Meydanları kapatma enstitüsü

Geçenlerde (12 Mayıs) Adalet Nöbeti için yine Çağlayan Adliyesi’ndeydim. Devasa binanın girişindeki alanda Themis heykelinin altında toplandık. Yakalarımızda tutuklu arkadaşımız avukat Can Atalay’ın fotoğrafları var. Alkışlarla adliye önündeki alana çıktık. Devasa beton alanın bir bölümü uzun zamandır polis bariyerleri ile kapatılmış durumda.

Kapatılan alan Adalet Nöbeti açıklaması nedeniyle daha da genişletiliyor. Koca meydanda insanların geçişi için dar bir koridor bırakılıyor. Açıklama bitince iş yerime doğru gelmek için yola çıkıyorum. Adliyenin önünden yürüyorum. Yine bariyerler var. İlerliyorum bir görevli uyarıyor buradan geçiş yok. Geri dönüyorum başka bir yoldan öfke içinde otobüs durağına gitmeye çalışıyorum.

Kendimi labirent içindeki deney fareleri gibi hissediyorum.

Herhangi bir nedenle keyfi olarak kapatılıyor meydanlar, caddeler. Bunların en ünlüsü Taksim Meydanı tabii ki. Alttaki fotoğraf bugün çekildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan AKM’ye gelecek diye meydanın yarısı polis bariyerleriyle kapalı. Meydanı geçmek isteyenler polis bariyerlerinden oluşan labirenti aşmaya çalışıyor. Akşam saatlerinde iş daha da saçmalaşıyor. Polis neredeyse meydandan geçişe izin vermiyor. Bir süre sonra muhtemelen AKM’nin önündeki Mete Caddesi tamamen trafiğe kapatılacak. Sonra kapatıldı da. Gerekçe: Erdoğan AKM’de bir etkinliğe katılıyor!

Meydanları kapatma enstitüsü - Resim : 1

Gezi Parkı da bariyerlerle çevrilmiş durumda. Ama Gezi’nin bu hali neredeyse kalıcı. Yıllardır Meydan’dan girişi her zaman bariyerlerle çevrilmiş, polis karakoluna dönüştürülmüş durumda.

HASTANEYE BİLE ULAŞILAMIYOR

Taksim, İstiklal Caddesi ve 1 Mayıs, 8 Mart, Onur Yürüyüşü sırasında da kapatılıyor. Öyle bir kapatma ki ara sokaklar bile iki tarafından girişe yasaklanıyor. Bölgenin en önemli hastanesi olan Taksim İlk Yardım’a ulaşmak mümkün değil neredeyse. (2007 1 Mayıs’ında polisin sert müdahalesinden etkilenen bir vatandaş yolun kapatılması nedeniyle İlk Yardım’a götürülemedi ve yaşamını yitirdi.)

2018’de Cumartesi Anneleri’nin 699 haftadır Galatasaray’da sessizce sürdürdükleri eylem keyfi olarak yasaklandı. 700. Hafta sert bir polis müdahalesiyle kayıp yakınları ve onlara destek veren insan hakları savunucuları dağıtıldı. Çok sayıda kişi şiddetle gözaltına alındı (bir de gözaltına alınanlar hakkında dava açıldı).

O gün bugündür Galatasaray Meydanı tüm vatandaşlara kapalı. Bariyerlerle çevrilmiş alanın içinde ellerinde otomatik silahlarıyla polisler, zırhlı araçlar duruyor.

DARALTILAN ALANLAR

Salı günü yine Çağlayan’daydık. Önce avukatların Adalet Nöbeti vardı, ardından Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları gözaltında kayıplara karşı haftanın açılışını yaptılar. Cumartesi Anneleri için alan daha da daraltılmıştı. Açıklama Cumartesi Annesi Hanife Yıldız’ın gözaltına alınmasıyla sonuçlandı.

Meydanları kapatma enstitüsü - Resim : 2

Keyfi yasaklama ve kapatma sadece politik olaylar ya da devlet büyüklerinin güvenlik kaygısı nedeniyle olmuyor. Mesela Dolmabahçe’deki her Beşiktaş maçı öncesi Beşiktaş’tan Taksim’e ya da tam tersine gitmek mümkün değil. Kadıköy’de de benzer durum Fenerbahçe maçları sırasında oluyor. İstanbul’un en önemli merkezi maçtan saatler önce trafiğe kapatılıyor. İstanbul’un zaten karmaşa halindeki trafiği iyice içinden çıkılmaz hale getiriliyor.

Güvenlik güçleri bıktırıcı haldeki bu keyfi kapatmalara isyan eden vatandaşlara umursamaz ya da sert ifadelerle yanıt veriyor. “Yolumu neden kapatıyorsun, sen kimsin, benim vergilerimle neden bana bunu yapıyorsun, nereye nasıl gideceğime sen nasıl karar verirsin, sen benim memurumsun... Yeter ulan” diye bağırmak geliyor insanın içinden…

HEP BİRLİKTE

İstanbul’dan Taksim’den bahsettim ya. Keyfiyet, yasa tanımazlık, anayasa tanımazlık Diyarbakır, Van, Hakkari’de (ve benzeri illerde!) yıllardır olağanüstü hal koşulları sürüyor. Basın açıklaması yapmak, onu gazeteci olarak izlemek bile engelleniyor.

“Bağırmak geliyor insanın içinden” dedim ya, hep beraber bağırmadığımız, itiraz etmediğimiz için oluyor tüm bunlar.

Tutuklamalar, hapis cezaları, gözaltılar yetmiyor. Tüm topluma korku salmaya çalışıyorlar. Ama galiba bu kadar büyük şamata kendilerinin de çok korktuklarını gösteriyor…

Polis bariyerlerinden oluşmuş labirentler içinde deney fareleri gibiyiz uzun bir süredir.

Hem peynire, hem barış ve demokrasiye ulaşabiliriz hep birlikte. Bariyerleri yıkarak!