Birinci parti olmanın dış politikadaki sorumluluğu

CHP’nin 100. yaşını idrak ederken 38.Olağan Kurultay ardından genel başkan ve yönetim değişikliğiyle birlikte, gençleşme, kadınlara yer açma ve bilimsel yöntemleri devreye sıkarak yerel seçimlerden başarıyla çıkıp üstüne bir de birinci parti olması; % 38 oy alıp 35 Büyükşehir ve il belediyesi kazanarak toplam belediye sayısını 408’e çıkarması (iki bağlamda da iktidar partisini geçti) dünyanın gözünü CHP’ye çevirmesine neden oldu. Evet, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin sonuçlarından biri de buydu.

Şimdi CHP kurmaylarının arkasına yaslanarak yeni bir yeni bir dış politika ve uluslararası ilişkiler vizyonu ortaya koyması kaçınılmaz. CHP’nin 2010’da göreve gelen bu alandaki genel başkan yardımcısı E. Büyükelçi Osman Korutürk’ün ilk işi bu olmuştu; dış politika siyaset belgesi oluşturularak zamanın genel başkanına sunulmuş ve bilahare MYK’dan geçirilip partinin pusulası haline gelmişti.

DIŞ POLİTİKA VİZYON BELGESİ İÇİN ÇALIŞTAY

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, dış politika ve uluslararası ilişkiler alanında aktif olma sinyalleri veriyor. SE’de CHP’yi bizzat temsil edeceğini söyledi. Almanya ziyareti, Romanya’daki kardeş partiler toplantısı Özel’in eğilimini ortaya koyuyor. Özel, seçimin hemen ardından katıldığı bir canlı yayında CHP’deki Korutürk-Loğoğlu dönemini refere etmişti. Nitekim milletvekili olan E. Büyükelçi Namık Tan’la birlikte ikinci bir ismi bu alanda görevlendirdi. Prof. Dr. İlhan Uzgel’i yönetime aldı. Özel, aynı zamanda Dış Politika Danışma Kurulu’nu da topladı. Prof. Uzgel’in, Karayalçın, Çetin gibi önceki dışişleri bakanlarının; Korutürk, Loğoğlu, Çeviköz, Öymen gibi önceki konuyla ilgili genel başkan yardımcılarının yer aldığı DPDK yeni vizyonun oluşturulmasında katkı sunabilir. Oluşturulacak vizyon belgesi ayaküzeri açıklamalara meydan vermez, bir çerçeve çizer. Belki de bu konuda bir çalıştay yararlı olabilir. Çalıştaya kurul üyeleri yanında bazı akademisyen, dış politika yazarı gibi unsurlar da davet edilebilir. Çalıştay, Türkiye’nin birçok konuda duruşunun ne olması gerektiğini, yerel-bölgesel-küresel ölçekteki yerini, imkân ve kabiliyetini ortaya koyabilir. Çalıştayın çıktıları CHP’nin yenilenecek programına da veri oluşturacaktır.

CHP, MUHALEFETTE DE DIŞ POLİTİKAYA AYAR VEREBİLİR

CHP muhalefette de partinin imkân ve kabiliyetini, ilişkilerini Türkiye’nin ulusal çıkarları lehine kullanarak aynı zamanda iktidara geldiğinde ne yapacağının işaretlerini verebilir. CHP, iktidarı yanlışlarından dolayı uyararak doğru çizgiye gelmesi yolunda somut yol gösterici önerilerde bulunabilir. Ancak bununla yetinmeyip gereken durumlarda inisiyatif de alabilir. Bu yaklaşım, CHP’nin Türk dış politikasını çok daha iyi yönetebileceği hususunda seçmeni, kamuoyunu ikna edecektir.

DIŞ POLİTİKA PARTİ ÖRGÜTÜ VE SİVİL TOPLUMLA BULUŞTURULMALI

Bu bağlamda son olarak şu notları düşeyim: Hep söylerim; dış politika halklaşmalı, halk dış politikaya katılmalı. Dış politika elitlerin uğraşısı olsa da elitler, parti yönetimi dış ilişkiler ve politika alanını örgütlere, halka, kamuoyuna açmalı. Bu bağlamda Korutürk ile birlikte çalıştığımız dönemdeki kimi yönelimleri örnek gösterebilirim. Korutürk, görevde olduğu dönemde parti örgütlerinde ve sivil toplum nezdinde 40’a yakın konferans verdi, zaman zaman panellere katıldı. Her yıl bir kitap olmak üzere dört kitap yayınladı ve bir de ortak kitaba imza attı. Keza, Korutürk ve Loğoğlu döneminde CHP SE’de aktifleşti, Balkan Konferansı, Kıbrıs Çalıştayı gibi çalışmalar, yurtdışı ziyaretler yapıldı. Prof. Dr. Uzgel ve E. Büyükelçi Namık Tan’a da dış politika ve ilişkiler alanındaki gelişmelerle ilgili olarak örgütlerde ve sivil toplumda konferans-panel türü etkinliklerin çok yararlı olacağını belirtmek isterim.