23 Nisan’ın derin, devrimci, çok yönlü, çok boyutlu anlamı…

Zorunlu açıklama: Yazı günüm olmadığı için 23 Nisan yazımı bir gün gecikmeli olarak okuyacaksınız…

15 Nisan Dünya Sanat Günü’nde Lions ve Artshop yayıncılık tarafından verilen onur ödülünü aldıktan sonra yaptığım teşekkür konuşmasında açtığım parantez yazımın omurgasını oluşturduğu için önce zorunlu bir açıklama! Törene katılanlara dedim ki: “Büyük Atatürk, yıllar önce elinde tebeşirle kara tahta başına geçip alfabeyi öğretirken, yanında duran kız çocuğu bugün salonu dolduran çağdaş, aydınlık, özgüveni yüksek, ayağı yere basan kadınların geçmişidir, dünüdür.”

Şimdi eğri oturup doğru konuşarak ilerlersek!

Çocukların okullaşamadığı, eğitimden uzaklaştığı, çocuk yaşta evliliklerin arttığı, istismara uğradığı (çocuk istismarında ülke olarak üçüncü sırada yer alıyoruz), temel gıda maddelerine yapılan fahiş zamlardan ötürü beslenme sorunlarının yaşandığı memleketimizde!

21 yılın özeti sayılan, ayrıştıran, kaygılandıran, umutsuzluğa yol açıp hayalleri bitiren sert ve acımasız dilin neden olduğu kırgınlıkların giderek arttığı ülkemizde!

“Öğrenci yok” bahanesiyle 17 bin köy okulunun ışıklarını söndürüp, kapısına kilit vurup kapatarak, 374 bin öğrenciyi karanlığa mahkûm edenlerin yarattığı hesaplı, kitaplı, yanlı, yavan iklimin neden olduğu eğitim sistemimizde!

Keskin virajların, ciddi savrulmaların yaşandığı ailelerde büyüyen, huzuru olmayan ailelerin tarifsiz hüznünün egemen olduğu ortamda yaşayan çocukların boğazlarını sıkan düğümle baş etmeye çalıştığı evlerde!

Mevki, makam sahiplerinin son derece ilginç, öğretici, anlamlı, yaratıcı, bilimsel, mantıklı, akla uygun, tutarlı, makul, gerçekçi, adaletli ve etkili önlem ve öneriler yerine çocukların ellerine para sıkıştırmayı yeğlediği siyaset anlayışımızda!

23 Nisan’a yönelik önerim, çağrım ve güncel düşüm şu ki…

Yıllardır uygulanan çocukların makamlara oturmasında bu yıl bir değişiklik yapılsın makam sahipleri sanayide çalışan, su satan, araba yıkayan çocukların yerine geçsin.

Sn. Nebati gün boyunca pazarda su satsın, hatta yetinmesin “poşetlerinizi taşıyayım” diye durmadan bağırsın! Sağlık Bakanı sadece bir gece parkta yatsın. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı 3 kez halk otobüsüne, 2 kez metrobüse, 1 kez de dolmuşa binsin. Sn. Yanık deprem çadırlarında 24 saat geçirsin. Çocukların halini deneyimleyerek anlamaya çalışsın. Eminim sorunlar daha kolay çözülür…

Önemli not: Ülke borçlu, devlet borçlu, kamu borçlu, özel sektör borçlu, küçük büyük işletmeler borçlu, hane halkı borçlu, doğan bebekler bile borçlu olan bir ülkede, insana bu neymiş böyle dedirtecek bu ekonomik tabloda (uçan kuşa hiç girmesem daha iyi) birkaç dakikalığına çocukları koltuklara oturtmak iyi de! Ya gerçekler! Ya kopup, korkup, bıkıp, yılıp gitmeyi düşleyenler ve düşünenler? Onlara ne demeli? Tuhaflık bir değil ki…

Daha önemli not: Yetiştirme yurdunda kalan üç kızına bakabilmek için böbreğini satışa çıkaran babanın acı çığlığı duyulmuyorsa! Umut Kaf Dağının ardına yerleşip, yeni pencereler açılmıyorsa! Bin bir türlü emek verilen, hayallerle büyütülen, dualarla uğurlanan, türkülerle karşılanan çocuklarımızın mutsuz olduğu ülkemizde gençler bu topraklardan niye kopmasın?

Minnet notu: Bizler çok güçlü Cumhuriyet öğretmenleri tarafından eğitildik, onların ellerinde şekillendik. Senelerin verdiği deneyimin iddiasıyla diyorum ki; Mahrumiyet bölgesi çocukları olarak, çağdaş eğitimi büyük bir şans, kürsülerinde Atatürkçü öğretmenlerin ders anlattığı okulları seçilmiş bir kader, arkamızda kaya gibi duran ailelerimizi tam isabet bir seçenek olarak gördük. O gün aldığımız çok yönlü ve güçlü eğitim sayesindedir ki; Mustafa Kemal treninden hiç inmeden, el etek öpmeyi bilmeden, kendi öykümüzü dokuya dokuya bugünlere geldik…

Kutlama notu: “Çocukluğumuz mu güzeldi? Çocukken mi güzeldik?” sorusuna yanıt aradığım bugünlerde önümüze çağlar boyu ufuk açan, bize mutlu ve güven dolu bir geçmiş yaşatan Büyük Atatürk’ü 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda bir kez daha minnetle, özlemle, saygıyla anıyorum. Çocukluk Arkadaşım! Ömürlük Dostum! Sevgili Paşa’mın deyimiyle; “Küçük hanımların ve küçük beylerin!” büyük bayramı kutlu olsun…

Zorunlu açıklama: Yazı günüm olmadığı için 23 Nisan yazımı bir gün gecikmeli olarak okuyacaksınız…