Gündüz Güzeli

Başkaldırıyı Marksizm'den , düşlerini de Freud'dan alan gerçeküstücüler, burjuvazinin yerleşik değerlerine, kök salmış tüm kurallara ve sanatın burjuva toplumundaki konumuna güçlü bir tepkiyle karşı çıkarak yanıt verirler.

Belle de Jour
Luis Bunuel
1967

Gündüz Güzeli - Resim : 1
Venedik'te Altın Aslan başta olmak üzere bir çok ödül kazanmış.
Pek de önemli olmayan bir edebiyat eserinden uyarlanma.
Yapımcı sinemasının bir ürünü denecek bir sürecin sonucu.
Hakim kardeşlerin Bunuel’i yönetmen, Catherine Deneuve' ü başrol olarak kiralamışlar.
Ama elbette büyük yönetmen Bunuel filme tam bir auteur yönetmen olarak imzasını atmış.
Bunuel ve Deneuve meşakkatli bir süreç yaşamışlar tahmin edildiği gibi.
Ama olaylar tatlıya bağlanmakla kalmamış, daha sonra 1970 yılında Tristana'da Bunuel kendi tercihi olarak Cstherine Deneuve'i oynatmış.
Bunuel kitabı ucuz, konuyu ise ilginç bulmuş.

Gündüz Güzeli - Resim : 2
Kitabın yazarı Kessel de filmi kendi romandan daha çok beğenmiş.
Senaryoyu bir çok filmde beraber çalıştığı Jean- Claude Carriere ile beraber yazmışlar.
Bunuel ve Carriere film için sadece çok sayıda psikiyatrist ve psikologla görüşmekle yetinmeyip, Madrid ve Paris'te fahişelerle ve genelev patronlarıyla da mülakatlar yapmışlar.
Belle de Jour’a dair söylenen “Kadınların erotik fantezilerinden ve kadın cinselliğinden sinemada daha önce hiç bu şekilde bahsedilmemiştir.” cümlesine katılmamak mümkün değil.
Freud'un "karanlık kıta" dediği kadın erotizminin sinemadaki ilk keşfi.
Lacan üniversitede "kadın mazoşizmi"ne dair dersinde anlatmak yerine bu filmi göstermiş.
Süperego ile benlik arasındaki çatışmaya psikanalitik bir bakış.
“Gerçek ve rüyaların" geçişkenliği, muğlaklığı ,tekliği üzerine bir film "Gerçek" denen şeye karşı bir manifesto
Rasyonalist anlam arayışına bir saldırı.

Gündüz Güzeli - Resim : 3
"Gerçeğin ne olduğunu anlamaya çalışmayın. Kimse bunu yapamaz. Ben de sizin adınıza gerçeğin ne olduğunu söyleyemem."
Belle de Jour hem bir avant-garde deney hem de parlak bir ticari ürün.
Bunuel'in en "ulaşılabilir" filmi.
Hemen hiçbir şey gösterilmeyen "erotik film"
Ve elbette sinemada gerçeküstücülük akımının en önemli örneklerinden biri.
Birinci Dünya Savaşının yıkımından çıkmış Batı uygarlığının değerlerini sorgulayan gerçeküstücülük akımı , Andre Breton'un önderliğinde bir sanat ve felsefe akımı olarak ortaya çıkarken ; mantıksal denetimin olmadığı ve önceden estetik bir hazırlık yapılmaksızın üretilen bir düşüncenin yöntemini kullanır.
Başkaldırıyı Marksizm'den , düşlerini de Freud'dan alan gerçeküstücüler, burjuvazinin yerleşik değerlerine, kök salmış tüm kurallara ve sanatın burjuva toplumundaki konumuna güçlü bir tepkiyle karşı çıkarak yanıt verirler.
Hedefleri, insanı kendine yabancılaştıran din,devlet,aile milliyetçilik gibi tüm burjuva değerlerini alaşağı etmektir.

Severine ,kocası, Husson 'un "gerçek hayata dair" bölümleri son derece gelenekseldir ve kitaptan alınmadır.
Fantezi bölümleri ise esas Bunuel ve Carriere'nin araştırmaları sonucu, yani gerçektir,
Yani filmdeki gerçekler kurgu , fanteziler ise gerçek !
Biçimsellik, yaratım süreci, ve anlatının müthiş uyumu...
Gerçekler gerçekdışı, fanteziler gerçek.

"Bizim gerçeğimiz düşlerimiz ve gündüz düşlerimizdir." der Bunuel.
"Eğer bana 'yirmi yıllık ömrün kaldı, bu günlerin her birinin yirmidört saatinde ne yapmayı istersin' denseydi şöyle söylerdim : Bana gerçek yaşamdan iki,düşlerden de yeniden anımsayabilmem koşuluyla yirmiiki saat verin..Çünkü düş,ancak kendini besleyen bellekle yaşar.” diye ekleyerek...