Dağ Kadını: Tek okla kaç hedef vurulabilir?

"Bu yüzden bir ormanın varlığını sürdürebilmesi için artık yalnızca ağaçlara değil, duyarlı insanlara da ihtiyaç var. Elinden tutup, onu koruyan anne babalara…"

“Eğer her ağaç yalnızca kendisi ile ilgilenseydi, pek çoğu ileri yaşını göremezdi. Sürekli ölümler üst bölümlerde geniş boşluklar oluşmasına sebep olur ve bunun sonucunda fırtınaların ormanın içine girerek daha fazla ağacı devirmesi kolaylaşırdı. Yaz sıcağı ormanın zeminine ulaşır ve onu kuruturdu. Sonuçta ağaçların tümü bunun bedelini öderdi.”

Peter Wohlleben - Ağaçların Gizli Yaşamı

Dağ Kadını: Tek okla kaç hedef vurulabilir? - Resim : 1

DAĞ KADINI

Yönetmenliğini Benedik Erlingsson’un yaptığı ve senaryosunu yine Benedik Erlingsson ile Olafur Erligsson’nun ortaklaşa hazırladığı Dağ Kadını 2018 yapımı bir İzlanda filmi. Orijinal adı Woman At War olan film Cannes’ın Critics Week kategorisinde en iyi senaryo ödülüne sahip.

Halla (Halldora Geirharosdottir) orta yaşlı bir müzik öğretmeni ve çevreci bir aktivisttir. Alüminyum fabrikasına karşı tek kişilik bir savaş başlatarak, fabrikanın çalışmasını engeller. Fakat bu eylemlerin tam ortasında daha önceden başvuruda bulunduğu evlat edinme talebinin kabul edildiğini öğrenir. Kendisini Ukrayna’da küçük bir kız çocuğu beklemektedir ve bu durum onu arada bırakır.

Eylemleri gerçekleştiren kişi henüz bulunamamışken polis, yabancı uyruklu bir turisti defalarca şüpheli olarak sorguya alır. İktidarın medya araçlarını kullanarak yaptığı söylemler ve devlet şiddeti esprili bir dille izleyiciye aktarılırken final sahnesinde Halla'nın bindiği otobüs yoğun yağış nedeniyle sel sularına kapılır. Halla diğer yolcularla birlikte inip yürümek zorunda kalırken, onun savaşının nedenleri de artık açık bir şekilde ortaya çıkar. Doğa, kadın, iktidar, yabancı meselesi gibi mevzuları eğlenceli ve girift bir şekilde ele alan Dağ Kadını, İzlanda’nın etkileyici doğası ile orijinal bir hikaye sunarken bizlere gerçekliğin absürtlüğünü gösterir.

DOĞANIN KALBİNİ KIRMAK

220 Hertz ses dalgasına duyarlı oldukları ve çıtırtılarla iletişim kurdukları söylenen ağaçlar, daha büyümeden kesildiğinde son sözleri sizce ne olurdu? Uzun zaman sonra tatilde karşılaştığın deniz ile sarılsan bu nasıl hissettirirdi? Güneş seni kızdıracak bir şey yapsa, yağmur yine senin unuttuğun çiçekleri sulasa… Bugün hala onlarla kurduğumuz bireysel ilişkilerde bu sevgiyi karşılıksız bırakıyor, neler yapabileceğimiz konusunda üşengeç davranıyoruz. Ağaçlar gibi birbirimize bağlı bir yaşam sürerken, kişisel olarak ne kadar farkındalık sahibi olur ve ne kadar bilinçlenirsek, bunun toplumun geneline sirayet etmesini de kolaylaştırmış olacağız.

Yarın 5 Haziran Dünya Çevre Günü. Bugünün 1972 yılında BM Çevre Programı (UNEP) tarafından Dünya Çevre günü olarak ilan edildiği sırada amaç, toplumun bilinçlenmesi ve devlet yöneticilerinin çevre başlığını dikkate alarak, ülke politikalarının içine sokmasıydı. Elbette bu bilinç ülkelerin gelişmişlik düzeyi ile paralellik gösteriyor. Oya Beklan Çetin Ekofeminizm: Kadın - Doğa ilişkisi ve Ataerkillik adlı makalesinde şöyle söylüyor: “Gelişmiş ülkelerde kadın doğa ilişkisi çoğunlukla ideolojik boyutta kadınlığın ve doğanın fark edilmesi, varlığının yüceltilmesi olarak ele alınırken, gelişmekte olan ülkelerde kadınların ve diğer marjinal kategorilerin maddi temelde var olma mücadelesi olarak ele alınmaktadır.”

Halla’nın doğa savunuculuğu ve anne olma isteği, kapitalist ve ataerkil sistemin baskısına boyun eğmemesi, anne gibi güçlü dayanıklı besleyici yönünü ortaya koyarken çocuk gibi oyuncu, yaratıcı, özgür halini de gözler önüne seriyor ve film Halla üzerinden tek okla birçok hedefi vurmayı başarıyor. Doğa besleyiciliği ve koruyuculuğuyla hep anne gibi düşünülürken bazen çocuk gibi yerinde duramayan bir ruha bürünüyor. Kendiniz büyütüp beslerken, siz onun annesi babası oluyorsunuz. Bu yüzden bir ormanın varlığını sürdürebilmesi için artık yalnızca ağaçlara değil, duyarlı insanlara da ihtiyaç var. Elinden tutup, onu koruyan anne babalara…

Etiketler
Film Çevre mücadeleleri