Cumhuriyet'in Solmayan Sayfaları…

Yakından tanımasanız da, oturup konuşmasanız da, iki lafın belini kırmasanız da, bir çay- kahve içmişliğiniz olmasa da; kıvamlarıyla, ölçüleriyle, kararlı adım ve duruşlarıyla iz bırakan ve unutulmayan kişiler vardır.

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

Onlar bağımsız duruşlarıyla iz bırakan, çelik gibi sağlam, berrak, tutarlı, bilinçli adımlarıyla örnek alınan, erdemli, boyun eğmeyen, direngen, edebiyattan beslenen, sular seller gibi yazan ve okutan kalemleriyle arşivlere kazınanlardır…

Onlar parayla pulla-makamla mevkiiyle ilgisi olmayanlardır, erkenden gitseler de, susturulsalar da, edebiyatın ve cumhuriyetin solmayan sayfalarına ve gönüllere silinmez harflerle yazılanlardır…

Onlar dünyayı dert edinirken, kendi dertlerini unutanlardır, kaygıları ülkeye dair olurken kişisel sorunlarını ve hastalıklarını askıya alanlardır. Memleketi sonsuz ve sınırsız bir bağla sevip, dağını taşını, havasını suyunu, kurdunu kuşunu savunurken kendilerini önemsemeyen, varsa yoksa ülke, halk, yarın ve gelecek diyenlerdir. Dolayısıyla kıvam, ölçü, karar derken akla ilk gelenlerdir…

Tüm bu nedenlerden ötürü toplumu uyandıran, sarsan, uyaran, bilinç aşılayan, mücadele eden, yalana, talana karşı direnen, çabalayanların tümünü unutmadım, hiç unutamıyorum. Anılarına saygıyla…
Dünden bugüne edebi cephelerde verdikleri kalem kavgalarıyla, sanat meydanlarında kazandıkları zaferlerle öncü ve örnek olanlara minnetle…

Bağ kurmak bağışıklığı artırır derler!

Ekonomik kriz, ardı arkası kesilmeyen zamlar, ailelerin ağırlaşan yaşam koşulları pek çok soruna neden olurken boşalan sınıfları ve okulları, yaşlarına uygun olmayan ağır koşullarda çalışmak zorunda kalan çocuk işçi sayısını da artırdı. Sayıları 1 milyonu aşan çocuklar, sokak satıcılığı, pazarcılık, restoranlarda, dükkanlarda her türlü işte çalışmak, merdiven altı atölyelerde, tekstil ayakkabı ve araba tamirinde görünür oldular, görünmeyen emekleriyle! Bunun çözümü nedir, kuşkusuz ki MEB bu önemli konunun üzerinde çalışmaktadır, çalışacaktır…

Gelelim diğer önemli sorunumuza! Neden acaba yeşile, doğaya, ormana, ağaca karşı çimento ve demiri yeğler olduk. Neden geriye kalan duman, kül, kapkara bir toprak, yitip giden canlar ve bitmeyen sessizlikle baş etmekten çok arta kalanlara bakar olduk. Neden biten yeşili, verilen emeği, kurulan hayalleri, alınan her türlü ürünü unutur olduk! Bu önemli konuyu yetkili zevat çözecektir, çözmelidir…

12 şehidimize rahmet diliyorum! Irak’ın kuzeyinde metan gazından zehirlenerek hayatını kaybeden 12 şehidimizden geriye kalanlar mı? Yarım ve yaslı alileler, ocaklara düşen onulmaz ateş, anılar, kahkahalar, umutlar, hayaller, söylenenler, yutulanlar, acılar ve yaşanmamış koskoca bir hayat! Şehitlerimize rahmet, ailelerine sabır diliyorum.

Soru notu? Bunca önemli sorun varken; Biz hala ekran karartmalar, şafak operasyonları, bitip tükenmeyen gözdağı vermeler, “ben yaptım oldu!” mantığı, toplumu gerçek gündemden uzaklaştırma çabalarıyla meşgulüz. Acaba amaç korku tüneli yaratarak; ranta teslim olan yangınları ve zam dalgalarını unutturma adımları olmasın?

Bitirme notu: Oysa bölgede her türlü çıkmazla baş başa olan ve çıkar savaşlarının tavan yaptığı bir gündem varken! Gencecik hayatların hoyratça son bulması günbe gün artarken! Yıkılan hayaller, kırılan hayatlar, umarsız ve boynu bükük kalan aileler, nasılını ve niçinini araştıranların başlarına gelenler tavan yapmışken! Daha akıllı ve akılcı adımlara ihtiyaç yok mu?