Gülizar Biçer Karaca: Ülke açık hava hapishanesine çevrilmiştir

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ile hak odaklı politikaları, çocuk hakları ve insan hakları alanında yaptıkları...

CHP İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gülizar Biçer Karaca ile hak odaklı politikaları, çocuk hakları ve insan hakları alanında yaptıkları çalışmaları değerlendirdik.

Öncelikle “Neden hak odaklı bir politika?” diye sormak istiyorum. Sonrasında “nasıl mümkün” ile devam etmek isterim.

Cumhuriyet Halk Partisi “hak, hukuk, adalet” şiarıyla uzun ve meşakkatli bir yolculuğu sürdüren siyasi parti olarak, yaşadığımız toplumda bir arayışın ve mücadelenin sözcüsü… 19 yıllık iktidarlarında ülkeyi açık hava hapishanesine çeviren bir iktidarın yarattığı hak ihlalleri, insanların mağduriyetlerini her geçen gün artırıyor. İnsan hakları denilince hapishanelerden ve belli bir grubun hatta marjinal grupların mücadelesi gibi algılanıyor. Oysa, yaşam hakkı başta olmak üzere hayatımızın her alanında hak mücadelesi var. Haklarımıza sahip çıkmak ve hak bilinci gelişmiş özneler, toplumsal barışın sağlandığı huzurlu ortamda yaşamak isteyen yurttaşlar olarak haklarımıza erişimin önüne koyulan tüm engelleri aşmak zorundayız. Farkında olursak, talep edersek, evrensel ilkelerin ülkemizde de geçerli olmasının önemini kavrar ve bu yönde hak arama yöntemlerimizi geliştirirsek, insan onuruna uygun hak ettiğimiz yaşam koşullarına erişebiliriz.

''DÜNYA DEĞİŞİYOR, SİYASİ PARTİLERİN BU DEĞİŞİME AYAK UYDURMASI GEREKİYOR''

Sorun tam da burada başlıyor; yoksulluğu bitirmek değil yardım edilmiş yoksullar yaratmakla ve pembe tablolar çizerek ihlalleri gizlemekle meşgul olan iktidar; aydınlanmış, bilinçlenmiş, hakkını arayan, devletin sorumluluk ve ödevlerini hatırlatan bireyler istemiyor. Bu yüzden de “hak” odaklı değil “saray” merkezli, “çoğulcu” ve farklılıkları barındıran değil “tek adam” zihniyetine dayalı, “ortak aklı” politikalarda etkin kılan değil “üsttenci, üst aklı” kurtarıcı görmeye ve göstermeye meyilli bir sistem yaratarak “hukukun üstünlüğü” çerçevesinde değil “bildiği, işine geldiği gibi” yönetmek istiyor. Hak odaklı politikalar ise eşitliği, hak ve özgürlükleri, birarada yaşam kültürünü, her bireyin doğuştan gelen hakları olduğundan hareketle haklarını kullanabilmesini önceliyor. Biz; kapsayıcı ve yön veren çözüm odaklı politikalarımızı oluştururken ötekileştirmeyi değil içermeyi, dışlamayı değil dahil etmeyi, “hak özne”lerinin dahil olduğu, onlar adına değil onlarla birlikte hareket etmeyi, düşünmeyi, üretmeyi, politikalar geliştirmeyi önemsiyoruz. Biz yapalım, topluma sunalım, biz planlayalım, halka dayatalım mantığının hiçbir hükmü kalmadı. Dünya değişir, toplumlar dönüşürken siyasetin ve siyasi partilerin de gecikmeksizin dönüşümü gerçekleşmesi, erillikten, eşitsizlikten, tepeden inmecilikten, biattan, tahakkümden kurtulması önem taşıyor. Biz CHP olarak bu değişimin, dönüşümün, çağımızın gerektirdiklerinin, sivil alanın, mesleki örgütlenmelerin, farklı grupların taleplerinin farkındayız. Bu yüzden hak odaklı politikalar üretmeye devam edeceğiz.

Türkiye’de uzun süredir “ortak akıl” yok hükmünde… “Tek adam” kararları ile yönetilen bir ülkede kutuplaşma, kamplaşma artıyor. Siz, çok sayıda hak alanında hak örgütleriyle toplantılar yapıyor, onları dinliyor, raporlandırmalar yapıyorsunuz. 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü’nde Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun sonuna dek katıldığı ve çocuk hakları örgütlerini dinlediği bir çevrimiçi toplantı gerçekleştirdiniz. Neydi toplantının içeriği ve çıktıları?

Cumhuriyet Halk Partisi İnsan Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı olarak; 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle ilkini geçen yıl “Pandemi ve Çocuk Hakları” temasıyla düzenlediğimiz ve kitaplaştırdığımız çalışmanın ikincisini, pandemide çocukların yaşadığı sorunlar, karşılaştıkları hak ihlalleri, dijital dünyadaki riskler, fırsatlar ve eşitsizliklerin öneminden hareketle “Dijital Dünya ve Çocuk Hakları” konusunda gerçekleştirdik. 30’u aşkın çocuk hakları alanında çalışan temsilci, hak savunucusu görüşlerini aktardı. Sadece hukuki değil sosyo-ekonomik boyutları, sosyal hizmetler yönü gibi pek çok yönüyle ele alınması ve ulusal çocuk politikası oluşturulması gerekiyor. Biz katılımcılığı önemsiyoruz. Ortak akılla ortak politikaları oluşturmanın çıktısı ne derseniz; günübirlik olmayan, kapsayıcı ve doğrudan çocukların hayatına dokunan önlemler ve çözümler diye cevaplamak isterim. Çok önemli ve verimli bir toplantıydı. Dijital haklar üzerine henüz yeterince çalışma yapıldığını söylemek mümkün değil. Çocuklar ise yetişkinlerin yarattığı eşitsiz bir dünyada, oy hakkı da olmadığı için belirli günlerde hatırlanan grup olarak görülüyor. Biz geçen yıl Pandemi ve Çocuk Hakları kitabımızı çıkardık. Sorunlar kadar tespit ve önerileri de sıraladık. Çocuk ihmal ve istismarından, çocuk hapishanelerine, okul terklerinden ilaca erişime, engelli çocukların yaşadığı sorunlardan çocuk katılımına farklı konuları değerlendirdik. Genel Başkanımız toplantıyı sonuna dek takip etti ve mevzuat düzenlemeleri dahil olmak üzere çocuğun üstün yararı ilkesi çerçevesinde gerekenlerin yapılması talimatını da verdi. Bu toplantının yanısıra rapor, veri ve notlarını bizlere ulaştırmak isteyenlere de sizin aracılığınızla 10 Aralık’a dek bize ulaşmaları çağrımızı yapalım. Gelen yazılı raporlar ve toplantı çıktılarını içeren kitabımızı en kısa sürede hazırlayıp 2022’de bütüncül çocuk politikası alanında yol haritamıza katkı sağlamasını umuyoruz.

Bazı ilkelerden söz ediyorsunuz? Çocuğun üstün yararı, çocukların hak öznesi olması, çocuğun katılım hakkı… Bunların gerçekte karşılığı var mı? Olabilir mi?

Politikada önceliklendirme esastır. Önemli olan, acil olan, öncelikli olanları belirleyip sorun tespitiyle gecikmeksizin müdahale edebilmek aslolandır. Gündem yoğun diye, sürekli gündemimiz olması gereken hak alanlarını ihmal ederseniz sorunlar katmerlenir. 7-24 işleyen bir kurum siyaset kurumu ve aralıksız süren bir gündem siyaset gündemi… Siyasetin her bir alanı, konusu doğrudan çocukları ilgilendirir. Eğitim, sağlık, dış politika, göç, bütçe, iş cinayetleri, ithalata dayalı politikalar, sanayi, ara eleman, işgücü vd.

''BÜTÜNCÜL ÇOCUK POLİTİKASI ŞART''

Ekonomi politikası konuşuyorsanız çocukların beslenme hakkını görmezden gelemezsiniz. Asgari ücret tespiti ne olmalıyı tartışırken, derin yoksulluğa terkedilmiş, hiçbir geliri olmayan hanelerdeki çocukların haklarını yok sayamazsınız. EBA ve yüzyüze eğitim politikalarını belirlerken engelli öğrencinin mevcut EBA sistemiyle eğitime erişim hakkını ihlal ettiğinizi, adaletsizliği görmezden gelemezsiniz. Erken yaşta zorla evlendirmeler ve nafaka konusunu tartışırken çocuğun üstün yararını hiçe sayan düzenlemeler getirilmesine karşı çıkılması gerektiğini gündeme getirmeden mevzuat değişikliğine gidemezsiniz. Artık “kurullar” aracılığıyla kamu politikalarının tek adam onayının ardından açıklanabildiği bir Türkiye gündeminde; Sağlık Bakanı’nın yaptığı her açıklama, açıklanan her bir eylem planı, TBMM’de görüşülen her bir bakanlık ve kurumun bütçesinde “çocuk” vardır, olmalıdır.

Çocuk hakları önceliklendirilebilir mi yoksa ekonomik kriz, dış politika, TL’nin değer kaybı, yaklaşan seçim gibi gündemler varken önce o sorunları mı halletmek gerekir?

Temel bir yanlışı açıklamama fırsat veren bu soru için teşekkür ederim. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği var, atarız bir kadın bakan kadın konularına sadece o ilgili bakanlık baksın… Engellilerin talepleri var, ilgili daire problemleri çözsün. Dış politika, ekonomi, içişleri önemli konular bunlarla biz ilgileniriz, siz de kadınlar, çocuklar, engelliler, dezavantajlılar size verilen Bakanlıkta, size “bahşedilen” kadarıyla yetinin diyen bir eril, tek adam anlayışı var. Biz bunu reddediyoruz. Bütüncül politikadan kastımız bu… Oy hakkı yok diye çocukların “hamiliği”ne soyunup onlar adına kararlar almak yerine, sonuçları çocuğun yararı gözeterek öngörerek ve toplantılara, mümkün olduğunca karar alma süreçlerine “çocuk”ları katarak onları güçlendirmek zorundayız. Temelde de “yetişkin”lerin “çocuk”luk karşısında bir üstünlüğü, ayrıcalığı, bilgi ve deneyim farklılığı olduğu fikrinden vazgeçerek işe başlayabiliriz. Çocuklar, 23 Nisanlarda “temsili” koltuklara “geçici” süreliğine oturtulup yetkililerin “poz”larının ve gülümseyen kadrajların nesnesi olmaktan kurtulmalı… Kendi haklarını bilen, ailede, okulda, katıldıkları sosyal-kültürel platformlarda, temsil edildikleri makamlarda “söz hakkı” olan bireyler olarak yetiştirilebilir, yetişkinler de eşit bir yaşam için kendi “imtiyazları”ndan vazgeçebilirlerse işte o zaman demokratik, eşit bir ülke mümkün… Çocuk hakları gündemi daimidir. Her gün her an her köşe başında, hayatımızın her alanında sorunlarla başbaşa bırakıldılar. Çocukları yarınımızın “garantörü” “kurtarıcısı” görmekten vazgeçelim. Çünkü onlara yaşanabilir bir dünya bırakmadık, bu sorumluluğu onlara yüklemeyi doğru bulmuyorum. Geleceğe ötelenecek politikalarla, birkaç kişinin, kurumun ehliyeti ve inisiyatifine bırakılarak çocuk hakları sorunları çözülemez.

Dijital Dünya ve Çocuk Hakları konusunda neler söylemek istersiniz?

Önemli bir BM kararına dikkat çekmeyi ve tüm politikacıları bu konuda yeni adımlar atmaya çağırmayı bir sorumluluk görüyorum. “Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi, çocuk haklarının dijital ortamda da geçerli olacağını tanıyan Genel Yorum No 25’i kabul etti. 4 Şubat 2021 tarihinde Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Komitesi tarafından kabul edilen ve 24 Mart 2021 tarihinde yayınlanan bu karar çok önemli… Bu belge ile dijital ortamda her çocuğun hakkına saygı duyulması, hakkının korunması ve gereklerinin yerine getirilmesi vurgulanıyor. Dijital hakları tartışmamız, mevzuat düzenlemeleri yapmamız ve gerekli önlemler için politikalar geliştirmemiz gerekiyor. Biz CHP olarak hak örgütleriyle bu alanda çalışmalarımıza devam edeceğiz.”

Son olarak çocuklar ve yetişkinler için mesajlarınızı alalım.

Sizin için sizin adınıza kararlar alırken siz çocukların bilgi ve deneyimlerini, fikir ve duygularını dikkate almak bizim sorumluluğumuz. Eşit bir dünyada eşit bireyler olmak için gecikmeksizin çalışmaları yapacağız. Sizler için sizlerle birlikte…

Yetişkinlere çağrımı ise CHP’nin Ulusal Çocuk Politikasının Temel İlkeleri ile yapmak isterim, bu ilkeler üzerine ortaklaşıp krizleri sonlandıran yetişkinler olmak umuduyla:

1. Çocuğun Yüksek Yararı 2. Çocuk Odaklı Yaklaşım 3. Bütünsel Yapı ve Uygulama 4. Hesap Verilebilirlik 5. Çocuklar için Sosyal Devlet ve Kamusal Destekleme 6. Çocuk Hakları İçin Savunuculuk 7. Çocukların Katılımına Açıklık 8. Ayrımcılık Karşıtlığı 9. Çocuklar İçin Çocuklarla Birlikte Çalışmak (Bütünleşik Çabalar) 10. Koruma ve Kollama 11. Dezavantajların Giderilmesi

Gülizar Hanım röportaj için teşekkür ediyorum. Aydınlanmış, bilinçlenmiş, hakkını arayan, devletin sorumluluk ve ödevlerini hatırlatan bireylerin olması dileklerimle. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…

Etiketler
Gülizar Biçer Karaca