Kültürümüzde var: Ülkemizde yılbaşı kutlamanın tarihi

Tarafını eşitlikten, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten yana seçenlerin, karanlığa teslim olmayanların yeni yılı kutlu olsun. Kendisi için istediği güzellikleri başkaları için de isteyenler çok yaşasın. Hepimiz için güzel bir yıl olsun...

2022’yi bitirdik, yarın takvim yaprakları 2023’ten düşmeye başlayacak. Zor yıllardan geçiriyoruz, umuyoruz ki önümüzdeki yıl geleceğe umutla baktığımız günler göreceğiz.

“Güzel günler göreceğiz çocuklar,

güneşli günler

göre-

-ceğiz...

Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar,

ışıklı maviliklere

süre-

-ceğiz...”

Yılbaşına yazılmış bir şiir değil belki ama yeni bir yıla başlarken Nâzım’ın şiirindeki umudu taşımanızı dilerim. Dünyanın her bir köşesinde milyarca insanın aynı yirmi dört saat içerinde birbirine benzeyen kutlamaları yapıyorlar. İnsanlar yaşadığı her yerde yeni bir başlangıç yapmayı sevinçle karşılıyor. Doğum günleri de aynı hisle kutlanmaz mı?

Yılbaşı kutlaması insanlığın Aralık ayının son gecesinin bitimiyle yeni yıla kutlamalar yaparak girmesinden çok daha öncelerine uzanıyor. Mesela Mezopotamya’da MÖ 2000'li yıllarda ilkbahar ekinoksundan sonra görülen ilk Yeni Ay, yılın başlangıcı sayılıyordu. Babil’de MÖ 4000’lerde kutlamalar günlerce sürüyordu.

MÖ 46’da Roma İmparatoru Jül Sezar Güneş'i referans alan Jülyen takvimini kabul eder ve ocak ayının ilk günü yılbaşı kabul edilir. 1582’de Papa XIII. Gregorius, hata payı en az olan Miladi takvimi düzenler. Dünyada en yaygın olarak kullanılan bu takvimin benimsenmesiyle yeni yıl yaygınlaşarak 1 Ocak'ta kutlanmaya başlanır.

BİRBİRİNE KARIŞANLAR: YILBAŞI, CHRİSTMAS, NOEL

Hristiyanlığın peygamberi İsa’nın doğum günü olarak kabul edilen Noel, Katolik ve Protestanlar tarafından 24’ü 25 Aralık’a bağlayan gece kutlanıyor. Ortodoks Hristiyanlar ise 5 Ocak’ı 6 Ocak’a bağlayan geceyi doğum günü olarak kabul ediyorlar ve kutlamalar yapıyorlar. Farklılık Katolik ve Protestanların Gregoryen, Ortodoks’ların Jülyen takvimini esas almasından kaynaklanıyor.

Christmas Noel’de Mesih’in doğum günü için yapılan ayin ve kutlamaya verilen isimdir.

31 Aralık’ı 1 Ocak’a bağlayan gece ise yılbaşı gecesidir. Yani Noel ve Christmas’la bir alakası yoktur, dini bir anlam da taşımamaktadır. Oysa toplumun büyük çoğunluğu bunu bilmiyor, sokağa çıkıp insanlara sorsak pek çoğu “biz Hristiyan mıyız, Hz İsa’nın doğum gününü kutlamamalıyız.” der.

Yılbaşına dair bu yanlış bilginin sebepleri var. Noel ve Şükran Günü’ne ait bazı sembol ve ritüellerin yılbaşına kaydırılması ya da yılbaşında da tekrarlanması bu algının oluşmasındaki temel nedendir. Örneğin Kasım ayının son perşembe gününe denk gelen Şükran Günü’ndeki hindi yeme âdeti yılbaşı kutlamalarında da yer bulmuştur. Böylece uzun yıllar içinde yılbaşının İsa’nın doğum günü, Hristiyanlığa ait bir gün olduğu algısı, yanılgısı yerleşmiştir.

NOEL BABA KİMDİR?

Efsaneye göre Saint Nikola (Aziz Nikola), zenginliğini kaybeden fakir bir asilzâdenin evlendiremediği üç kızının evlenmesini sağlar. Bunu evlerinin bacasından her bir kızın çeyizi için birer kese altın atarak yapar. Benzer pek çok efsane yüzyıllar boyunca Avrupa topraklarında anlatılır.

Günümüzdeki Noel Baba imajının ilk hali karikatürist Thomas Nast tarafından 1863 yılında Harper's Weekly dergisinde siyah beyaz şekilde çizilmiştir. Popüler Noel Baba imajı ise, 1931’de Haddon Sundblum tarafından Coca-Cola için çizilmiştir. Sundblum'un Noel Baba'sı, şişman, beyaz sakallı, uçları beyaz kürklü kırmızı bir kıyafet giyen, siyah kemerli, siyah çizmeli, kırmızı şapkalıdır.

Ülkemizde Noel Baba 1950’lili yıllardan sonra reklam unsuru olarak ön plana çıkmaya başlamıştır. Yılbaşlarında artan tüketim ve reklam piyasasının etkisinin yanında Noel Baba’nın yani Aziz Nikolas’ın 243 yılında Patara’da doğması, daha sonra Demre’ye yerleşmesi ve hayatının sonuna kadar burada yaşamış olması bilgisi Noel Baba’nın resmi olarak da sahiplenilmesine neden oldu. Her yıl 6 Aralık'ta Ortodoks Hristiyan ziyaretçiler, Aziz Nikolas’ı (Noel Baba) anmak için Demre'ye geliyorlar.

1980 sonrasında ise Noel Baba figürü yılbaşlarında gerek reklam kampanyalarında, gerekse organizasyonlarda vazgeçilmez bir ikon olarak yer aldı.

AĞAÇ SÜSLEME GELENEĞİ

Ağaç süsleme geleneği dünyanın pek çok yerinde, kültürlerin birbirinden etkilenmesiyle bugünlere gelmiş. Birkaç örneğe değinelim. Hristiyanların Noel’de ağaç süslemelerinin tarihi 1500’lü yıllara dayanıyor. Almanlar köknar ağacını ışıklar, meyveler ve parlak süslerle donatırlarmış, gelenek 1800’lü yıllarda Amerika’ya ulaşmış.

Yılbaşı ağacının pagan inanışından geldiği ve kökeninin Anadolu toprakları olduğu da söylenmektedir.

Eski Türklerde ağaç kültünün çok önemli olduğu bilinir. Anadolu’da seyirlik oyunlarda, düğünlerde alayın önünde yürütülen “nahıl” ağaç süsleme geleneğinin örneği olarak görülebilir. Nahıl, Osmanlılarda da gelenekmiş. 4. Murat zamanında İstanbul’da bu işi yapan dört dükkan ve bunlarda çalışan elli beş nahılcı varmış. İbrahim Paşa’nın düğününde çok büyük, yüzlerce mum ve diğer süslerle donatılmış iki nahıl yürütülmüş.

Benzer örnekleri dünyanın her yerinde bulmak mümkün. Ağaç süsleme geleneğinin sebepleri farklı olsa da amacı hep benzer olmuş; insanlar güzel mutlu günlerinde, yeni bir yıla başlarken ağaç süslemişler. Yani “bizim kültürümüzde yok” falan diyenlere kulak asmayın, eğer istiyorsanız içinizden geldiği gibi yılbaşı ağacınızı süsleyebilirsiniz.

ÜLKEMİZDE YILBAŞI KUTLAMANIN TARİHİ

Ülkemiz topraklarında yılbaşı kutlamanın ilk tarihine ulaşmak için 1829 yılına gitmeliyiz. İngiltere’nin İstanbul elçisinin bu yıl Haliç’e demirlemiş bir gemide verdiği davette devlet ricalinden isimler boy gösterirler. 1856’da Sultan Abdülmecid Fransız elçisinin davetiyle yılbaşı balosuna katılır, dans edenleri izler ve geceye katılmaktan oldukça memnun olur.

Bu yıllarda Müslüman halktan birçok kişi Hristiyanların düzenledikleri şenliklere katılır. İstanbul’da 1. Dünya Savaşı sonrasındaki mütareke yıllarındaki yılbaşı eğlenceleri kalabalık toplulukların katılımıyla gerçekleşir.

Cumhuriyetin kuruluşunun ardından 1926 yılında miladi takvime geçilir. Bu yılın son gecesi saat tam 24.00’te Elektrik İdaresi ışıkları bir dakika söndürür ve bugünlere ulaşan ışık söndürme geleneği başlamış olur. 1929 yılında Ankara Palas’ta cumhuriyetin ilk yılbaşı balosu düzenlenir. 1931’i 32’ye bağlayan yılbaşı gecesinde ise eğlencelerin yaygınlaştığı görülür. Tayyare Piyangosunun ilk özel yılbaşı çekilişi de bu yıl yapılır.

Yılbaşının resmi tatil yapılması ise 1935’te verilen teklifin kanunlaşmasıyla olur. Artık 31 Aralık öğleden sonrasıyla 1 Ocak resmi tatil günüdür. Resmi tatil yılbaşı balolarının, şenliklerin yaygınlaşmasını, ülkenin şehirlerine yayılmasını beraberinde getirir. Halkın geniş kesimleri her geçen yıl daha fazla yılbaşı kutlamalarına ilgi gösterir. 1950’li yıllarda ise yılbaşı artık geleneksel bir kutlama günü halini almıştır.

Fakat yine de 1960’lı yıllara kadar yılbaşı kutlamaları sınırlı bir çevrenin gündemindedir. İstanbul, Ankara başta olmak üzere büyük kentlerin salonlarında, gazinolarda kutlamalar yapılır. 1960’larda kutlamaların evlere yayılması söz konusudur. Bunun nedeni ise radyonun yaygınlaşması, hemen her eve girmesidir. Böylelikle yılbaşı kutlamaları bütün sosyal sınıflarda yaygınlaşır.

70’lerde radyo yavaş yavaş yerini televizyona bırakmaktadır. Evlerde ailelerin yan yana gelerek yaptığı kutlamalar, hayat pahalılığı karşısında dışarda yapılan kutlamaların da alternatifi olur. Bununla birlikte 70’li yılların politik ikliminde halkın maruz kaldığı şiddet, patlayan bombalar insanların evlere çekilerek kutlama yapmasının bir başka nedenidir.

80’lerin ilk yıllarındaki yılbaşı geceleri darbe nedeniyle milyonlarca evde kutlanamaz. İşkenceler, katliamlar, tutuklamalarla geçen yıllarda yüzbinlerce insan da yılbaşını cezaevlerinde karşılar. Hapiste olanlar darbenin ilk yıllarında değilse bile sonraki yıllarda yarattıkları imkânlarla yılbaşı kutlarlar. O yıllarda tutuklu olan pek çok insan yaratıcı yöntemlerle çok güzel yılbaşı sofraları kurduklarını anlatırlar.

80’li yıllarda televizyon programlarının merkeze oturduğu yılbaşı kutlamalarında iki unsur öne çıkar. Biri daha önce gazinolarda boy gösteren dansözlerin artık televizyon aracılığıyla evlere konuk olmasıdır. İkincisi ise 70’li yıllarda popüler olan Milli Piyango çekilişinin 1980’li yıllarının neoliberal, köşe dönmeci iklimiyle yılbaşı gecelerinin merkezine oturmasıdır. Toplumun ekseriyeti “yırtmak” istemektedir ve piyangonun dönen topları adeta toplumu hipnotize etmektedir. Fakat son yıllarda piyango bileti meselesinde de oluşan şaibeyi düşündüğümüzde milyonda bir ihtimale bile insanların güvenemez hale gelmiş olması geldiğimiz durumun bir başka göstergesi olsa gerek.

Noel Baba hadisesinde bahsettiğimiz gibi yılbaşı kutlamaları kapitalizmin, tüketim kültürünün, piyasa ilişkilerinin her zaman konusu olagelmiştir. Fakat 80’li yıllar sonrası dünyada ve ülkemizde bu konuda çok daha hızlı bir mesafe kat edilmiştir. Hediyelik eşya satışının patlaması, büyük mağazaların açılması, insanların sürekli tüketmeye yönlendirilmesi başlı başına bir tartışma konusudur. Kapitalizm kutlama yapmak, eğlenmek, hediye alıp vermek gibi güzel insani alışkanlıkları ve gelenekleri tüketim çılgınlığı haline getirmek için çok çalışmıştır.

Yılbaşı kutlama tarihimize dönersek, 90’lı yıllarda özel televizyonlar açılmış, rekabet halinde çok daha renkli kutlama programlar ekranlara yansımaya başlamıştır. TRT cazibesini büyük ölçüde yitirmeye başlamış, her kanalda onlarca sanatçı konserler vermektedir. Böylelikle TRT sansüründen geçmemiş sanatçılar özel televizyon kanallarında şarkılarını söylemektedir.

Bununla birlikte 90’lı yıllarda yılbaşı kutlamaları eğlence mekanları, evler dışında kentlerin meydanlarında binlerce insanın katılımıyla düzenlenmeye başlar. Belediyeler bu kutlamaları organize ederler.

AKP’Lİ YILLARDA YILBAŞI KUTLAMALARI

90’lı yıllarda başlayan meydanlarda kutlama geleneği AKP iktidarından sonra her fırsatta iptal edilen bir etkinlik haline geldi. Hâlbuki 2003 yılında Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Noel kutlamalarının Hıristiyanlara mahsus dinsel bir bayram olmasına karşın, 1 Ocak'taki yılbaşı kutlamalarının evrensel kültürün bir parçası olarak görülmesi gerektiğini söylüyordu.

Taksim Meydanı’nda yapılan kutlamalar Güney Asya’da yaşanan deprem ve sel felaketi nedeniyle 2005 yılında iptal edildi. 2006 ve 2007 yılındaki kutlamalar çok kalabalık geçerken, 2008 yılı kutlamaları Dağlıca’daki saldırı nedeniyle yapılmadı. 2009 yılında kutlama İsrail’in Gazze’ye saldırısı gerekçe yapılarak iptal edilirken, 2010’da gerekçe gösterilmeden etkinlik düzenlenmedi ve son yılbaşı meydan kutlaması 2011’de yapıldı. 2018 yılında meydanlarda yapılacak her türlü kutlama yasaklandı.

Bu tarih içinde anacağımız en acı gün ise 2016’yı 2017’ye bağlayan yılbaşı gecesidir. Reina Gece Kulübü’ne gerçekleştirilen silahlı saldırıda 39 insan hayatını kaybetti. Saldırı 7 Haziran sonrası ülkemizin içine sokulduğu savaş ikliminin en acı olaylarından biri olarak yaşandı.

YILBAŞI KUTLANMALARINA DÖNÜK MARJİNAL EYLEMLER

23 Aralık 1951’de Noel Baba maketi parmaklıklara asılır, etrafta toplanan halkın gözü önünde ateşe verilir. Bu olay nerede yaşanmış olabilir? Aklınıza hemen “ülkemizde yaşanmıştır” cevabı geldi değil mi? Ama değil, hadise Fransa’nın doğusunda yer alan Burgonya bölgesinin başkenti olan Dijon şehrinde gerçekleşmiş.

Gerekçe ise Noel Yortusu’nun paganlaştırılması” olarak açıklanmış. Katolik ve Protestan kiliseleri ortak fikre sahiptir; “Çocuklarda din duygusu yalanla uyandırılamaz ve bu hiçbir şekilde eğitim yöntemi olamaz… Biz Hıristiyanlar için Noel Yortusu, Kurtarıcı’nın doğumunun kutlandığı gün olarak kalmalıdır.”

2014’te o dönemin Diyanet İşleri Başkanı olan Mehmet Görmez yılbaşı için, “Hiç kimse pagan kültürüyle tüketim kültürünün, haz ve eğlence kültürüyle birleşerek, birleştirerek çocuklarımız ve gençlerimiz üzerinde bir yozlaşma kültürünü meydana getirmesinin doğru olduğunu söyleyemez.” der. Geçtiğimiz günlerde Diyanet’in yayınladığı Cuma hutbesinde “Yılbaşı adı altında yapılan eğlencelerin, bu eğlencelerde yer alan sembolik figürlerin, çam ağaçlarının kesilmesinin tarihimizle, kültürümüzle hiçbir alakası yoktur.” hükmü verildi.

Hayatımızın her alanına dair fetva vermeyi kendilerinde hak görenler hem yanılıyor, hem de topluma yanlış bilgi veriyor. Öyle değil ama diyelim ki yılbaşı kutlama geleneği bizim kültürümüzde yok, Hristiyan yurttaşlar bu ülkenin vatandaşı değil mi? Laikliğin anayasada yer aldığı bir ülkede böyle bir açıklama kabul edilebilir mi? Kaldı ki yüz yılı aşan yılbaşı kutlamaları tarihimiz pekâlâ böyle bir kültüre sahip olduğumuzu göstermiyor mu?

Son dönemde yılbaşı kutlamalarına dönük nümayişlerin zaman zaman provokatif biçimlere de dönüştüğünü gördük. 2013 sonunda Beyazıt’ta toplanan bir grup şişme Noel Baba’yı önce sünnet edip sonra bıçaklayarak protesto etti. 2015 yılbaşı öncesinde Bolu’da BBP’li bir grup Noel Baba’yı yeniçerilerin kovaladığı bir mizansene imza attı. Bu grup ertesi kadı kıyafeti giymiş bir kişinin Noel Baba’ya kelime-i şahadet getirterek, onu Müslüman yapması oyununu oynadı. Aynı yıl Nevşehir’de Nasrettin Hoca kıyafeti giymiş bir kişi Noel Baba maketi yaktı. Geçtiğimiz yıllarda Aydın Nazilli’de efe kıyafeti giymiş bir grup Noel Baba’yı önce kovalayıp dövdüğü, sonrasında da başına silah dayadığı bir mizansen televizyon ekranlarına, sosyal medyaya yansımıştı.

Bir başka absürt protesto ise evinin çatısında sopayla Noel Baba bekleyen adamdı.

Bütün bu saçmalıkları sempatik protestolar olarak değil toplumsal hayatın bütününe yönelen gerici, ayrımcı bir siyasetin parçası olarak görmemiz gerekir.

“UMUDU VAR BÜYÜK İNSANLIĞIN / UMUTSUZ YAŞANMIYOR”

2022 hepimiz için zor bir yıl oldu. Ama bu 2023’e umutla girmemize engel değil. İşimizden, aşımızdan çok kaybettik, bir günlüğüne bile olsa neşemizi çalmalarına izin vermeyelim. Yan yana gelebildiğimiz sevdiklerimizle güzel vakit geçirelim, yan yana olamadıklarımızla bir yolunu bulup sevincimizi paylaşalım.

Yeni yıl dünyanın bütün halkları için savaşların, sömürünün son bulduğu bir yıl olsun.

Tarafını eşitlikten, özgürlükten, barıştan, kardeşlikten yana seçenlerin, karanlığa teslim olmayanların yeni yılı kutlu olsun. Kendisi için istediği güzellikleri başkaları için de isteyenler çok yaşasın. Hepimiz için güzel bir yıl olsun...

KAYNAKLAR

Mehmet Akif KUMTEPE, “Noel Baba Adam Değildir”: Türkiye’de Yılbaşı Kutlamaları Üzerine Bir Değerlendirme, Abant Sosyal Bilimler Dergisi

Petek ERSOY, Cumhuriyet Döneminde Yılbaşı Kutlamaları Üzerine Halkbilimsel Bir İnceleme, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Halkbilimi ABD Yüksek Lisans Tezi

Kudret Emiroğlu, Gündelik Hayatımızın Tarihi, İş Bankası Yayınları

https://arkeofili.com/yilbasi-agaclari-neden-var-gelenegin-ilginc-tarihi/

https://hyetert.org/2014/12/31/ulkemizde-yilbasi-kutlamalar-ve-protestolar/