Buzlaşma!

Yaşayan en büyük yönetmen Michael Haneke.

“ 7. Kıta “ .

Yıl 1989.

“Benny’nin Videosu” ve “Tesadüfi Bir Kronolojinin 71 Parçası” ile devam
edecek Glaciation Triology(Buzlaşma Üçlemesi)’nin ve büyük ustanın ilk filmi.

Sadece sevgisizliği ve iletişimsizliği değil artık hiçbir şey hissedemez hale gelmiş insanları ve bu buzlaşmanın sosyolojik arka planını anlatır üçleme.

Filmden yaklaşık 10 yıl önce Stern dergisinde okuduğu gerçek bir haberden ve makaleden yola çıkar.

İntihar etmeye karar veren bir ailenin ,öncesinde bütün mallarını, mülklerini nasıl ortadan kaldırdıklarını anlatan o yazı, Haneke’yi çok sarsar.

Buzlaşma! - Resim : 1

Makalede toplumsal ve psikolojik bakımdan intiharın nedenlerine dair birtakım açıklamalar ileri sürülür.

Ama Haneke’nin esas ilgisini çeken, kendilerini yok etmeden önce onları yıkıma götüren maddi dünyayı yok etmeleridir.

Filmin anlatı yapısı tam da bu sinopsis biçimindedir.

Hem hikaye anlatımında hem de estetik düzlemde parçalı bir yapısı vardır

Zaman akışı parçalıdır

Yakın plan kadrajlar parçalıdır

Hem gerilim yaratır hem de boğucu bir hava..

Almanca’daki “Die Verdinglichung des Lebens “ dediğimiz ve “hayatın maddileştirilmesi “ diye tercüme edebileceğimiz hali yakalamak istemiştir
yönetmen.

“Bir başka deyişle ,gündelik hayatı nasıl da tamamen nesnelere,eşyalara,
kelimenin tam manasıyla yapışarak yaşadığımızı göstermekti maksadım.

Gerçek anlamlarını yitirerek hayatımız üzerinde tahakküm kurar hale gelen
nesneleri iyice yakın plan görüntülemenin ve hızlı tempoyu tercih etmemin sebebi buydu “ der.

Buzlaşma! - Resim : 2

Ve işte burada Haneke’nin en büyük becerisi ortaya çıkar :

Burjuva seyirciyi kendi ikiyüzlülüğü ile yüzleştirmek.

7.Kıta’dan çizeceği bu hat Cache’ye kadar uzanacaktır.

Karakterlerimizin adı de elbette burjuvaziyi eleştireceği her filminde birer arketip olarak kullanacağı şekilde Georg ve Anna’dır.

Filmin “yıkım” sekansındayız.

Georg Anna’ya dergi aboneliklerine son vermelerini teklif eder.

Buzlaşma! - Resim : 3

İşinden istifa eder.

Anna mağazasını kardeşine devreder.

Banka hesaplarını kapatırlar .

Georg balta, çekiç ve elektrikli matkap satın alır.

Küçük kızları Eva okulu bırakır.

Georg arabasını satar.

Telefon hattını keser.

Anna bütün giysileri kesip parçalar.

Eva kitaplarını yırtar.

Georg mobilyaları testereyle doğrar, akvaryumu kırar, banknotları tuvalete atar.

Eva annesiyle babasının hazırladığı bir içeceği içer.

Anna haplarını yutar.

Georg bir şırıngayı doldurur.

Bütün bu özyıkım anlatısında Cannes’dski gösterimde seyirciler her sahnede biraz biraz salonu terk eder dayanamayarak.

En çok hangi sahnede terk ederler peki ?

Elbette paraların tuvalete atılıp sifonun çekildiği sahnede..

Zira bir çocuğun ölümü bir paranın ölümü kadar dayanılmaz değildir burjuva
seyirci için.

“Ortaçağ’da haça tükürmek neyse günümüzde paranın üzerine sifon çekmek aynı şeydir “ der Haneke..