Hüzün Üçgenleri

Filmimiz de sürü insanlarının devrim dedikleri terse çevirmelerinin insan ve insanlık için yıkım ve mutsuzluktan başka bir şey getirmediğini anlatır.

Ruben Ostlund 5 yıl önce çektiği The Square ile kazandığı Altın Palmiye’yi , Triangle of Sadness ile bir kez daha kazanarak festival tarihinde ,arka arkaya iki filmiyle bu ödülü kazanan ilk yönetmen olur.

Hüzün Üçgenleri - Resim : 1
Açılış planında bir sürü erkek görürüz
Güzel ama eciş bücüş duran erkekler
Önde hem onları , hem de ekranı domine eden başka bir erkek ...
Ve eril gücün simgesi simsiyah giyinmiş ama eşcinsel bir erkek...
Toplumsal cinsiyet ve rafa konup satışa sunulan cinselliğe dair bir film vaad eden bir açılış.

Ve söyleyecek gerçek lafı olmayıp, buna rağmen gürültü çıkartan bir endüstri
Ve Amerikan bayrağı.
Elbette bir Amerikan toplumu eleştirisi izleriz
Ancak dikkat bu ters yüz edilmiş bir bayraktır.
Ama işte yine de aynı bayraktır.
Tahakküm ilişkisi ters yüz edildiğinde tahakküme ve tahakkümün özüne dair hiç bir şeyin nasıl da değişmediğine dair...

Ve baş karakterimiz Carl’la tanışıyoruz.
Eğri duran bir karakter ,
İleride kaptanı da aynen böyle eğri dururken göreceğiz.
Marksist kaptanı..
Karakterimizin adı da Carl !
Siyaseten de çok saygısız ve edepsiz bir film.

Hüzün Üçgenleri - Resim : 2
Ve karakterimiz tek değil, bir sürünün içinde
Evet ismi var ama bir arketip.

Ve bir sürü insanı

Yunan'da, Sokrates öncesi dönemde, iyi ve kötünün kullanıldığına tanıklık ederiz.
Bunu da belirli bir sınıf şu anlamda kullanırlardı: iyi ile bedenen sağlıklı ve güçlü olmayı, ruhen yaratıcı olmayı ve toplumsal olarak asil olmayı kastederler.
Bu durumda kötü; bedenen sağlıksız ve güçsüz, ruhen tutucu ya da yaratıcılıktan yoksun, toplumsal olarak sürü olmak ya da avamlaşmaktır.

Antik Yunan'da iyi ve kötü bu şekilde tanımlanmış ve bu bakış açısına göre yaşamışlardır.
Fakat sonrasında bir devrim olur, bu kötü bir devrimdir o yüzden Nietszche buna karşı devrim der.
Bir iktidar değişimi söz konusudur, bu iktidar değişimi de üstinsanın (Alm: Übermensch) iktidarına son verilmesidir.
Peki bunu yapanlar kimdir?
Nietzsche'nin deyimiyle sürü insanıdır.
Üstinsanı iktidardan düşürmüştür.
Buradaki iktidar ise politik anlamdaki iktidar değildir.
Burada iktidarla kastedilen şey, değerleri yaratma ve değerlere ad verme yetkisine sahip olmaktır.
Eğer ki sürü insanı, üstinsanı iktidardan düşürüyorsa, bunun anlamı şudur: üstinsanın, değer dedikleri şeylerin hepsini tersine çevirmektir.
Böylece değer gördükleri şeylere değer demeye, reddettikleri şeylere de değer dışı demeye başlarlar.
Üstinsanın, iyi ve kötü tanımını terse çevirirler.
Dolayısıyla bedenen düşkün, ruhen tutucu ve toplumsal ağın ilişkileri içinde popülizmi benimserler.
Filmimiz de sürü insanlarının devrim dedikleri terse çevirmelerinin insan ve insanlık için yıkım ve mutsuzluktan başka bir şey getirmediğini anlatır.

Hüzün Üçgenleri - Resim : 3