Evdeki seri katil

Geçenlerde internette gezinirken şöyle bir makaleye rastladım: “Çocuğunuz bir cani olabilir!”...

Satomi Mitarai ismini duymamış olmanız çok doğal, ben de duymamıştım. Benim duymamış olduğum şeyleri başkalarının duymamış olmasını doğal karşılayan bir yapım var. Kimileri buna “mükemmellik” diyor. O kimileri ben oluyorum.

Geçenlerde internette gezinirken şöyle bir makaleye rastladım: “Çocuğunuz bir cani olabilir!”. Bu makalede Satomi adlı bir Japon kızın 2004 yılında 11 yaşındayken sınıf arkadaşı tarafından soğukkanlı bir şekilde öldürülmüş olduğunu yazıyordu. Yazar, bu gibi trajedilerin gün geçtikçe yaygınlaştığını belirtiyor ve kendi etrafımızda bu gibi çocuklar olabileceğini ve hatta bunlardan birinin kendi çocuğumuz olabileceğini söylüyordu. Okuyucularına kıyak olsun diye de bu tür canilerin belli başlı özelliklerini yazıp biz ebeveynlerin neler yapması gerektiğini anlatmış. Ben de etrafımda bu tanıma uyan biri var mı diye düşünürken içerden yüksek sesi bir küfür işittim; oğlum bir bilgisayar oyununda vurulmuştu. Haliyle olağan şüphelimiz belli oldu.

Bir çocuğun ileride bir seri katil, toplu katliamcı, psikopat bir cani olup olmayacağını anlamak için bu çocuğun gösterdiği birtakım belirtileri bilmek için semptomlar sıralanmış:

1) Ani sinir patlamaları: Birde bir. Benim oğlan bir keresinde son ana getirdiği bir oyunu aptalca bir şekilde kaybedince elindeki kumandayı duvara fırlatmıştı.

2) Hayvanlara karşı acımasızlık: Eve giren tüm haşerata karşı gaddarca ve zalimce davranıyor. Geçenlerde bir sinek öldürdüğüne ben bizzat şahidim. Bir keresinde bir fare görünce bağırarak üzerine yürümüştü. Bende fare fobisi olduğundan beni korumak için yapmış da olabilir ama o sineği nasıl hunharca öldürdüğünü gözlerimle gördüm.

3) Dürtüsellik – Delişmenlik: Bizimki ergen bir birey olduğu için bu durum zaten kafadan mevcut.

4) Anti-sosyallik: Okuldan gelip odasına girer. Odasının kapısı kapalı. İçerden sürekli bir tıkırtılar geliyor. Saatli bomba yapıyor olabilir mi? Evet, odanın kapısını sessizce açıyor ve ani bir hareketle içeri giriyorum. Oğlanı bilgisayarında İngilizce kompozisyon ödevini yazarken buluyorum. Demek ki bomba yapımında çok tecrübeli. Ben içeri girene kadar yaptı, sakladı ve ders çalışıyor numarası yapmaya başladı bile. Pessss!!!...

5) Şiddet içeren film, oyun, vs. gibi şeylere ilgi: Bu aralar bunun dışında bir içerik bulmak zor. Haberlerde savaş ve terör, dizilerde vurdu kırdı, tartışma programlarında küfür kıyamet, oyunların çoğu birilerini öldürme üzerine, spor desen hakem dövmek vaka-i adiye halinde. Bu zamanda bir ergenin ilerde bir cani olmaması acayip olur.

6) Başkalarının duygularını umursamama: Bazen tuttuğum takım (Liverpool) yenilince üzgün oluyorum. Bunu gören oğlum hiç umursamıyor. Sanırım bu bir gösterge. Gerçi annesi bizimkinin Tottenham’ı tuttuğunu ve zaten futbolu pek de umursamadığını söylüyor ama olsun.

7) Agresif davranış: Oyunlarda özellikle karşı tarafta bir zayıflık gördü mü agresifçe ateş ediyor. Kendi vurulunca küfrediyor. Daha ne olsun?

8) Kendine acı verme veya kendini yaralama: Okulun rugby takımında ve ayrıca boks yapıyor. Başka da bir şey söylemiyorum.

9) Zor disipline olma: Bu tamamen annesinin suçu. Yok efendim çocuk özgür düşünceli olmalıymış, yok efendim olaylara eleştirel gözle bakmayı öğrenmeliymiş, falan. Bak işte, evde bir seri katil var!

10) Dikkat dağıtıcı davranışlar: Daha geçen hafta oğlanın benim dikkatimi nasıl dağıttığını söyledim karıma. Hemen savunmaya geçti. Dişlerini fırçalamasa mıymış? Kardeşim bir diş bu kadar sesli mi fırçalanır? Bence bu işte bir iş var.

11) Kabul edilmeme, reddedilme duygusu gösterme: İşte bu duyguyu bizim oğlan çok yaşadı. Bu senenin başında Cambridge Üniversitesine başvurdu ve reddedildi. Hadi neyse de meğer oğlan 6-7 üniversiteye daha yazmış; hepsinden ret yazısı geldi. Oğlan bunalıma girdi. Gelen mektuplarda daha üniversiteye girmesi için üç yılı olduğu yazıyordu.

Daha bir sürü madde var ama ben zaten emin oldum; bizim oğlan kesinlikle ilerde bir seri katil olacak. Makalede yazan tavsiyelere uyup sakin kalmayı başardım. Doğru zamanlamayla -ki bana göre sabah kalkar kalmaz en doğru zaman- otoriter bir tonda onunla bu konuda konuşmaya başladım.

- Günaydın oğlum! Hadi kalk konuşmamız lazım.

- Baba önce bir tuvalete gitsem?

- Olmaz! Bu konu önemli ve hatta hayati.

- Tamam, nedir?

- Ben uzun süredir seni gözlemliyorum ve bu gözlemlerimi de bilimsel makalelerle karşılaştırıyorum. Sen kesinlikle ilerde bir seri katil veya olmadı bir katil falan olacaksın. Bu kesin. Ben de iyice düşünüp taşındım. Sonuçta bir babanın görevi çocuğunun geleceğini garanti altına almak. Bak oğlum, bir katil veya seri katil ne yer ne içer? Bu değirmenin suyu nereden gelir? Katillik para getiren bir şey değil, sonuçta. Hem bir sürü de masrafı var. Uluslararası bir suikastçı olsan neyse. Lakin o pazarda doygunluk noktasında. Elini sallasan birine çarpar. Zaten ücretler de gün geçtikçe düşüyor. Sen piyasaya girene kadar çoktan tüm köşeler kapılmış olur. Bence ben seni bir mafyaya yazdırayım. Hem düzenli bir gelirin olur hem de bir organizasyon tecrübesi edinirsin. Ne dersin?

- Baba, altıma edeceğim. Bir tuvalete gireyim sonra girerim mafyaya.

- Bırak şimdi çişi mişi. Bak ne güzel karşılıklı konuşuyoruz. Aslında seni dinledikten sonra daha iyi bir fikir geldi aklıma. Bence mafyayı boş verelim, sen politikaya gir. İlerde devletin başına geçersin ve kafana göre birilerini çatışmaya gönderir, ülkeyi savaşa falan sokarsın. Hem içindeki şiddet duygusunu köreltirsin hem de para kazanırsın. Başarılı olursan kahraman, başarısız olursan mağdur olursun. Her iki durumda da yerin garanti. Bence seni bir partiye yazdıralım şimdiden. Gençlik kollarında pişersin. Önce sosyal medyadan sonra da doğrudan linç konusunda deneyim edinirsin. Sendeki bu cani içgüdüyü gördüklerinde zaten kısa zamanda yükselirsin. Bak bu harika bir fikir. Bu sayede boşuna biyoloji, matematik falan da çalışman gerekmez. Hatta bugünden itibaren okula da gitme. Sonuçta eğitimli adam sorgular. Oysa partilerde itaat şarttır. Ne dersin?

- Olur, tamam.

- Sen tuvalete gitmeyecek miydin?

- Gerek kalmadı.