Sadece beyin göçü yaşamıyoruz!

Destansı Cumhuriyetimiz bize; Azim, çalışma, gücü, cesaret, adanmışlık, özgürlük, eşitlik, uygarlık, çağdaşlık, bilgi ve birikimle donanmış irade, inanç, inat, asla yılmama gücü, eşitlik tutkusu, temsilde adalet, vatan sevgisi, değerlere saygı ve dayanışma ruhu aşılamıştı.

Politik tutarsızlıklarıyla, hesaplı kitaplı adımlarıyla, keskin ve kesin U dönüşleriyle duygusal kırılmalara, toplumsal çöküntülere neden olanların hızla arttığı günümüzde gel de ödetilen ağır bedelleri, sürekli yetersiz hissettirilmeleri, bize dayatılanları görerek geçmiş değerlerimizi hatırlama! Ya da ruha işleyen, öykümüzde yeri olan, yüreğimize imza atan sözleri unut…

Şimdi sabrınızın sınırlarını zorlamadan, köşemizin olanakları çerçevesinde özetlemeye çalışalım.

Sıfatları, unvanları, kartvizitleri, iddiaları değişmese de; Tavrı, tarzı, hedefi, çizgisi, prensipleri sık sık değişenler haberiniz var mı? Sadece beyin göçünü değil, duygusal göçü de çoktan başlattınız, mutlu musunuz? Bize kendimizi sık sık umarsız ve yetersiz hissettirenler! Olup biteni görünce yüzümüzde mutluluk yerine mutsuzluk asılı kalıyor, mutlu musunuz? Çağdaşlıktan, bilimsellikten, laiklikten ödün verenler karşısında kapalı kapılar ardında koltuk hesabı yapanlar! Toplumsal yapıyı derinden etkileyen koşullara, gelinen ve getirilen noktaya katkınız çok fazla farkında mısınız? Cefakâr, vefakâr, fedakâr yurttaşlar ve hele de seçmenler sizden umudu kesti duydunuz mu?

Göç idaresinin açıklamasına göre ülke nüfusunun yüzde yirmisini oluşturan, giderek gettolaşan, kendi mahallelerini kuran, sorun yaratan kayıtlı ve kayıtsız 20 milyona yakın konuğa bakıyoruz. Halkın cebi boş, cüzdanı boş, midesi boş, sofrası boş, borç defterleri ve raflar dolu iken işimiz geniş anlamda giderek zorlaşıyor farkında mısınız?

Gelelim esas konuya!

CB’nin kalabalık bir kafileyle birlikte BAE, Katar ve Suudi Arabistan çıkarması basına “baş döndüren diplomasi trafiği, dünyanın umudu Türkiye’nin başarısı, stratejik ortak olarak görülen Katar’la imzalanan milyar dolarlık anlaşmalar” olarak yansıtıldı.

Yazılanlar, yansıyanlar az bile! Hedeflenen planların yeni aşamasına kalabalık bir heyetle çıkıldı. Bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, gazeteciler ve 200 iş insanıyla resmen körfeze çıkarma yapıldı. 3 uçak dolusu gidildi, boş gidilmedi, eli kolu dolu gidildi, prenslere- emirlere hediye edilmek üzere 3 adet beyaz renkli TOGG götürüldü. Lokum yerine, ya da badem ezmesi niyetine! Eli boş dönülmedi; stratejik ortaklarla enerjiden turizme, savunma sanayinden bilişime 50.7 milyar dolarlık anlaşma imzalandı…

Maliye bakanı; “Güçlü desteklerine minnettarız!” dedi. Körfezin yükselen aktörü CB altın, zümrüt, pırlanta, yakuttan oluşan kapı gibi devlet nişanıyla ödüllendirildi. Bu durumda biz AB’ye girme hesapları niye yapmayalım ki?

Şimdi soru zamanı! Körfez ülkeleri karşılıksız para verirler mi? Şeyhler, prensler, emirler uzun vadede verdiğinden kat kat fazlasını çıkaracak kârlı şirketleri, altyapı yatırımlarını görmese para verir mi? Bunun tarihte ya da tarihimizde örneği var mı? Onların hazır, sağlam ve gelir getiren şirketlere olan bağlılıkları unutuldu mu? Arsa bedelinden daha ucuza giden fabrikalarımız, taşınmazlarımız unutuldu mu? Stratejik ortaklarımız ülkemizde istihdam yaratacak mı? Katma değer üreten yatırımlar, işsizliği önleyecek fabrikalar yapacak mı? Yabancı sermaye dünden bugüne öncelikle kendi çıkarlarını düşündüğü için, bizim değerli arazi ve yatırımlarımıza göz diktiği için sonunda biz yine bir bardak soğuk su içecek miyiz?

Halkın yarısından çoğu mutsuz ve huzursuzken! Ülkemizde her gün kadınlar sudan nedenlerle aşağılanıp, öldürülürken! Kız ve erkek çocuklarını eğitimde ayrıştırmak için konu yeniden ve yine ısıtılıp gündeme getirilirken! Eğitim birliğinden vaz geçme çabaları hız kesmeden sürdürülürken! Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Eşitsizliği 2023 raporuna göre Türkiye 146 ülke içinde 124.sırada yer alırken! Liyakatsizlik, insan onuru ve emeğe saygısızlık, kin, öfke, şiddet, yolsuzluk, hoyratlık baş tacı edilirken! Cumhuriyet ilkelerinden uzaklaşma hamleleri adım adım, yavaş yavaş yerleşirken! Tehlikenin farkında olmayan muhalefetin koltuk kavgasını, kapalı kapılar ardında yapılan hesaplaşmaları izleyecek miyiz?

Önemli not: Emekli ve emekçinin maaşı insanca yaşama yetmezken, maaşa zam gündeme gelince TBMM koltuklarını firesiz dolduran ve birlikte evet diyen 600 sandalyeli meclisin mesleki yapısına göz atarsak! 123 avukat, 100 serbest meslek sahibi, 64 mimar ve mühendis, 46 doktor ve diş hekimi, 45 iş insanı, 33 akademisyen, 33 kamu ve özel şirket yöneticisi, 24 eğitimci, 24 siyasetçi, 17 mali müşavir, 10 gazeteci yer alıyor. TBMM’de olmayan kim mi? Sanatçılar, bilim insanları, işçiler, sendikacılar, üreticiler, çiftçiler yok. İlginç değil mi?

Özetle! Destansı Cumhuriyetimiz bize; Azim, çalışma, gücü, cesaret, adanmışlık, özgürlük, eşitlik, uygarlık, çağdaşlık, bilgi ve birikimle donanmış irade, inanç, inat, asla yılmama gücü, eşitlik tutkusu, temsilde adalet, vatan sevgisi, değerlere saygı ve dayanışma ruhu aşılamıştı. Derin ahlar çekerek hatırlasak ve hatırlatsak mı?