Bıkkınlık

KAYDA GEÇSİN Bitmeyen kurt masalı sanat, tiyatrolar, sanatçıların özlük haklarından bahsederken yeni bir söz söylediğini zannedenlerden, ünlüler ve...

A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

KAYDA GEÇSİN

Bitmeyen kurt masalı sanat, tiyatrolar, sanatçıların özlük haklarından bahsederken yeni bir söz söylediğini zannedenlerden,

ünlüler ve zenginlerden nasihat ve ders almaktan,

insanların yanlışlarını kabul etmeyip kıvırmalarından bıktık.

20 yıldır memnun mesut yola devam edip şimdi pırlanta reklamlarından göz kırpıp sol, sosyal demokrat olduğundan dem vuranlardan,

bunları eleştirmek yerine Polianna rolüne soyunan bal gibi sistemde kendine bir kıçlık yer açtığını zanneden ahmaklardan bıktık .

Bu ülkede yıllardır değişmeyen ilk 20 den, sonra ilk 30, 40 böyle gider ama 100’ü aşması zordur … bıktık.

Bunlar nedir diye sorarsanız;

Bu ilk 100 diyelim, ikide bir bütün basın onlardan bahsediyormuş haberlerinin özneledirler ülke bunların üzerinden döner sanki.

Peki basın kim, iktidarın diyorlar, demek ilk 100 ile önceki ve şimdiki basının sorunları yok bu ne demek, iktidarla hiç sorunları olmadı demek!

Konserleri iptal edilen ama en çok izlenen yine bunlar!

Hayal dünyasını filimlerinde değil siyasi analizlerinde kullanan AKP entelektüellerinden de bunlardan bir şikayet olmadı hiç. Bıktık.

Medyada ünlü olmayı bilimdamalığından üstün zannedenlerden

Kendilerini marka görüp pazarlayıp sonra sanattan sanatkar olmaktan bahsedenlerden bıktık.

Her imkanını kullandığı bir siyasi örgütlenmeden, güçten alan ama şimdi sanki habersizmiş gibi yapanlardan bıktık .

Kürt veya Alevi en çok yahudi olmak isteyen ama Sünni ve Müslüman doğanların saçmalıklarından da bıktık .

Kıçından tarih, metafor uyduran ‘sayın’ bilim insanlarını konuşturan salaklardan

Kendi isimleri yerli çocuklarına nedense yabancı isim takanlardan, hangisi gerçek belirsiz kişilik bunalımlılardan bıktık .

Polonya halkı çok üzülüyormuş ve Eskimolar bizden niye isim takmıyor Türkler diye, rezil olmaktan bıktık.

Kendini komik duruma düşürerek komedi dünyasını şeytan üçgenine çeviren ve kendi söyleyip birbirlerine gülenlerden, anlamı kalmamış aşklar, mizah ve sanattan çok bıktık.

Zenginlerden kol saati, para kabul edip sonra halkçı olmak isteyenlerden bıktık.

Dayak yiyen, öldürülen taciz edilen kadınlar umurlarında olmayan keyfi yerinde zengin Orospuların topundan, fikir beyanlarından bıktık.

Orospuluğa heves edenlerden de bıktık. Devlet izni ile çalışmaya mecbur edilen kadınlardan utansınlar.

Olduğu yerden memnun olmayp hala başımıza kalan çekip gitmeyen ve her gün zenginleştirdiklerimizden bıktık.

Sokağa çıkma yasağı, çok ciddi salgın hastalıkla sabrın sınandığı bu günlerde

oturdukları yerden hala can sıkıcı olabiliyorlar!

Kendinden bahsetmekten yorulmayan

Kendimden bahsedeceğim diye tarih uyduran

Kendini ölmüş insanlara iliştirenlerden de bıktık.

Şimdi düşünün lütfen;

Bir sabah kalktığınızda mesela; Fırat yorgunum diyip akmaktan vazgeçse

Sonra Dicle sadece geceleri kör karanlıkta aksa gündüzleri çekilse

Ve İstanbul Boğazının dağılmayan bir sisli karanlıkta kaldığına tanık olsanız,

Trakyanın büyük bir kısmının kumla kaplandığını ve milyonlarca insanın hayatını kaybettiği, cesetlerin her yere saçıldığı hayalet şehirlerden kaçmak zorunda kaldığınız bir kabusun içinde bulsanız kendinizi,

geride bıraktığınız sevdiklerinizin acısıyla size yaşama cesaretini ne verirdi?

Bir uçağın içinde hayatta kalabilmek için bir avuç değişik milletlerden insanlar güneş doğumundan ‘Into The Night’ yani gecenin içine kaçmak zorunda kalsanız neler olurdu diye merak etmeyenler bu gibi işleri yazamaz yapamaz.

Netflix’in yeni dizisinin adı ‘Into The Night ‘ mevzuu nedir diye soracak olursanız NATO merkezi Brüksel’den bir Nato Subayının ihbarı ve uçağı kaçırmasıyla başlıyor hikaye.

Dünyada katastrofik bir solar olay meydana gelmiş ,güneş doğduğu andan itibaren ışınlarının gün boyu yaşayan organizmaları öldürmektedir. Dolayısıyla uçağın içinde sağ kalanlar gecenin içine sığınmak Batıya doğru gitmek ve yaşamak için çare aramakta ve bir yandan neler olduğunu anlamaya çalışmaktadırlar.

Kategorik olarak Kıyamet bilim-kurgu drama gerilim televizyon dizisi.

Polonya bilim kurgu romanı The Old Axolotl'dan Jacek Dukaj'dan esinlenilmiş , Jason George yapımcı ve yaratıcı olarak geçiyor. Mehmet Kurtuluş’un da çok önemli rolünün mükemmel üstesinden geldiği dizi son derece sürükleyici ve karakterler üzerinden milletlerle ilgili mükemmel analizler sonucu önemli ama didaktik olmayan mesajlar taşıyor.

Bizim ‘Baltalar Elimizde, Uzun İp Belimizde’ tarzı ve nerede ise eldeki kostüm aksesuarlara göre tarih yazılan bitmeyen saçmalılara benzemiyor. Netflix de böylesi bir diziyle yer almış Belçika, bize kısmet değil mi böyle işler.

Geldiğimiz noktada;

Yıllarca süren, marifetmiş gibi herkesin herkesin işine karıştığı mahalle dizileri sonucu artık inancımızı bile sorgular, birine sorar hale geldik .

Son haftanın malum tartışmasısını kastediyorum , insanların ailesine küfretmiş, hayatına kastetmiş, malı ve iffetini helal ilan edip saldırı komutu vermiş, kendini hukuk ve dini lider ilan etmiş bir insanın Allah taksiratını affetsin, lakin onun yüzünden mağdur olan bir kadına dini ahkam kesmek nasihat vermek kimin haddi acaba, kitabımız orada kendi vicdanında, rızasında doğruyu bulur, bu nasıl bir saygısızlık bunun tartışması mı olur Allah Aşkına .

Tartışılması istenmeyen yanlışları yapanların sorgulanmasını önlemek ise bu da vicdanın kabul edebileceği bir şey değil ve bu devirde katiyen olmaz, geriliktir.

Bu nedir yahu, birileri devamlı çıkıp kendince ve mutlaka arada Arapça cümleler söyleyip kendini doğrulayarak bize ahkam kesiyor, bu Arapça cümle mesajı Arapça bilenlere ise, onlar zaten anlıyorlarsa biliyorlar. Müslümanların Arapça bilme mecburiyeti yok ki dini referansları olan pek çok yöneticimiz Arapça bilmiyor ama Müslüman.

Bu milletin birbirine nasihat verme ve kendi doğrularını empoze etme tutkusu iyi bir sonuç vermedi. Uzun yılların yatırımı çeşitli kılık ve biçimlerde bizleri üzmeye devam diyor.

Elalem gidiyor Mersin’e biz gidiyoruz tersine, niye? Üç beş kafasız çapsızı koruyarak gecenin karanlıklarında nasıl çıkarız. Çıkmalıyız, asla dolduruşa gelmeden , dualar Türkiye’nin iyi, akıllı , ahlaklı insanları için, ahlak olmadan sanat, bilim, inanç olur mu?

Bıkkınlık Kayda Geçsin Saygıyla Efendim