Enes Kara ve yaşamı iflas ettirilen gençler

Bu şartlarda bir yandan bireysel özgürlüklerin önü kapanırken diğer yandan ekonomik kriz ve oligarşik politik-ekonomik rejimle birlikte Türkiye’de avantajlı doğmayan büyük çoğunluk için toplumsal yaşam iflas ediyor, yaşanacak bir hayat kalmıyor.

Fırat Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencisi Enes Kara, kaldığı cemaat yurdunda yaşamına son verdi. Arkasında yürek burkan bir video kaydı ve not bırakan Kara, ailesinin ve cemaat yurdunun kendisini namaz kılmaya ve cemaat derslerine katılmaya zorladığını belirtti. Kara yaşadığı baskılardan ve gelecek kaygısından dolayı yaşama sevincinin kalmadığını söyleyerek hayata veda etti. [i]

Kara’nın geride bıraktığı video kaydı sosyal medyada kısa sürede yayıldı. İdeoloji, kimlik ve parti fark etmeksizin birçok sosyal medya kullanıcısı yaşadığı derin acıyı paylaşma ihtiyacı hissetti. Gençlerin yaşadığı buhran ve derin umutsuzluk hali tamamen gözler önüne serildi.

Enes Kara gibi birçok gencin yaşadığı buhran laikliğin, kamuculuğun ve eşitliğin ne derece önemli olduğunu acı bir şekilde bizlere öğretiyor. Eğitim ve sosyal politikaların 1980’den bu yana piyasacılığa terk edilmesi ve dini grupların faaliyet alanına dönüşmesi adil ve eşitlikçi, seküler ve rasyonel eğitim imkanının daralmasına yol açtı.

Bilhassa AK Parti döneminde eğitim kurumları ve üniversitelerin özel sektöre terk edilmesi, toplumsal adaleti temelden sarstı. Devlet okulları ve özel okullar arasındaki fark giderek açıldı, üniversitelerin içi boşaltıldı. Siyasi fetih anlayışının adresi haline getirilen Boğaziçi ve ODTÜ gibi sayılı üniversiteler dünyada ilk 500’e giremeyecek şekilde niteliksizleştirildi. Öğrencilerin neredeyse %90-95’i bir daha dönmemek üzere yurtdışına gitmeyi hedefler hale geldi.

DÜZENİN SLOGANI: “NE İSTEDİNİZ DE VERMEDİK”

Eğitimin piyasacı bir dönüşüm yaşaması, milli eğitimin vakıf ve cemaatlere bırakılarak dini istismara açık hale gelmesine zemin hazırladı. Öğrencilerin eğitim, barınma, gıda ve geçinme ihtiyaçlarını sosyal devlet ve belediyeler yerine İslami cemaat ve vakıfların karşıladığı bir düzene geçildi. Bu grupların açtığı yurtlara devlet eliyle teşvik verildi. Bu yurtların ücreti ile KYK yurt ücreti arasındaki fark vatandaşlardan toplanan vergilerden ödendi. Bu düzenin sloganı “ne istediniz de vermedik” ifadesi oldu.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi örneği bunun en somut kanıtlarından biri. İBB’nin önceki dönemlerde öğrencilere yönelik barınma ve gıda hizmetlerini tamamen dini vakıf ve cemaatlere devrettiği biliniyor. Yeni dönemde İBB tarihinde ilk kez gerçekleştirilen yurt inşaatları, gıda ve internet erişimi gibi öğrencilere yönelik sosyal politikalar konusunda eşit yurttaşlığa dayalı şeffaf adımlar atıldı.

Tarikat ve cemaatlere “ne isterlerse verilen” bir düzende, adalet, eşitlik, refah ve özgürlüğün imkanı daralıyor. Mutaassıp ailelerin çocuklarına yaptığı baskının önü açılıyor. Çünkü bu gruplar eşit vatandaşlık yerine Müslüman üstünlükçüsü anlayışın toplumsal hayat ve siyasete hakim olmasını arzuluyorlar. Müslüman tanımını ise kendi gruplarını içerip geri kalan büyük çoğunluğu dışlayacak şekilde yaparak hakimiyet arzularını meşrulaştırıyorlar.

YAŞAMIN İFLASI

Gelinen noktada ataerkil-otoriter kültürün, biatçılığın ve mutaassıp muhafazakarlığın iç içe geçtiği, Leviathan’ı mumla aratan sosyo-kültürel ve politik-ekonomik büyük bir hegemonyayla karşı karşıyayız. Bu şartlarda bir yandan bireysel özgürlüklerin önü kapanırken diğer yandan ekonomik kriz ve oligarşik politik-ekonomik rejimle birlikte Türkiye’de avantajlı doğmayan büyük çoğunluk için toplumsal yaşam iflas ediyor, yaşanacak bir hayat kalmıyor. Sadece karın tokluğuna yaşayıp ölmek yurttaşların büyük çoğunluğuna reva görülüyor. Enes Kara’nın yürek burkan hikayesi bunun en acı örneklerinden biri.

Türkiye’nin en temel ihtiyacı sosyal politikaların hukuk devleti prensibiyle eşit yurttaşlığa dayalı biçimde uygulanması. Bu çerçevede kamucu ve eşitlikçi anlayışın milli eğitime hakim olması ve mensubu olmayanları dışlayan doğası gereği eşit yurttaşlık ilkesini çiğneyen cemaat ve vakıfların sosyal ve siyasal hayatta belirleyici unsur olmaktan çıkarılması. Millet İttifakı belediyelerinin icraatları bunun öncül örneklerini teşkil etse de Türkiye bundan çok daha fazlasına ihtiyaç duyuyor. Gençlerimiz yurdu terk etmesin, hayatlarını yaşayabilsin diye.


[i] https://www.evrensel.net/haber/452351/elazigda-tip-ogrencisi-enes-kara-yasamina-son-verdi

Etiketler
Ekonomik kriz Türkiye