Gurbette yatıp, memlekette uyanmak…

Boyundan büyük hayalleri olan; gurbette yatıp, memlekette uyanan Anadolu çocukları olarak, birbirimize ve kendi kendimize sık sık şu soruyu sorarız. “Yuva...

Boyundan büyük hayalleri olan; gurbette yatıp, memlekette uyanan Anadolu çocukları olarak, birbirimize ve kendi kendimize sık sık şu soruyu sorarız. “Yuva neresi, gurbet nerede?” Soru bazen havada kalır, bazen gözler buğulanır, bazen geçmiş ve gençlik hatırlanır. O nedenle ilimize, bölgemize ait her haber bizler için değer taşır, önemsenir ve dilden dile dolaşır.

Ne Ardahan’ın balını, Ne Sarıkamış’ın karını, ne de Kars’ın özel ve çağdaş yapısını unutabilmiş biri olarak! Ne çocuksu hayatlarımızı, ne sınırsız hayallerimizi, ne bazı maddeleri tartışılmaz ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez baba yasalarımızı unutamamış biri olarak!

Hele de Kars Lisesi’ni bitirmiş, Atatürk Üniversitesi’nden mezun olmuş, Cumhuriyet Lisesi’nde çalışmış, eğitimin eğitim olduğu yıllarda Cumhuriyet kürsülerinden yetişen eğitimcilerin elinde şekillenmiş biri olarak! (Siz bendeki özgeçmişe bakar mısınız?)

Demem o ki; Bugün yine pozitif ayrımcılık hakkımı kullanarak memleket rüzgârları estireceğim…

Bu özel girişten sonra gelelim sözün özüne!

Okuyanlar hatırlar. 2/Şubat 2020 tarihinde; “Ardahan’da Açılan Kadın Atölyesi” başlıklı bir yazı yazarak; Ardahanlı kadınların belediyenin girişimiyle açılan atölyelerde bez torba üretmeye başladıklarını, evlerine ekmek götürmeyi, aile bütçesine katkı sunmaya çalıştıklarını paylaşmıştım. Daha sonra aynı atölyede maske ürettiklerini de duyurmuştum.

Pandemi ile yatıp, COVİD-19’la kalktığımız, karantina günlerinden özgürlüğe doğru kanat çırptığımız, yasaklarla, sosyal mesafeyle, 65 yaş üstü için henüz erken tartışmalarıyla hemhal olduğumuz bugünlerde; Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir’den içimde ve yüzümde güller açtıran bir haber almaz mıyım? Hemen bu müjdeli haberi okurlarımla ve hemşerilerimle paylaşmaz mıyım?

Efendim! Sizi daha fazla merakta bırakmayayım. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in; kooperatifçiliği ve girişimciliği ile ünlü eşi Neptün Soyer, bu kez bizim ellere el atmaz mı? Böylece “Kadın Girişim, Üretim ve İşletme Kooperatifi” Sn. Neptün Soyer’in teşvikiyle teeee Ardahan’dan İzmir’e et göndermez mi?

Üzerinde “Ardahan Belediyesi Et Taşıma Aracı” yazan özel donanımlı kamyonlarla ilk parti İzmir’e doğru yola çıkmaz mı? Ben Başkan Demir’in yolladığı görselleri izlerken sevinçten ağlayıp, mutluluktan “Ardahan’ın Yollarında” (!) adlı oyunu oynamaz mıyım?

Başta teşviklerinden ötürü Sn. Neptün Soyer olmak üzere, “erkek egemen iş kolundaki” başarılarından ötürü girişimin öncüsü Ardahanlı hemşerilerimi ve hemcinslerimi alkışlamaz mıyım?

Yetinmeyip kadınların elini tutan, onlara arka çıkan, elini taşın altını yüreklice koyan, kadın ağırlıklı girişimleri destekleyen Faruk Demir Başkanımı kutlamaz mıyım?

Hemen oturup hemşerilik bilinci ve kadın dayanışması adına kaleme kâğıda sarılmaz mıyım?

Bildiğim kadarıyla kadın nüfusunun erkek nüfusundan çok olduğu Ardahan’da atılan bu adımdan 2000 yılından beri hemşerileri olduğum için kendime pay ve payeler çıkarmaz mıyım?

İzmirli dostlarımız Ardahan yaylalarından gelen etleri yedikten sonra; “Biz şimdiye kadar et yememişiz!” diye yutkunduklarında sevinçten havaya uçmaz mıyım?

Gönderme Notu: Âşık Seyrani; “Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş, kıyamete kadar sökülmez imiş” diyor. Ben de; Memleket özlemiyle yazılan yazı kıyamete kadar silinmez imiş diyorum.

Rica notu: Yazımın içeriğini ve vermek istediğim mesajı birlikte düşünelim mi?