Milli eğitim sorunlarımızı ilk kez sistemli olarak ortaya koyan Ziya Gökalp...

“Üniversite hocaları sınıflaması: 1. Maaş için çalışanlar 2. Şöhret için çalışanlar 3. Bilim için çalışanlar.”

“Öğretmenlerin kaymakam ve vali derecesine denk rütbeleri olmalıdır. Öğretmenler maaş ve sosyal statü itibariyle ne kadar yükselirse bilimin değeri de o kadar artar.”

Milli eğitim sorunlarımızı ilk kez sistemli olarak ortaya koyan Ziya Gökalp... - Resim : 1

1876-1924 yılları arasında yaşamış olan Ziya Gökalp Meşrutiyet’ten günümüze önemli etkiler yapmış bir eğitimcimizdir. Ülkemizin düşünce tarihine dair önemli kitapları olan Gökalp’i biz eğitim sınırları içinde ele almaya çalışacağız. Onun; “Türkleşmek, İslamlaşmak, Muasırlaşmak”, “Türk Töresi”, “Türk Medeniyet Tarihi ve Türkçülüğün Esasları” kitaplarında eğitime bakışını görmek mümkündür.

Diğer taraftan Ziya Gökalp’in eğitim anlayışını çözebilmek için onun felsefesini bilmek gerekir. Onun felsefesinin merkezi, onun teşkilatçı bir yapıya dayanmasıdır. Ama bu idealist bir teşkilatçılıktır. Kişinin cemiyet içerisinde yok olması, topluma kendini adaması tüm bireysel çabanın milli menfaatlere hizmet eder duruma gelmesi Gökalp'in felsefesinin özetidir(Kansu,2016). Bu felsefeye dayalı olarak Gökalp eğitim ve öğretimi ayırmış, öğretimi öğretici öğretim ve eğitici öğretim diye ayırmış ve öğretmene değer verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Buradan hareketle Ziya Gökalp'in eğitim tarihimizdeki önemini Yahya Akyüz şu şekilde ifade eder: İçtimaiyat dersini ilk kez programlara koyduran odur. Ona göre eğitim sistemimizin asıl hatası öğrencilerin, aydınların öğrendikleri ile bir sentez yapıp yaratıcı olamamalarıdır. Önemli eğitim, kültür ve politika dergileri, kitapları yayınlamıştır. Milli Eğitim sorunlarını ilk kez sistemli olarak ortaya atıp işleyen odur. Ona göre ülkemizde eğitim milli olmadığından ülkemizde vatana en zararlı olanlar medrese ya da mekteplerden çıkmaktadır. Ve “kozmopolit” olan eğitimimiz insanlarda kişilik geliştirmemektedir. Müteazzi terbiye ve münteşir terbiye diyerek günümüzdeki örgün ve yaygın eğitim ayrımını yapmıştır. Gökalp üniversiteler konusunda ilk kez ayrıntılı fikirler ortaya koyan kişidir. Devlet üniversiteye kesinlikle müdahale etmemeli, ona tam bir muhtariyet sağlamalı ve yalnızca çalışma araç ve imkânlarını hazırlamalıdır, der ve yine üniversite ile ilgili olarak Tuba Ağacı Nazariyesi tartışmalarına dahil olur ve Milli Maarifi Darülfünun kurar, Sultanilere iptidailere yayar, der.

Yukarıdaki ifade ettiğimiz eğitim görüşleri; Türkçülük, İslamcılık ve Çağdaşlaşmanın bir sentezidir. Bu bağlamda kozmopolit bir eğitim yerine milli bir eğitimi savunur. Bu yönüyle ve ferdin topluma feda edilmesi açısından Gökalp’in Emile Durkheim'den ciddi etkiler aldığı görülmektedir.

Gökalp’in ahlak, kişilik, aile vb. eğitim ile ilgili konularda çok sayıda makalesi vardır. Ama doğrudan eğitimle ilgili İslam eğitimi, milli eğitim, okullarda ödül ve ceza eğitimi ve kültür konularında 16 makalesi vardır. Gökalp’in özetle eğitimin toplumsal işlevine vurgu yaptığını görürüz(Doğan,2010).İstanbul Üniversitesi'nde sosyoloji profesörlüğü yapmış olan Gökalp, gazetecilik ve milletvekilliği de yapmıştır.

Yukarıda sözünü ettiğimiz sosyolog kimliğinden olsa gerek eğitimi bireylerin sosyalleşme süreci olarak ele alır. Gökalp sosyoloji ve antropolojiyi eğitime uygulayarak ülkemizde eğitim sosyolojisinin gelişmesine de katkı koymuştur. Bu uygulamalar sonucunda eğitimin milli, Türk kültürüne uygun olması gerektiğini savunmuştur. Eğitim sorunlarımızı milli boyutuyla ele alıp sistemli bakışıyla, eğitim de talim ve terbiye ayrımı yapmış olması da önemlidir. Ona göre terbiye milli olmalı, talim ise teknik bir şey olduğundan tüm insanlığın malı olarak evrensel olmalıdır. Türkiye Hepimizin, Eğitim Hepimizin…