MEB Nereye Gidiyor?
Bu köşede bugün bambaşka bir konu olacaktı. Bazı şeyler sadece tabelada kalınca, bizimkiler ve ötekiler gündemi belirleyince, bizimkilere hamili kart yakınımdır, ötekilere kırmızı kart gösterilince, gençlere sadece elem, keder, mağduriyet vaat edilince bu konuyu sütuna yatırmak şart oldu…
Keşke ülkemizde yarınlarımızın, geleceğimizin, gençlerimizin garantisi olan ve kendisine mecbur, mahkum, muhtaç ve hatta meftun olduğumuz MEB bize bu kadar sorun yaşatmasaydı, bunca açmaza yol açmasaydı, bizde bu konuyu yazmasaydık…
Sırayla gidersek…
Bilimin ve liyakatin değil, sadakatin esas alındığı rektör atamaları!
Kendilerine ağız uçuklatan maaşlar bağlatan rektörler! (Çankırı, Karabük)
24 saatliğine çıkarılan özel yasalarla önce profesör, sonra rektör yapılan idari kadrolar!
Bilimsel ve idari özerkliğe set çeken üniversiteler!
Yurt açması engellenen belediyeler, böylece barınma krizine mahkum edilen gençler, dolayısıyla barınamayan, geçinemeyen, iş bulamayan ve geleceği çalınan gençlik!
Kamu denetiminden uzak, merdiven altı yurtlarda fiziksel, psikolojik, ideolojik baskılara maruz kalan gençler!
Gençlerin barınma hakkını elinden alarak sosyal ve halkçı belediyeleri cezalandıran bir anlayış!
“Ücretli öğretmen dediğimiz aslında öğretmen değildir, yani öğretmen vasfı yoktur!” diyen AKP’li vekilin TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Başkanlığına getirildiği, böylece hakaretin ödüllendirildiği hakça bir düzen!
Andımızın yasaklandığı, Cumhuriyete meydan okumanın moda olduğu, yasa dışı eğitimin sıradanlaştığı, Gençliğe Hitabe’yi okumanın suç sayıldığı günümüzde 23 yılda 9 kez değişen MEB koltuğu!
Bir yıldız gibi parlayan üniversiteleri itibarsızlaştırma faaliyetleri!
Parasal sorunlar nedeniyle kayıt donduran üniversiteliler!
19 milyon ilk ve orta öğretim, 7 milyon yüksek öğretim öğrencisine sahip olan ülkemizde aldığı diplomanın ne işe yarayacağını bilmeden gelecek kaygısıyla yıpranan 26 milyon öğrenci!
YKS sınavına giren 3 milyon öğrencinin 2.5 milyona inmesi karşısında bir kez daha diplomanın işi yaramadığı gerçeğiyle yüzleşmemiz!
Belirsizlikler nedeniyle çocuklarıyla ilgili öngörüde bulunamayan 55 milyon veli!
Ataması yapılamayan ve sayıları 1 milyonu bulan öğretmenler!
İşte ve okulda olmayan 15- 30 yaş arası 5 milyon genç!
Göz kırpan açıklamalarıyla gündemden düşmeyen MEB!
Okul tuvaletlerine bir kalıp sabon koyamayan ve fakat “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” diye ilan edilen dönemdeki kırıklarla dolu başarı karnemiz!
Manisa’da YKS sınavına giren kızı için; “Kazanmaması için dua ediyorum kazanırsa okutacak gücüm yok!” diye yakınan gözü yaşlı babanın yürek yakan feryadı!
En önemlisi; Garip, ilginç, yanlı, yanlış, değişken, bilimden uzak eğitim sistemi!
Daha da önemlisi; Bu gerçeği kabul etmeyen ve sınıfta kalan anlayış…