Sadettin Saran Fenerbahçe Başkanlığı’ndan Süratle İstifa Etmeli
Sadettin Saran’ın ortaya çıkan test sonuçlarından sonra tartışmalar da bitti. Şimdi hukuk konuşacak. Ancak ortada duran bir başka sorun daha var: Fenerbahçe Başkanlığı. Saran süratle istifa etmeli. Fenerbahçe kimsenin suçlarına kalkan olmaz, olamaz.
Bu durum Aziz Yıldırım’ın yaşadıklarına hiç benzemiyor. Birinde, kurumsal olarak Fenerbahçe FETÖ tarafından hedef alınmıştı. Aziz Yıldırım onun Başkanı diye yok edilmek istendi. Şimdiki durumda ise tam tersi. Bu kez Başkan özel hayatı nedeniyle hukuk önünde. Hadi, özel yazışmalar adı üstünde “Özel” diyelim. Ama bu çıkan test sonucu, yani yasaklı maddenin pozitif bulunması tartışılacak bir unsur değil.
Fenerbahçe Başkanı diye kimse hukuktan muaf olamaz. Fenerbahçe Kimseye kalkan edilemez. “Yargı sonucunu bekleyelim” demek, “Aslında Fenerbahçe’nin arkasına saklanıyorum” demektir.
Bu saatten sonra konuşulacak pek bir şey kalmadı. Fenerbahçe gibi dev bir camianın başkanlık makamı, adı yasaklı maddelerle tescillenmiş bir profili bir saniye bile taşıyamaz.
Bu tescilli skandal, sadece bir şahıs meselesi değil, Fenerbahçe’nin genetik namus mirasına sürülmeye çalışılan kara bir leke.
Şu noktayı herkes iyi anlamalı: Fenerbahçe, Sadettin Saran’ın şahsi kalkanı olamaz.
Kendi hakkındaki bu ağır tabloyu, yargı süreçlerini ya da toplumsal tepkileri savuşturmak için bu camianın arkasına saklanmaya kalkmak, Fenerbahçe’ye yapılabilecek en büyük ihanettir. Başkanlık makamı, birilerinin "dokunulmazlık zırhı" kuşanacağı veya yasaklı madde skandallarını örteceği bir yer değil. Kendi üzerindeki bu lekeyi temizlemeden o koltukta bir an bile durmak, "Benim derdim Fenerbahçe değil, ben kendimi kurtarma derdindeyim" demektir. Fenerbahçe ismi, hiç kimsenin şahsi günahlarını gizleyeceği bir örtü haline getirilemez.
Biz her gün çocuklarımıza "spor sağlıktır, kötü alışkanlıktan korur" diye boşuna mı nasihat veriyoruz? Kulübün en tepesindeki adamın yasaklı madde kullandığı tescillenmişken, biz o gençlere ne anlatacağız?
Spor dediğin şey sadece sahada top koşturmak değil; o formanın bir haysiyeti, bir mesajı var. Yasaklı maddeyle anılan bir liderin olduğu yerde, sporun o temiz ve birleştirici gücünden bahsedilemez. Bu durum, suyla yağın karışmaması gibi; bu iki profil aynı çatıda asla buluşamaz!
Fenerbahçe Başkanı’nın telefonu şampiyonluk planlarıyla meşgul olur, yasaklı madde ağlarıyla değil! Ayrıca bu kadar büyük bir "açığı" olan bir lider, her türlü şantaja ve dış müdahaleye açık hale gelir. Kimse Fenerbahçe’yi birinin şahsi zaaflarına ve tescilli skandallarına rehin bırakamaz.
Bazıları "başkan giderse kaos olur" diye korku iklimi yaratmaya çalışıyor ama Fenerbahçe Tüzüğü kapı gibi ortada. Bu tescilli skandaldan sonra Saran o onurlu adımı atıp istifa ederse;
Yönetim Kurulu toplanır: Kendi içinden bir vekil seçer ve emaneti devralır.
30 gün içinde sandık gelir: Tüzük gereği başkanlık boşalınca en geç bir ay içinde seçime gidilir. Yani kulüp sahipsiz kalmaz; aksine, bu kirli gündemden kurtulup bembeyaz bir sayfa açar. Bu bir kaos değil, Fenerbahçe’nin kendini koruma refleksidir.
Lafı dolandırmaya gerek yok; tescilli bir yasaklı madde kullanımı sonrası o koltukta oturmak, Fenerbahçe’ye her gün biraz daha zarar vermektir.
Fenerbahçe makamı kimsenin günah çıkarma yeri ya da sığınacağı bir liman değil. Sadettin Saran’ın yapacağı tek bir şey var: Ceketini alıp, kulübü kendi dertlerine alet etmeden hemen gitmek. Fenerbahçe büyüktür, temizdir ve öyle kalmak zorundadır. Bu leke bu formaya yakışmaz, üzerinde de duramaz!