Enayiliğin sonu

KAYDA GEÇSİN LeBon’a göre, kitlelere yol gösterici olarak liderin fonksiyonu “zorunlu olduğu zaman, ancak çok yetersiz biçimde, okuyucularına düşünmeyi...

KAYDA GEÇSİN

LeBon’a göre, kitlelere yol gösterici olarak liderin fonksiyonu “zorunlu olduğu zaman, ancak çok yetersiz biçimde, okuyucularına düşünmeyi gerekli kılmayan görüşlerini hazırlayan ve konuşma tarzlarını sunan gazeteler tarafından ikame edilebilir” miş.

Bu sözler 1920-40 larda söylenmiş şimdiki zaman için gazete yerine ‘medya’ diyelim.

Demet Akalın liderliğindeki ünlülerin ins an sabrını , toplumsal vicdanı zorlayan mesaj, fikir, düşünce, konuşmalarını bu bağlamda değerlendirin kendilerinden bekleneni yapıyorlar.

Ülke sefaleti bu planın eseri, medya geçmiş guruları hiç kıvırmasınlar, demokrasi, özgürlük, laiklik, din özgürlüğü kılıflarını hangi enayi yutarsa buyursun.

Şimdi liderin yerine neyi ‘ikame ‘ edecekler orada biraz durum karışık.

Eskilere rağbet olsa bit pazarına nur yağardı!

Yeni denilen partiler ‘Eski Yeni’ yani Ak Partinin türevi, hele bir tanesinin lideri pek yaman, kendini meth etmekten yorulmuyor, hızlı konuşarak çok laf sokuşturmayı marifet sanıyor.

Öbür ‘Eski Yeni’ sanki geçmişi farklıymış gibi zamanında fark yaratamamış şimdi mi yaratacak, ama sanki bekledikleri o, eski medyanın, Emrah gibi hep genç, büyümüyor.

Meral Hanım bu çağda kadın olmanın avantajını nedense kullanmadı, pantalon takım görünce tüyleri ürperen, dayak yiyen, kadın seçmeninin hatırını unuttu Allah için öldürülenler arkasından modern ağıt retoriği kullanması da bir gelişme. Ama erkek gibi kadın olmanın kadın seçmeni delirttiğini bilmez mi, bilir elbette vardır bir bildiği.

Medya şu an gönlüne göre kesin ‘ikame’ edebilmiş değil.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu Cumhuriyet Gazetesinden manifestosunu yayınlıyor, Hürriyetten veya Akit’ten yayınlayacak hali yok.

Bizim Halimize bakılırsa :

İnanç, bilim ilişkilerinin sefaleti ortada , bilim adamı bok yedirmek işkence sayılmaz derken, nasıl inanacağımıza ilahiyatçıların karar vermesini isteyen TV yöneticisi bile var, aynı kanalda olmaları şaşırtmıyor.

Kitle zihninin işleyiş mekanizmalarını kendi yazdığı dizilerden dizi karakterleri üzerinden inceleyen ruh bilimci yazar bile var, ortalıkta bunca manyak varken dizilerdeki karakterleri tedavi ederse şaşmam, bence bütün bu diziler ‘ Taburcu’ olsa hepsinden iyi.

Müslümanların bu koşullarda Cuma’yı kılacak yeni tercihleri bir kilise , iyi mi? Olacağı buydu, Biriçimsu hanımda Aya Sofya fırsatından istifade Papaz okulu açılsın demez mi, ne mani var MEB, Milli Eğitim Bakanını sadece Müslümanlar için mi seviyorsunuz, tabi olurlar açılır, çok ayıp ediyorsunuz ama Müslüman, Hristiyan ayrımcılığı yaparak!

Medya toplumsal kontrol stratejilerini bu yarattığı ünlülerle çok güzel uyguladı, bilhassa Amiral Ertuğrul Bey’i yeni Armadanın tekrar başına getirmek lazım.

Halkı cahil bıraktıklarına güvenenler var mı, doğrusu elimde ciddi bir veri yok ama enayi saısındaki pandemiye bakarsak evet var.

Bu durumdaysak kimse kusura bakmasın, Halkı; Noel Babanın geyiklerin çektiği kızakla gelip evin bacasından hediyeler bıraktığına inanan çocuklar yerine koymanın alemi yok , gülecek hal kalmadı.

İrrasyonel, bilinçdışı, bilinçli yönlendirenler demo krasiyi yeniden düşünmek gerektiğini savunacak hale geldiler, değer miymiş diye hayatlarını sorgulayadursunlar hala ders almayanların baş tacı olmaya devam ediyorlar.

“Şaşkın güruh” un bilinçdışı duygularının kontrol edilmesi şart kanaatine varıyorlar, oysa gerçekte asıl korktukları bilinç dışı olmayan duygular.

Bu koymaca akıllarla kitlelerin manipülasyonu devri bitti ne yazık ki bu bilincin yakınında bile değiller.

Sayelerinde gerçekle yalan içiçe girmiş medya ve yarattığı öyle bir ortam var ki , söylenen her sözden , doğrulardan da şüphe eder haldeyiz.

İş bu kadar basit değil , insanları enayi haline getirmek ayrı bir insanlık suçu olmalı ve yargılanmalılar, mahşerde kaçamazlar zaten.

İnsanlar çok uzun süre medyada söylenen, gazetede basılı herşeye inandılar,

Vasat insanların zekasını aşağı gördüğü için para kaybedenlerin olmadığı , vasat altıların zenginlik piyasasıyla medyanın hemen her alanda var ettiği bu naylon gruplardan nasıl kurtulacağız, bunu söyleyen lider alır bizi götürür.

Öyle bir hale geldik ki kendi söylediklerine bile ağzımdan nasıl çıktı acaba mı diye şüpheyle bakıyor politikacılar, korkuyorlar bunların ayağına basmaya.

Savaşları spor, iyi ticaret vesilesi sanan dünyada

‘Enayilik’ esareti çok acı, kültür ile karıştırmışlar, milli duygularla ve sonuçta gırtlağımıza dayanan bir bıçak olmuş durumda.

Cehalet hala duymak istediklerine inanıyor.

Fatih Sultan Mehmet Sosyal Medyaya karşıydı , FaceBook dan haz etmezdi , instagrama gıcıktı, Twitter hesabını kapattı desem buna da inananlar çıkar.

‘Söylenti’, ‘İddia’ sözcükleri ekranlarda somut haberlerin yerini alınca gerçeği iyice kaybettik.

Enayileştik.

İnanç ise enayilik kaldırmaz, çok ciddi bir iştir.

Şaşkınız ve saflaştık enayi gibiyiz, kandırılmaya hala açığız.

Mamafi, Medya otoriteleri yalan söylediklerinde eskisi gibi inandırıcı olamıyorlar, buna da şükür, zaten hiç bir zaman epoch olamadılar, sadece ‘Sefalet Çağı’ na imzaları kayda geçti.

Keşke demokrasiyi; savundukları ayrıcalıklar, siyasi ajandalar, maddi çıkarlarına, alçak maksatlara bağlamadan samimiyetle isteselerdi.

Kısmet böyleymiş, hayırlara çıkacağız kim ne dayatırsa dayatsın enayiliğin de herşey gibi bir sonu var.

Saygıyla Efendim