Sürdürebilirliğin bir halkası da Agro Turizm

TÜKETEREK DEĞİL ÜRETEREK TATİL YAPARAK GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKABİLİRİZ! Tüketerek değil üreterek tatil yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle...

TÜKETEREK DEĞİL ÜRETEREK TATİL YAPARAK GELECEĞİMİZE SAHİP ÇIKABİLİRİZ!

Tüketerek değil üreterek tatil yapanların sayısı her geçen gün artıyor. Özellikle gastronomi için seyahat eden turistlerin katma değer yaratarak tatil yapma isteği “Agro Turizm” ile karşılık buluyor. Türkiye Seyahat Acenteleri Birliği (TÜRSAB) Gastronomi Turizmi İhtisas Başkanı Ömer Kartın ile bu konuyu tüm detayları ile konuştuk.

Sürdürebilirliğin bir halkası da Agro Turizm - Resim : 1

Sohbetimize doğal yaşamın önem kazanmasıyla her geçen gün büyüyen ve turizm literatürüne giren agro turizmin ne olduğuyla başlayalım?

Agro turizm tarım kaynaklı bir turizm çeşidi. Deniz kum, güneş ve kültür turizminden keyif almayarak alternatif arayışına giren turistlerin beklentilerini karşılamak için ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Katma değerli seyahat yapmak isteyen turistler hayatımıza gastronomi gibi alternatif turizm çeşitlerini sokmuştu. Sonrasında ekonomik, ekolojik, coğrafi ve gastronomi ortamlarını görebilmek, deneyimlemek isteyenler ise “Agro Turizm” yapılabileceğini bizlere gösterdi. Aslında bu turizm modeli için sahip olduğumuz toprağın değerini anlamamıza yarayan, sadece tüketerek değil üreterek de tatil yapabileceğimiz alternatif bir turizm çeşidi olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır.

Sürdürebilirliğin bir halkası da Agro Turizm - Resim : 2

Peki Agro Turizm hayatımıza gireli ne kadar oldu? Bugün hangi noktada ve dünyada örnekleri var mı?

Agro Turizmin ülkemizde daha yeni yeni yapılmaya başlandığını, hatta turizm gündemimize son 3 yılda girdiğini söyleyebiliriz. Ama ilgi her geçen gün artıyor. Çünkü artık insanlar dünyayı her geçen gün daha fazla tükettiklerinin bilincindeler ve daha yaşanabilir bir dünya istiyorlar. İnsanların sürdürülebilirlik bilinci arttıkça, seyahat ederken tüketmek yerine üretmek arzusunda olanların sayısı da artış gösteriyor. Biz de TÜRSAB olarak Agro Turizmi geliştirmek için çalışma grubu oluşturduk. Turizme uygun olan çiftlikleri belirledikten sonra, bu konuyu geliştirmek için Kastamonu ve Hatay’ı iki pilot il olarak belirleyip ilan ettik. Bu çalışma grubu çiftliklerde yapılabilecekleri üç bölüm altında incelendi ve üç farklı model geliştirdik. Birincisi turistin gidip olayı sadece gözlemlediği, izlediği ve sonuçlarını deneyimlediği model. Buna steril agro turizm diyebiliriz. Çünkü turist bir camın arkasından izler gibi davranıyor ve toprağa hiç dokunmuyor. Bu model şu anda kısmen yapılıyor. İkinci modelin bizler yani Türkler için daha uygun olduğunu düşünüyoruz. Bu modelde işin içine bir miktar giriyorsunuz. Üretim aşamasının her aşamasında bulunmuyorsunuz ama sonuç bölümünde yer alıyorsunuz. Yani bir ürünün ekimini, çapasını, sulamasını yapmıyorsunuz ama hasadına katılıyorsunuz. Ürünün hasat aşamasına gelene kadar hangi aşamalardan geçtiğini öğreniyorsunuz. İşin zorluğunu gördükçe ürünün gerçek değerini anladığınız bir model olduğunu söyleyebilirim. Türkiye’de henüz üçüncü safhaya çok geçemedik. Bu modelde turist olarak geldiğiniz çiftlikte tam tabiriyle söylemek gerekirse bir ırgat gibi çalışıyorsunuz. Yani çiftçi patron siz işçi oluyorsunuz. Çiftlikte bulunanlar ile aynı şartlarda çalışıyor ve onları gözlemleyip gerçek üretim safhasını deneyimliyorsunuz. Bu da olacak, ama bu biraz daha zamana ihtiyaç var. Bunu yapmak üzere, Kastamonu’da hazır çiftliğimiz var, Hatay’da hazır çiftliğimiz var. Arkadan başkaları da gelecek. Bu iki ili seçmiş olmamız başka illerde Agro Turizm olmayacağı anlamına gelmiyor. Bazı acentelerimiz Agro Turizmi artık programlarına koydu. Önümüzdeki yıldan itibaren hem yerli, hem de yabancı turistleri getirecekler. Tabii ki dünyada başarılı hatta çok başarılı örnekler var. Özellikle Fransa, İtalya ve İspanya'nın başı çektiğini ve örnek alınmaları gerektiğini söyleyebilirim.

Sürdürebilirliğin bir halkası da Agro Turizm - Resim : 3

Agro Turizm Türk turizm sektöründe yüzde kaçlık bir paya sahip?

Henüz işin çok başındayız, o nedenle ancak yüzde bir oranında paya sahip.

Gelişmekte olan ve her geçen gün ilginin arttığı bu turizm modelinin, Türk turizminin geleceği olduğunu söyleyebilir miyiz?

Türk turizminin geleceği “Agro Turizm”dir demek oldukça iddialı olur. Ama gelecekte en çok büyüyecek sahalardan bir tanesi olduğunu söylemem de yanlış olmayacaktır. Büyüme kapasitesinin yüzde 1’den 10’a çıkacağını tahmin ediyoruz. Yüzde onda çok önemli bir orandır.

Peki dünya tarihinde Anadolu topraklarının tarımın beşiği olduğunu biliyoruz, peki Anadolu’ya sahip olan Türkiye gelecekte Agro Turizmin merkezi olabilir mi?

Neden olmasın! Anadolu çok zengin bir coğrafya. Her noktasında farklı bir toprak yapısı var. Bu da yapılan tarımı çeşitlendiriyor. Agro Turizm için bu yapı mükemmel. Anadolu’nun farklı noktalarında, daha önce yaşamadığınız bir deneyimi yaşayarak birer hafta geçirmeye kalksanız ömrünüz yetmeyebilir. Biz bu zenginliği avantaja çevirebiliriz tabii ki ama bunun için çok çalışmak gerekiyor. İnsanları bilinçlendirerek, onlara Agro Turizmi anlatarak ve cazibe merkezleri oluşturarak talep yaratmalıyız

Etiketler
Turizm