Kurtuluşun ve kuruluşun başlangıcı 19 Mayıs 1919’un üzerinden 105 yıl geçmiş!

1919- 2024! Direnişe ve devrime aralanan kapının, Milli Mücadelenin, kurtuluş ateşinin, cumhuriyet giden yolun, kurtuluşun ve kuruluşun ilk adımının, 19 Mayıs’la başlayan mucizenin, “Bağımsızlık benim karakterimdir!” sözüyle başlayan bağımsızlık ateşinin ilk fitilinin üzerinden 105 yıl geçmiş…

Büyük Nutuk şöyle başlar! “1919 yılı Mayıs’ının 19.uncu günü Samsun’a çıktım!”

Manzara-i umumiye şöyledir…

Bir yanda! İşgal edilmiş bir vatan, savaş yorgunu bir halk, imkânları kısıtlı bir ülke! “Ya istiklal ya ölüm!” diyen, Milli Mücadeleye kararlı, vatanın bağımsızlığına, gericiliğe, karanlığa, cehalete, yobazlığa karşı verilecek amansız savaşım…

Diğer yanda! Tarihin ve talihin büyük lütfu bir lider! Örgütlenmede, diplomaside, kadrolaşmada, kendine, halkına, yol ve dava arkadaşlarına güvenmede rakipsiz bir önder!

Her yanda; Uzağı görme, istiklali gerçekleştirirken istikbali düşünme gibi ancak Atatürk karizmasının ve Gazi Mustafa Kemal dehasının kotaracağı özellikler! Kararlılık, duyarlılık, hassasiyet, inat, inanç, ısrar, iddia, bilinç, umut, ulusal hassasiyet derken ilk akla gelen isim! Dert varsa derman da var diyen ve dedirten bir komutan, sorun varsa çözüm de var sözünü her alanda kanıtlayan bir lider! “Benimle yola çıkmayanlarda en az çıkanlar kadar haklıydı!” açıklamasıyla vefasının altını çizen aşılmaz ve aşınmaz bir yönetici…

O nadir ve seçkin bir devlet adamıdır…

İrade-i Milliye, Hakimiyet-İ Milliye! O koşullarda yazdığı gazetelerin adıdır. Kuvayı Milliye yol haritasının adıdır. Üzerinde hassasiyetle durduğu konular ve kavramların başında Yüce Türk Milletine duyduğu güven, TBMM’nin önemi, irade gücü ve idare kabiliyeti vardır…

Bir okul ve ekol sayılan Çankaya sofralarında; Sanattan spora, eğitimden siyasete, müzikten edebiyata, yerelden evrensele hemen her konu masaya yatırılmakta, herkesin ve her kesimin görüşüne yer verilmektedir…

Ülkemiz kan ve barut kokuları içinde kurtuluş mücadelesi verirken öğretmenler kongresi yapan Gazi onlara şöyle seslenmiştir; “Yalnız ve ancak siz öğretmenler! Ölen ve öldüren birinci orduya niçin ölüp neden öldürdüğünü anlatan ikinci bir ordunun mensuplarısınız!” Bugün atama bekleyen 1 milyon öğretmen var…

“Yolumu yorulmadan takip edeceksiniz!”

Sözüyle gençlere verdiği değeri kanıtlayan Büyük Atatürk’ün o sözlerinin üzerinden 105 yıl geçmiş. Gençler ya işsiz, ya asgari ücretle çalışıyor. Araştırmalara göre 0-17 yaş grubunda 9.6 milyon çocuk yoksullukla boğuşuyor. Gençlerin yüzde 73’ü ekonomik, siyasal, sosyal nedenlerden ötürü yurdışına yerleşmenin yollarını arıyor. Yüzde 77’si siyasetçilere ve kurumlara güvenmiyor, Eğitimli işsizlikte rekora koşuyoruz, 30 yaş altında 5 milyona yakın genç ne eğitimde, ne istihdamda. Son yıllarda “ev genci!” diye bir isim verdik gençlere! Bugünün gençleri yorgun, hayalsiz, umutsuz, kaygılıyken; MEB Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı altında yeni bir model dayatıyor…

Bu arada; Hollanda’da büyük bir şirketin Ar-Ge katına “Aselsan koridoru” adı verilmiş. Neden derseniz? Orada toplantılarda Türkçe konuşuluyormuş, çünkü tüm mühendisler Türkiye’denmiş. Biz buna nitelikli beyin göçü diyoruz, acep Maarif bakanı ne düşünüyor ve CB ne diyor?

Özetle! Beyin göçümüz ürkütücü boyutlarda…

DİSK-AR’a göre bir yılda 1.2 milyon, 10 yılda 4.2 milyon kişi işsiz kaldı. Erkeklerde işsizlik oranı yüzde 6.8, kadınlarda yüzde 12, gençlerde yüzde 15’i bulmuşsa! Yokluk, yoksulluk, ayrımcılık, kin ve nefret tohumları, yok sayma, dışlama ötekileştirme yöneticilerin olmazsa olmazı ise! Gelinen noktada; Pahalılık hız kesmiyor, emekli- emekçi yorgun, mutsuz, açlığa mahkum, umutsuzsa! “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz!” riye seslendiği hekimler iyi hal kağıdı alır almaz gitmenin yollarını arıyorsa!

Şimdi sesli sedalı hatırlatma zamanıdır!

İşli, işsiz, okumuş, okumamış, tahsilli, tahsilsiz, üretici, emekçi, partili, partisiz, tezgâhtar, işçi, doktor, mühendis, öğretmen, yargıç, sanatçı, akademisyen, gazeteci tüm gençlere seslenme zamanıdır! 12 binden fazla bilim insanı son yıllarda akademik beyin göçüyle ülkemizden ayrılmışsa! Ülkeyi yönetenlere seslenme zamanıdır!

Unutmayalım! Ülkenin en zorlu yıllarında yurtdışına eğitim için gönderilen gençler bunu bir bayrak yarışı saymış, eğitimlerini bitirip ülkelerine dönmüş, ödenmez borçlarını ödemeye çalışmışlardır.

Unutmayalım! Ömrü yatılı okullarda, cephelerde, savaş meydanlarında geçen, ülkesi ve milleti için çarpan yüreği 57 yaşında duran; bir büyük liderden geriye parlak, atak, gözü kara, şık, bakımlı bir lider profili, devrimci bir duruş, mücadele azmi ve cesareti, sanattan spora, bilimden siyasete, müzikten kültüre her konunun hakkını veren bir birikimin silinmez imzası kalmıştır…

Hal böyle iken! Ülke kan ve barut kokuları içinde kurtuluş mücadelesi verirken gençliği ve onun eğitimini cumhuriyet projelerinin temeline oturtan büyük bir önderden, olağanüstü bir liderden, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten nasıl vazgeçeriz?

Ulusal bilincin, uyanışın, dayanışmanın, özverinin en görkemli destanını yazan! Demiryollarından deniz yollarına, hava yollarından kara yollarına, ulus olmak için, dosta güven vermek, düşmana meydan okumak, yerli ve milli sanayimizi kalkındırmak için en büyük adımları atan, o zorlu koşullarda en köklü atılımları hayata geçiren büyük kurtarıcıyı nasıl unuturuz? Ve ne mümkün?

19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun…