Sonun başlangıcı

Yüzde 78 katılım oranıyla (2019'da yüzde 84,5) 31 Mart 2024 yerel seçiminin tipik bir yerel seçim karakteristiği değil, yerel seçimle genel seçim arasında bir karakteristik gösterdiğine işaret ederek yazıya gireyim.

Bu arada genel kanı CHP'nin seçmeninden fire olacağı idi ancak fire İktidar seçmeninden geldi!

YEREL SEÇİM GENEL SEÇİM HAVASINDA DA CEREYAN ETTİ

Evet, bu seçimde hem yerel motifler, adaylar ve belediye meclis listeleri rol oynadı hem de iktidarın ülke yönetimindeki açmazları. Erdoğan'ın başında olduğu yürütmenin bir türlü çare bulamadığı enflasyon ve seçmen üzerindeki yıkıcı etkileri, Cumhuriyet tarihinin en büyük ve içinden çıkılamaz hale gelen barınma sorunu, keşmekeş haline gelen depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm krizi, önlemez hale gelen kontrolsüz aşırı dış göç dalgası, emeklilerin içine düşürüldüğü durum da seçmen davranışında ciddi bir rol oynadı Sonuçta yerel seçim büyük ölçüde bir genel seçim atmosferine büründü ve seçmen iktidara adeta hem ağır bir tokat atarak ders verdi hem de siyasete denge getirdi.

Seçmenin ülke siyasetine getirdiği denge ve fren yargıyı da, bürokrasiyi de ister istemez etkileyecektir. Bunu da bir kenara not edeyim.

SEÇMEN BAŞKA BİR RESİM ÇİZDİ

Sonuçta, seçmen 31 Mart akşamında başka bir resim çizdi ve bu resim 2028 veya olası bir daha erken seçimde değişimi işaret ediyor. Ancak çok erken bir seçim beklemek abesle iştigal olur. İktidar önündeki devasa sorunları çözmeden ve hızla irtifa kaydedip gerilerken seçime gitmez. Kendisi için en elverişli bir momentumu seçer. Bu da orta vadeden de sonraki bir erken seçim demektir. 2026 sonbaharı ya da 2027 ilkbaharından önce bir erken seçim beklemiyorum. Zaten muhalefetin başını çeken ve 47 yıl sonra yüzde 37,7 ile en yüksek oy oranına ulaşan CHP'nin de seçimlere 4 yıl 2,5 ay kala şimdiden bir erken seçim nakaratı tutturmasını beklemiyorum. CHP'nin gündemi kısa ve orta vadede, önümüzdeki 2-2,5 yıl içinde partideki değişimi derinleştirip içerik katmak; partiyi büyütmek, yeni bir tüzük ve program hazırlamak; kazandığı yerel yönetimler üzerinden seçmenin verdiği krediyi iyi kullanıp aldığı ödünç oyları kalıcı kılmak olacaktır. CHP bu ev ödevini başarırsa önümüzdeki ilk genel seçimde oyunu ciddi biçimde artırabilir. Ecevit, 1973 genel seçiminde partinin oyunu önce yüzde 28'den 33'e, sonra da 77'de yüzde 42'ye çıkarmıştı. Sıçrama iki hamlede gerçekleşmişti. Şimdi yine böyle olabilir.

31 MART 2024 SONUÇLARI CHP AÇISINDAN NE İFADE EDİYOR?

31 Mart 2024 yerel seçimini CHP açısından okuduğumuzda şu notları da eklemek gerekir:

1) CHP uzun süre sonra en yüksek oyu aldığı gibi 1989'dan sonraki (o zaman SHP olarak) en büyük yerel seçim başarısını gösterdi.

2) Çok bel bağlanan Kılıçdaroğlu'nun 13 yıllık genel başkanlığında oluşan ve yüzde 26'dan sürekli aşağı inerek yüzde 22'ye varan oy tuzağından çıkıldı. Özel, İmamoğlu ve Yavaş'ın ön açıcı rolüyle geniş bir şemsiye açmayı, Türkiye İttifakı kurmayı başardı.

3) Kendisine "Dersimli Kemal" diyen Kılıçdaroğlu memleketi Tunceli'de 2019'da belediyeyi alamazken 5 aylık genel başkan Özel, memleketi Manisa'da yerel seçimden zaferle çıktı. CHP hem Büyükşehir'i hem de ilçelerin büyük çoğunluğunu kazandı. Bu noktada Erdoğan'ın Özel'e seçim kampanyasında seslenip seçim akşamında Manisa'ya bakmasını söylediği aklıma geldi. Bendeniz baktım ve Manisa'da Erdoğan'ın siyaseten nasıl da sefaleti yaşadığını gördüm!

4) Kılıçdaroğlu’nun 13 yıllık müktesebatındaki en büyük başarısı İYİ Parti ittifakı ve HDP zımni desteğiyle 2019 yerel seçimlerinde CHP'nin 11 Büyükşehir Belediyesi kazanmasıydı. Özel yönetimindeki CHP ittifaksız olarak Büyükşehir sayısını 14'e çıkardı; İç Ege, Marmara, Orta Anadolu ve Karadeniz'in pekçok yerinde yeni il ve ilçe belediyeleri kazandı.

5) Seçim öncesi ve hatta kampanya sırasında CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda kaybedenlerin "1 Nisan" beklentisi boşa çıktı. Seçmen Özel-İmamoğlu ittifakına verdiği destekle Kılıçdaroğlu'na tutunarak siyasi atraksiyon arayışında olan kesime kırmızı kart gösterdi. Bir yerde, değişimin unsurları ve etrafında kümelenen seçmen esaslı şekilde CHP'yi de, Türkiye'yi de geri aldı. 38. Olağan Kurultaydaki rüzgar, dip dalgası devam etti.

Beş maddelik notlara şunu da eklemek mümkün: CHP yönetimi seçim kampanyası sırasında örgütleri de mutlaka izlemiştir. Bu bağlamda ezici seçim zaferinden aldığı güç, halktan değişime aldığı onayla örgütlerde gerekli gördüğü yerlerde ilkbahar ve yaz aylarında bir revizyona giderek kendisine ayak uyduracak, değişime katkı sunacak figürlere sorumluluk verecektir. Doğrusu da değişimi anlayan, onaylayan ve değişimin parçası olmayı içine sindiren figürler ile yola devam edilmesidir.

ERDOĞAN'IN VE TEK ADAM SİSTEMİNİN İFLASI

Parti'ye gelince... Erdoğan'ın işi bu kez gerçekten zor. Erdoğan kendi ifadesiyle "irtifa kaybının, gerilemenin" sorumluluğunu üzerine almayacak gözüküyor. Sorumluluğu İstanbul ve Ankara adayları başta olmak üzere adaylara, teşkilatına, aslında her biri adeta sekreter gibi olan bakanlara atarak zevahiri kurtarmaya bakacaktır. Oysa 31 Mart akşamı ortaya çıkan tablonun sorumlusu yürütmenin ve partinin başı "tek adam" Erdoğan'dan başkası değildir. Sonun başlangıcı anlamına gelen ve AK Parti'yi 22 yıldır ilk defa ikinci parti durumuna düşüren yerel seçimler çanların Erdoğan ve partisi için çaldığını gösteriyor. Erdoğan'ın ekonomiyi, barınma sorununu vb. bir ölçüde hal yoluna koyarak erken seçime yeşil ışık yakması, bununla birlikte Özel-İmamoğlu-Yavaş birlikteliğine kama sokmayı oyun planı içine alması aklından geçecektir. Belki de 2028 veya öncesindeki bir erken seçimde tek adam yetkisinin bir başkasının eline geçme ihtimali uykularını kaçıracak ve bu yüzden muhalefet ile uzlaşarak eskisi gibi parlamenter sisteme veya yarı-başkanlık sistemine geçmeyi oyun planına dahil edecektir.

AK Parti-YRP ilişkisi ve Cumhur İttifakı'nın durumu, İYİ Parti ve DEM'i 31 Mart seçimleri açısından ayrıca değerlendireceğim. Şimdilik bu kadar.