Corona tutulması

Corona korkusu önce toplumsal korkuyla başladı, sonra bu yerini endişeye bıraktı. Bugün büyük tehlike var; sınırları ve oluşturacağı zarar sadece tahminlerden ibaret bu tehlikenin.. Ama asıl tehlike şu ki insanlar korkuyu hissetmiyorlar, hissedemiyorlar. Bunun adı CORONA TUTULMASI, ay ya da güneş tutulması kadar romantik ve doğal olmayan, tehlikeli bir akıl tutukluğu sekli. Çünkü şiddetli ve süregelen bir stress ve travma, beyinde amigdala bölgesinin baskılanmasına ve insanların önlerindeki tehdidi algılama ve bu tehdide karşı pozisyon alma yetilerini dondurdu. Amigdala başta korku olmak üzere öfke, mutluluk, şaşkınlık gibi temel duygularin ilk algilandigi ve işlendiği yerdir. Bellek ve sağkalım ile ilgili dürtülerin denetiminden sorumludur ve duygusal olarak etrafımızdaki birçok şeyi tanımamıza yardımcı olur. İnsanlarımız Urbach-Witte hastalığında görülen belirtilere benzer şekilde korkuyu algılama, anlama ve ondan uzaklaşacak/korunacak tedbirler alma yetilerini kaybetmişe benziyorlar. Alınan tüm idari tedbirlere rağmen hala virüsün hızla yayılmasınin en önemli sebebi bu. Bunun eğitimle yada sosyokültürel düzeyle bir ilişkisi de yok. Yani genel (IQ) ve duygusal (EQ) zekasi yüksek olanları ve düşük olanları da aynı oranda etkiliyor CORONA TUTULMASI.

Tıpkı uzun bir insane süre aslan kükreme sesi dinletildikten sonra kafesden çıkan bir aslanın karşısında o insanın aslanı görmesi ama algılayıp reaksiyon verememesi, kaçamaması ve aslana yem olması gibi.. Corona’dan kaybettiğimiz, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi (Çapa) Dahiliye AnabilimDalı Cemil Taşcıoğlu hocamızın, kendi durumunun farkına varamadan bir bankadaki personelin tamamına yakınını enfekte etmesi ve bugun o banka şubesinin kapanması gibi. Yada sokağa çıkma yasağının açıklandığı saatlerde bu yasağa sokağa çıkarak hazırlanan, sosyal mesafeyi hiçe sayarak CORONA TUTULMASI ile virüsü herkesin birbirine bulaştırması gibi.. Bu noktada sosyologlar, psikologlar ve psikiyatristlere görev düşüyor. Tabi bu CORONA TUTULMASI na onlar da yakalanmadılar ise.

Peki biz CORONA TUTULMASI ile nasıl baş edeceğiz? Malesef, beynimizin duzenleyici ve dengeleyici bölümü olan prefrontal korteks de sürekli korku dolu haberlerinin takip edilmesi ile görevini tam yapamıyor ve baskılanmış amigdala bölgesiyle bağlantı kuramıyor ve tepkilerimizi normal düzeye getiremiyor. Öncelikle korku uyandıran haberlerden başımızı kaldırmamız, sürekli televizyon ve sosyal medya takip etmek yerine resmi ve bilimsel bilgi veren uzman göruşlerini ve bakanlığın uyarılarını takip ederek prefrontal korteksimizin etkisini güçlendirmemiz gerekiyor. Bu sekilde, Corona tutulmasının önüne geçip, temel önlemleri alıyor olacağız (el yikama, yüze-göze el sürmeme, insanlarla aramıza mesafe koyma, zaruri değilse (hele 20 yas ve altı ve 65 yas ve üstü ise) evden dışarı çıkmama, maske takma), ve hem kendimizin, hem sevdiklerimizin, hem cevremizdekilerin risk duzeyini daha iyi anlayip değerlendirerek neler yapmamız gerektiğine CORONA TUTULMASI’na yakalanmadan “kendimiz bilinçli olarak” karar verebilecegiz. Yani özetle sosyal medyadan bir nebze uzak duralım.

CORONA tutulmasına yakalanmayanşlar yakalananları sabırla anlatarak ikna ederek sağlıklarına kavuşmasına yardım edelim. Bu pandemiyi beraber yeneceğiz. Önce kendinize sonra ailenize ve arkadaşlarınıza sonra da çevrenize iyi bakınız ki CORONA TUTULMASIZ sağlıklı günlerimiz olsun..

Corona tutulması - Resim : 1

Prof Dr Sarper Diler (MD, PhD, CHTC, Hom) ​​​​
İÜ Istanbul Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
TC Sağlık Bakanlığı Homeopati Uzmanı
Avrupa Homeopati Komitesi ECH Uzmanı
Dünya Lenfoma Koalisyonu LC Yönetim Kurulu Üyesi
Avrupa Kanser Organizasyonu ECCO Hasta Danışma Kurulu Üyesi