Zeytinimizi Yok Edecekler
Zeytinliklerimizi kamu yararı adı altında yok etmek isteyenlerin aslında kamu yararından ne anladığı ortada. İspanya, İtalya’ya göre 2 kat, Türkiye’ye göre 3 kat daha fazla zeytinliğe sahip.
Akdeniz’de bu iki ülke verimliliği ve markalaşmayı ciddi şekilde artırıyor. AKP iktidarı ise Türkiye’de zeytinlikleri yok etmek için üstün çaba harcıyor.
ZEYTİN AĞACI TAŞINAMAZ
Zeytincilik Kanunu yıllardır bir kalkan gibi zeytinliklerimizi koruyordu. Bu kanuna göre zeytinlikler sökülemez, daraltılamaz, yok edilemez. AKP iktidarı ise kamu yararı adı altında bu kalkanı kağıttan bir zırha dönüştürmeye çalışıyor. Önceden enerji ve madencilik projeleri zeytinliklerimizin olduğu alanlarda uygulanamıyordu. Artık rehabilitasyon sözüyle zeytinliklerimizi kolayca yok edebilecekler.
Başka yere zeytinlik kurarız, zeytin ağaçlarını taşırız diyorlar. Fakat rehabilitasyon mekanizması gerçekçi değil. Ege ve Marmara’da yüz binlerce ailemizin geçim kaynağı zeytincilik. Kamu yararı diyerek zeytinliklerimizi sökenlerin umurunda mı? Elbette değil. Zeytin ağacı çok yıllık, derin köklü ve adaptasyonu yüksek bir tür.
En önemli özelliği, bulunduğu toprağa, iklime, suya ve hatta etraftaki ekosisteme onlarca yıl boyunca alışarak verim vermesidir. Bir zeytin ağacını söküp başka yere dikmek, kök sisteminin yaklaşık %90’ının yok olması anlamına gelir. Yeniden köklenme yetersiz kalır. Zeytin ağacı, alındığı toprakla yeni toprağı arasında mineral, pH, su tutma kapasitesi ve biyolojik çeşitlilik açısından büyük farklar yaşar.
Sıcaklık, nem, rüzgar, güneşlenme gibi unsurlar değişir. Zeytinimiz yerini yadırgar. Çok ciddi büyüme, hastalık ve kuruma riski ortaya çıkar. İlk 3-5 yıl ürün veremez. Sonrasında eskisi gibi ürün veremez. Yağ verimi, aroma ve zeytin kalitesi oldukça düşer. En az %50’si birkaç yıl içerisinde ölür.
Zeytin ağacı yaşar ama bir daha asla aynı ağaç olmaz. Yüzyıllık bir tarihi eseri başka bir binaya monte etmeye benzer. Belki tuğlalar durur ama ruhu ve değeri gider.
ORMAN YANGINLARI ARTACAK
Zeytinliği sökenlerin aklında verim değil, rant vardır. Zeytin ağacı, bir coğrafyanın en ucuz, en dayanıklı ve en doğal yangın bariyeridir. Zeytin ağacının yaprakları küçük, kalın ve mumsu tabakalıdır. Bu, su kaybını azaltır ve yanmayı geciktirir. Kalın, çatlaklı ve ateşe karşı dirençli bir kabuk yapısı vardır. İç kısmı hızla tutuşmaz, yüzeydeki yangını yavaşlatır.
Zeytin kökleri çok derine iner, yeraltı suyunu iyi çeker. Gövde ve yapraklarda su oranı diğer Akdeniz bitkilerine göre yüksektir. Çam ve maki gibi yağlı, reçineli, hızla yanan türlerin aksine zeytinlikler ateşi yavaşlatıcı bariyer işlevi görür. Yangın alanı zeytinliğe ulaşınca genellikle hız keser veya tamamen durur. Çünkü zeytin ağacı kolay tutuşmaz. Tarım ve Orman Bakanlığı ve çeşitli yangın raporları bu durumu teyit eder.
Yangından sonra zeytin ağaçları gövde ve köklerinden sürgün verebilir. Tamamen kurumuş gibi görünen ağaç, birkaç yıl içinde yeniden yeşerebilir. Altta otsu bitkileri ve mikroorganizmaları gölgeleyerek, yangın sonrası toprağın tamamen steril olmasını önler.
Zeytinliklerimizle uğraşmak, orta-uzun vadede ekosistemin dengesini bozar. Zeytin üretimimizin azalmasına neden olur. Zeytin ve zeytinyağı fiyatları yükselir. Ege ve Marmara’da yüz binlerce ailemizin geçim kaynağı yok olur. Köylerden göç, yoksulluk ve kültürel kayıplar artar.
Eğer bu tasarı yasalaşırsa Türkiye, birkaç madenci ve enerji yatırımcısına yem edilen, zeytin ağaçlarıyla vedalaşan bir coğrafyaya dönüşecek.