Kurtuluş Yok, Tek Başına
Son noktadayız. Bir adım sonrası Türkiye’de demokratik hak ve özgürlükler kalmayacak. CHP, halk için mücadele ediyor. Diğer muhalefet partileri ise bu CHP’nin sorunu diye kenardan izliyor. Meslek örgütleri, koltuk hırsına övündüğü demokratik kitle örgütü yapısını çoktan çöpe attı. Koltuk kimseyi kurtarmayacak.
Sandıkla gelen sandıkla gider ilkesi gitti. Sandıktan çıkanlardan hoşumuza gitmeyeni tutuklar, kayyum atarız mantığı yerleşiyor. AKP iktidarının siyasi ikbalini tehdit eden CHP’li büyükşehir belediye başkanları ve üst yöneticileri yolsuzluk, terör, örgüt gibi muğlak, siyasi manipülasyona açık, delilden yoksun suçlamalarla yargılanmadan tutuklanıyor. Bu klasik otokratik rejim reflekslerinden biri.
CHP’nin yerel yönetimler üzerinden toplumsal meşruiyet oluşturma kapasitesi engelleniyor. Bu yalnızca bireysel bir operasyon değil. Tüm muhalefete ve demokratik kitle örgütlerine “Sizi bastırırım, yok ederim” mesajı veriliyor. Halka zaten ne yapsak bir şey değişmeyecek algısı yerleştirilmeye çalışılıyor. Tutuklamalar yasal dayanağı zayıf, şişirme dosyalarla TV’de yargısız infaza dönüştürülüyor. Bir şey olmasa da mutlaka bir şeyler olmuştur mantığıyla ilerleniyor.
Bu süreci 4 aydır fiilen yaşıyoruz. Her sabah yeni bir kaosa uyanıyoruz. Kimse kusura bakmasın, bu süreçte CHP tek başına savaşıyor. Bu ülke için, halk için tek başına mücadele veriyor. Sol Parti’nin meslek örgütlenmesi konumuna düşen TMMOB’da yaprak kımıldamıyor. 2-3 sosyal medya paylaşımı, resmi yayın organlarına dönen gazetelerde kısa demeçlerle geçiştiriliyor. TTB’nin durumu da farklı değil. Barolar ise sadece meslektaşlarıyla ilgili durumlarda harekete geçiyor.
CHP sindirilirse TMMOB’un, TTB’nin ve baroların sindirilmesi birkaç saatlik süreçten ibaret olacak. Bütün meslek örgütleri ve meslek örgütü üyesi mühendis, mimar, şehir plancısı, doktor ve avukatlar şapkasını önüne koyup düşünmeli.
Gıda Güvensizliği Yok, Dış Mihraklar Yapıyor
Gıda alanında seri krizlerle uğraşıyoruz. Gıda zehirlenmeleri, pestisitler, toksinler, gıda güvensizliği, gıda sahtekarlığı diye liste uzayıp gidiyor. Bu krizlerin hepsi “Bir şey yok, kontrol altında zaten” diye püskürtülüyor. İzmir’in yarısı yandı, yanacak bir şey olmadığı için yangın kendi kendine söndü. Tarım ve Orman Bakanı çıkıp yangını kontrol altına aldık dedi. Gıda da o misal.
Demokrasiyi kaybettiğimizde konuşma özgürlüğümüzü de kaybedeceğiz. Konuşanlar “dış mihrak aparatı bunlar” diye tutuklanacak. Sorunlar ayyuka çıktığında “Dış mihraklar bize operasyon çekiyor” diye halı altına süpürülecek. Bilime dayanarak, halk için konuşanlar şeytanlaştırılacak. El mahkum birbirimize bakar hale geleceğiz.
Kurtuluş yok, tek başına. Ya hep beraber, ya hiç birimiz.