Bu bir genel istek, nam-ı diğer umumi arzu yazısıdır!

"Bu arada gerçekleri görmeyenlerin, yok sayanların, küçümseyenlerin, ortamı her sözüyle gerenlerin, her fırsatta sözel saldırıyı sürdürenlerin yeni bir sayfa açıp açmayacağını sormayı unutmayın…"

Bugün hoşgörünüze sığınarak kişisel bir konuya değineceğim. Yaratıcı yazarlık, etkili iletişim ders ve seminerleri verdiğim kurumlarda sitemizin yakın takipçileri olan her yaştan öğrenciler ve kursiyerler köşemde onlara hitaben ve öneri paketi içeren bir yazı kaleme almamı istediler. Tekliflerine kayıtsız kalamadım, onlara hayır diyemedim…

Şöyle ki! Öneride bulunanlar yazılarımı büyük bir ilgiyle takip ettiklerini sordukları sorularla kanıtlamaya, “sıkı takipçininiz!” demeye pek düşkünler! Derslere sıkıştıramadıklarımı köşemden ilan etmek için onlara verdiğim sözü izninizle yerine getiriyorum! Madem istediler sonuçlarına katlanacaklar!

Genelde gençlere, özelde öğrencilerime öğütler, öneriler…

Öncelikle ister yazarlık, ister tiyatro, ister farklı disiplinlerde eğitim alın! İşin başı her daim var olan, olması gereken ve dinmeyecek olan öğrenme tutkusudur. Aranızda neler konuşuyorsunuz, kimleri okuyorsunuz, ne seyrediyorsunuz, hangi müziği dinliyorsunuz, nelerden hoşlanıyorsunuz, birikimlerinizi çoğaltmak ve zorlu koşullarda da olsanız coşkunuzu yitirmemek için neler yapıyor, hangi yollara başvuruyorsunuz? Kültürel alt yapınızı oluşturmaya gayret ediyor musunuz? Akıcı bir dille yazmak, duru bir Türkçeyle konuşmak için özel bir çaba harcıyor musunuz? Bunlar da benim sorularım ve merak ettiklerimdir. Ancak uzayıp gideceğinden ve bu köşeye sığmayacağından burada noktalıyor, öneri paketlerime geçiyorum!

Öncelikle amacım bilgiçlik taslamadan birkaç çarpıcı notla, yılların deneyiminin bana kazandırdıklarını kısa, özlü notlarla, kıssadan hisse anlamında eğitimci gözlüğümle dillendirmek. Hazırsanız başlayabiliriz!

Malum. Ekonomik açıdan dar boğazdayız. Aç çocuklar, işsiz gençler, geçinemeyen emekliler ülkesiyiz. Barınma sorununuz var, aileleriniz zorlanıyor, çalışarak okumak istiyor, iş bulamıyorsunuz, kiralar yüksek olduğu için küçücük evlerde 3-5 kişi birlikte kalıyorsunuz. Bazen derslere geç kalıyor, bazen derslerde uyukluyorsunuz. Her şeye rağmen umudunuzu yitirmeyin, çünkü bizim umudumuz sizlersiniz.

Her koşulda tarih bilginizi geliştirin, geçmişimizi iyi öğrenmenin yollarını arayın. Tat ve keyif almak için edindiğiniz bilgileri paylaşın, birbirinize kitap alıp verin, okumaya zaman ve mümkünse bütçe ayırın. Yeri ve zamanı geldiğinde sorulması gereken önemli soruları somaktan çekinmeyin. Siyasi boşluğun neden olduklarını, toplumsal taleplerin niçin gözardı edildiğini, liyakatin neden unutturulduğunu sorgulayın…

Bu arada gerçekleri görmeyenlerin, yok sayanların, küçümseyenlerin, ortamı her sözüyle gerenlerin, her fırsatta sözel saldırıyı sürdürenlerin yeni bir sayfa açıp açmayacağını sormayı unutmayın…

Sık sık tarihsel geçmişimizin görkemli görüntülerini hatırlamak için kaynak kitaplara başvurun. Ulusal bilincin, uyanışın, dayanışmanın neleri başardığına bakın. Büyük Atatürk’ün onca yokluk ve yoksulluk arasında eğitime, çağdaşlığa, kadınlara, gençliğe, doğaya, denizyollarına, hava yollarına, karayollarına, demir yollarına verdiği önemi görün.

Ha bir de şunu unutmayın sakın! Ülkemizdeki üniversitelerin uluslararası sıralamada adı bile geçmiyor, ya da en alt sıralarda geçiyor. İlk 500’e giren yok. Hacettepe, ODTÜ bile 800- 1000 bandında yer alıyor. Lisans, Ön lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde kayıtlı toplam öğrenci sayısı 8 milyonu geçmiş. İlk kez üniversite mezunu işsiz sayısı lise mezunu işsiz sayısını geçti haberiniz olsun…

Yine 2023 dünya basın özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 165.sırada olduğumuzu, halkımızın yüzde 17’sinin “evde yiyecek bir şey yok!” dediğini, yüzde 40’ının kıt kanaat geçindiğini, yüzde 51’inin “porsiyonları küçülttük!” diye yakındığını, yüzde 42’sinin gündemlerinin ekonomi olduğunu da unutmayın…

Ayrıca 21 yılda 17 kez baştan sona değiştirilen eğitim sisteminde, yüzlerce kez değiştirilen müfredatta OECD ülkeleri arasında Kolombiya’nın bile gerisine düşüp sondan birinci olduğumuzu akılda tutun. OECD raporuna göre 18-24 yaş arasında nüfusun yüzde 59,9’unun eğitimde olmadığını, böylece 38 OECD üyesi ülke içinde sonuncu olduğumuzu aklınızdan çıkarmayın…

Ve de kadının adının yine olmadığını, kadın istihdamında 38 OECD ülkesi ortalaması yüzde 67 iken bizde bu oranın yüzde 24 olduğunu, üniversite mezunu kadınların ancak yüzde 59’unun iş bulabildiğini de bir köşeye not alın…

Bu bölümün son örneği olarak; Ülkemizde 122 tıp fakültesi bulunduğunu, 130 bin öğrencinin eğitim aldığını, ancak son yıllarda uzaktan eğitim almanın yaygınlaşması karşısında laboratuvara girmeden, kadavra görmeden uzaktan nasıl doktor olunacağını sorgulayın…

Lüksten, şatafattan, israftan, haramdan kaçmayanlara; Ekonomik ve siyasal krizin nedenlerini sorun!

Mesela! Gözleri her daim ışıldayan bakana, her bebeğin 51 bin TL borçla doğduğunu, patates ve soğanın zam şampiyonu olduğunu, açlık ve yoksulluğun giderek derinleştiğini, açlık sınırının 10 bin TL, yoksulluk sınırının 33 bin TL’ye dayandığını, bu konuda ne düşündüğünü, Türkiye’nin esas beka sorununun işsizlik ve beyin göçü olduğunu hatırlatın…

Derya Yanık bakana; kadına şiddetin sıradanlaştığını, erkek egemenliğinin arttığını, cezaların affedildiğini ve bu koşullarda kadın olmanın giderek zorlaştığını anımsatın…

Gerçeklerle sert bir şekilde yüzleştiğimiz, sert rüzgârların her daim estiği, soğuk havanın hâkim olduğu, ufukta yeni krizlerin beklendiği, artan gerilimin yönetimi ilgilendirmediği, aynı acılarda buluşmadığımız, aynı dili konuşmadığımız, aynı yası tutmadığımız, yoran, geren, yıpratan günlerden neden geçtiğimizi sorun, sorgulayın. Siz sora durun ben esas konuya dönmek zorundayım. Demem o ki sorun, sorgulayın, düşünün, araştırın, okuyun ve hakkınızı arayın…

Kapı aralamak gerekirse ki gerekiyor!

Hindistan’ın kurucusu Gandi şöyle diyor; “Size önce gülerler, sizi sonra umursamazlar, size daha sonra savaş açarlar, en sonunda siz kazanırsınız.” Gandi’den yola çıkarsak! Çare 2 elle değil, 4 elle kazanımlara ve Cumhuriyetin kuruluş felsefesine sahip çıkmaktır. Rota bellidir…

Kartacalı Komutan Hanibal şöyle diyor? “Ya bir yol bulmalı, ya bir yol açmalı” Yolu yıllar önce bulan bulmuş bize de önümüze çıkarılan engelleri aşmak kalmış…

Etiketler
Saldırı