katillerin kurşunlarıyla hayatını kaybetti. Eşi Vecdi Özgüner yaralandı.

Bundan 44 yıl önce 23 Mayıs sabahı aydınlanmadı. Yıl 1980’di, uzun zamandır hemen her gün bir başka cinayetle, katliamla insanlarımız hayattan kopartılıyordu. Bu defa Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konsey üyesi Sevinç Özgüner gece 3 sularında evini basan faşist katillerin kurşunlarıyla hayatını kaybetti. Eşi Vecdi Özgüner yaralandı.

Cinayet göz göre göre “geliyorum” demişti. Mecidiyeköy’ü işgal eden faşist çeteler yoldan gelip geçenlere kimlik soruyor, sataşıyor, bazı insanları dövüyordu. Sevinç Hanımın katledilmesinden bir süre önce Vecdi Bey’in aracının lastikleri yakılmıştı. Evde olmadıkları başka bir gün kapıları kırıldı. Bunun üzerine Özgüner ailesi kızlarını başka bir yakınlarına gönderdiler. TTB Merkez Konseyi o dönem bunu görmüş, İstanbul Valiliği’nden önlem almasını istemiş, koruma talep etmişti. Yetkililer kulağının üstüne yatmıştı.

Gecenin karanlığında kapıyı kırarak içeriye giren katillerin açtığı ateşle Sevinç Özgüner’in vücuduna yedi kurşun isabet etti. Saldırganlar ellerini kollarını sallayarak uzaklaştıkları apartmanın karşısındaki duvara “Mecidiyeköy komünistlere mezar oldu” yazdılar.

Kısa bir süre önce aynı bölgede Ümit Kaftancıoğlu katledilmişti.

İNSANLIĞA SAHİP ÇIKMANIN AĞIR BEDELİ

Ülkemizde insanlığa sahip çıkmanın, eşitlik, özgürlük için mücadele etmenin, aydın, ilerici, sosyalist olmanın bedelleri her zaman ağır oldu. Sola karşı savaşın, antikomünizmin kökleri epey derindi ama 2. Dünya Savaşı sonrası bu savaş ABD öncülüğünde önceki döneme göre çok daha profesyonel bir biçimde yürütülüyordu. Resmi araçların yanında gayrı resmi harp araçları da kurulmuştu. Bunların yanı sıra sivil faşist kitle hareketi rejimin inisiyatifinde geliştirildi. Bütün sağ siyaset sola karşı savaş çizgisinde hizalandı.

70’lerde solun yükselişi durdurulamayınca saldırılar yoğunlaştı. Devrimcilerin yanı sıra CHP’liler, aydınlar, akademisyenler, gazeteciler ve halk terörün hedefindeydi. Darbe yapılırken ve 1980 sonrası bu hal “sağ sol çatışması”, “kardeş kavgası” gibi söylemlerle manipüle edildi.

Sevinç Özgüner böyle bir ülke ortamında katledildi. 1 Mayıs Katliamı, 16 Mart Katliamı, Bahçelievler Katliamı, Çorum Katliamı, Maraş Katliamı bu dönemdeki kitle katliamlarından ilk akla gelenler. Bedrettin Cömert, Necdet Bulut, Abdi İpekçi, Cevat Yurdakul, Ümit Doğanay, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Kemal Türkler gibi aydınlar faşist terörün kurşunlarına hedef olan aydınlarımızdan bazıları.

Sevinç Özgüner onurlu yaşamıyla, mücadelesinden vazgeçmemesiyle katillerin hedeflerinden biri haline gelmişti. Bu güzel insanı bilmek, tanımak, anlamak bugünün kuşakları için oldukça önemli.

ZOR ZAMANLARIN DEVRİMCİSİ

40’ların sonlarıdır, henüz 21 yaşında olan Sevinç Tanık “Nazım Hikmet’e özgürlük kampanyası” için canla başla koşturmaktadır. Biliyorsunuz solcu oldukları için her türlü zulme maruz kalan, “40 kuşağı” olarak anılan ve bizlere eşsiz bir miras bırakan bir kuşak var. Sevinç Hanım’ı da o kuşağın bir üyesi olarak kabul etmek gerekir.

1928 yılında Tarsus’ta dünyaya gelmiştir. Adana Kız Kolejini bitirmiştir, doktor olmak gibi bir hayali vardır. Milli Eğitim Bakanlığı bursunu kazanarak 1946 yılında tıp fakültesine girer. 1948’de İstanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği’ne katılması politik yaşamının önemli bir adımıdır. Öğrenci harçlarına karşı yapılan eylemlerde ve boykotta ilk kez gözaltına alınır.

Nazım Hikmet’in özgürlüğü için koşturan genç kadın 1950’de iktidara gelen Demokrat Parti’nin Kore’ye asker göndermesine karşı yürütülen mücadelenin de içindedir. Türk Barışseverler Cemiyeti Behice Boran başkanlığında kurulmuştur. Adnan Cemgil, Vahdettin Barut, N. Kemal Özmeriç, O. Fuat Toprakoğlu, Reşat Sevinçsoy, Muvakkar Güran gibi isimlerin arasında Sevinç Tanık da vardır. Gözaltına alınır. Bu dönem asker göndermeye karşı çıkmanın hele hele de kampanyalar düzenlemenin çok zor olduğunu bilmek gerekiyor. Olan, bir avuç onurlu insanın adeta akıntıya karşı kürek çekmesidir.

Özgürlük, demokrasi vaadiyle iktidara gelen Demokrat Parti de ilk olarak hedefine solu koyar. Sevinç Hanım, 1951 TKP Tevkifatı sürecinde “parti üyesi olmak” suçlamasıyla gözaltına alınır ve tutuklanır. Ağır işkenceler görür. İki yıldan fazla tutuklu kalır, ifade vermez, beraat eder.

1956 yılında, aynı zamanda 51 Tevkifatı tutuklularından olan Vecdi Özgüner’le evlenir. Okulu yarım kalmış, fakülteden atılmıştır. 57’de bu kez İstanbul Diş Hekimliği Fakültesi’ne girer ve buradan diş hekimi olarak mezun olmayı başarabilir.

27 Mayıs sonrasında, 1961 yılında kurulan Türkiye İşçi Partisi’ne katılır, Şişli İlçe Başkanı olur. 1967’de “Türk Solu”, 1968’de “Aydınlık” dergisinin kurucuları arasında yer alır.

Görüldüğü gibi Sevinç Özgüner rüzgârın henüz soldan esmediği zor zamanlarda mücadelenin içinde yer almış devrimci bir kadındır. Rüzgârın soldan yana esmesinde ise büyük emeği olanlardandır.

Sosyalist olmak hayatın her alanında ahlaklı olmayı gerektirir. Sevinç hanım böylesi bir ahlakın timsalidir. O iyi bir evlat, iyi bir eş, iyi bir anne, iyi bir arkadaştır. Çok da iyi bir hekimdir, mesleğinin haklarını halkın sağlık hakkından ayrı tutmaz. Yolunu kesen faşistlerin “Hastalarından neden para almıyorsun, komünist misin sen?” diye sormaları onun nasıl bir hekim olduğunun en güzel özetidir.

TTB’NİN BÜYÜK DEĞERİ

1978’e gelindiğinde 50 yaşını onurla yaşamış bir insan, tecrübeli bir hekimdir artık. Türk Tabipleri Birliği’nin aynı yıl yapılan Büyük Kongresinde Merkez Konseyi üyeliğine seçilir. Başkan Erdal Atabek’tir.

Sevinç Özgüner’in TTB için taşıdığı anlamı Toplum ve Hekim dergisinin Haziran 1980’deki sayısında yazılanlar anlatıyor: “…Bizler “Sevinç abla” derdik. Sevinç Özgüner, ablaydı, anaydı, arkadaştı. Her şeyi dinlerdi. Her zaman sakin düşünür, sürekli değerlendirirdi. Örnek bir görev insanıydı… Sorun yaratan değil, sorun çözen insandı. Şimdi, bütün bunlar çok kişide var sanılır. Değildir. Bütün bunlar, yaşamı geniş gören, geniş yaşayan kişilerde vardır. Bunlar büyük niteliklerdir. Sevinç abla büyük insandı… Dürüst, korkusuz, açık, hep ileriyi düşünen, hep ileriyi gören kişiliğiyle hepimizi sessiz sedasız eğitti… Böylesine sakin Sevinç abla, bir baskıyla karşılaştığımız zaman dikilirdi. Bir mücadeleye girerken, gözleri kıvılcımlanırdı. Hiç bir mücadeleden hiç bir nedenle yılmamıştır… Devrimin ne olduğunu bilerek, hep akılla düşünerek, hep ileriyi görerek, hep kimseyi dışlamayı düşünmeden, hep aslın üzerinde bütünleşmeyi amaçlayarak hareket ederdi. Bize bunu da öğretti...”

Kıydıkları Sevinç Özgüner işte böyle bir insandır. Katillerinin kim olduğu da bilinmektedir ama diğer birçok katliamda olduğu gibi hiçbir ceza almamışlardır. Dava 2000 yılında zaman aşımına uğratılmıştır.

Sevinç Özgüner’in ışığı aydınlatmaya devam ediyor. TTB her yıl onun adına “İnsan Hakları, Barış ve Demokrasi” ödülleri veriyor. O, mesleğinin onurunu ve halkın sağlık hakkını savunan hekimlerin, eşitlik, özgürlük, demokrasi için mücadele edenlerin kalbinde yaşıyor.