Kentsel gıda direnci-2: Kendini doyurabilen kentler yaratmak

Tedbirlerin çoğu lafta kalıyor, özellikle de çocuk yoksulluğu ve çocukların gıdaya erişimi konusunda. Lafta kalmasının sebebi koltuklarda oturanların bütün bu anlattığım şeylere dair hiçbir fikirlerinin olmaması. Kentin gıda direnci yaratılacak mı yoksa iyi pazarlanmış vaatlerle mi karşılaşacağız?

Kentsel gıda direncini yaratmak kolay gibi görünüyor. Birkaç iyi pazarlanmış vaatle bu alanda hakimiyet sağlanacağı düşünülüyor genelde. Ama işin gerçekliği öyle değil. Çok uzun, teknik ve detaylı bir süreç. Bu sürecin bir parçası da kentin kendini doyurabilmesini sağlamak. Bu sağlanabilirse yerel gıda politikalarının yarattığı etki ulusal gıda politikalarının da değişmesini sağlayacak.

Mevcut Tarım Arazileri ve Gıda Üretim Alanları Haritalandırılmalı

Kentin gıda altyapısını ortaya koyduk. Dünü, bugünü ve yarını biliyoruz diyelim. Bu temel bir veri, bu haliyle hiçbir anlam ifade etmiyor. Verileri anlamlandırabilmek için detaylı bir şekilde haritaya işlenmesi, bu alanları besleyen doğal kaynaklarının, lojistik altyapının, hammadde kaynaklarının da bu haritada bulunması gerekiyor.

Harita tarım arazisinin toprak kalitesini, gıda işletmesine kullandığı doğal kaynakları, bu alanların çevreye etkilerini ve gelecekte ne duruma geleceğinin tahminini de içermeli. En önemli noktasıysa yurttaşın erişimine tamamen açık olması gerektiği.

Gıda Tedarik Zinciri Ağı Ortaya Çıkartılmalı

Kenti karmaşıklaştıran en önemli hususlardan biri de gıda tedarik zinciri. Tarım arazileri ve gıda üretim alanlarına hammaddeler nereden ve hangi rotayı takip ederek geliyor? Bu alanlardan çıkan gıdalar nerelere ve hangi rotayı takip ederek gidiyor? Kenti yönetenler bunların hiçbirinden haberdar değil. Burası önemsenmeyen, düğüm olmuş bir konu.

Kentin mevcut gıda altyapısına göre gıda tedarik zincirinin olabildiğince kısaltması gerekiyor. Lastik gibi uzayan gıda tedarik zinciri gıda fiyatlarının artmasına, gıda güvenliğinin tehlikeye düşmesine ve şoklara karşı zincirin çökmesine neden oluyor. Karbon salınımı, sosyal adaletsizlik, kaynakların olağandışı tüketimi de cabası.

Kentin Gıda Tüketimi Ortaya Konmalı

Kenti yönetenler, yönettiği kentteki yurttaşın nasıl beslendiğine, güvenilir gıdaya erişimi oranına ve kentteki gıda kaynaklı hastalıkların/yetersiz beslenmenin yarattığı hastalıkların verilerine hâkim olmalı. Bütün bu bilgiler kentteki gıda üretim alanlarının fazlalığının/eksikliğinin, kent yoksulluğunun, gıda tedarik zincirinin gereksiz uzayıp uzamadığının net bir bilgisini kenti yönetenlerin sahip olmasını sağlayacak.

Kent ve çocuk yoksulluğu, gıdaya erişimi konuşuluyor bir süredir. Mevcut kent yöneticileri, bakanlık yöneticileri tedbir sıralıyor. Tedbirlerin çoğu lafta kalıyor, özellikle de çocuk yoksulluğu ve çocukların gıdaya erişimi konusunda. Lafta kalmasının sebebi koltuklarda oturanların bütün bu anlattığım şeylere dair hiçbir fikirlerinin olmaması. Kentin gıda direnci yaratılacak mı yoksa iyi pazarlanmış vaatlerle mi karşılaşacağız?