1984

Kalabalığın arasından bakış açısı kamerası ile O Brien‘a bakarız. Sonra bakışın sahibine bakarız. Protogonist ve antagonistimiz belli olur. Kamera burada çok önemli bir şey anlatır bize. Herkes iktidara bakar. Ancak sadece Smith gerçek iktidara bakar. Gerçek iktidar ekrandaki Büyük Birader değildir.

“Kötülük işkencecilerde değil, sıradan insanların işkence yapmasına izin veren bir sistem oluşturan elleri temiz adamlardadır “ demiştir Hannah Arendt.

Ve şunu söylemiştir George Orwell: “Bir toplum gerçeklerden ne kadar uzaklaşırsa, gerçekleri söyleyenlerden de o kadar nefret eder."

1984 - Resim : 1

Film boyunca tanıklık edeceğimiz Umberto Eco’nun faşizmin 14 özelliği listesini hatırlarız :

Anti modernizm.

Eylem için eylem.

Uzlaşmazlık hainliktir.

Farklılık korkusu.

Aldatıcı dil.

Popülizm.

Toplumsal hüsrana başvuru.

Entrik.

Gelenekçilik.

Düşmanın hem güçlü hem zayıf olması.

Barışçıl politika karşıtlığı.

Güçsüzü aşağılama.

Kahramanlık eğitimi.

Maçoluk ve silahlanma.

Ve sloganları görürüz :

“Who controls the past, controls the future.”

“Who controls the present, controls the past.”

Tarih geçmişle ilgili bir şey değildir. Gelecekle ilgilidir.

Egemenler tarafından, bir gelecek tahayyülü ile, bugünü manipüle etmek için bugünden geçmişe doğru yazılan bir şeydir.

Ve faşist retorik duyarız :

“Burası bizim ülkemiz. Bir barış ve bolluk ülkesi. Bir ahenk ve ümit ülkesi. Burası bizim ülkemiz.”

“Bunlar bizim insanlarımız “derken görüntüye çalışan eller gelir, yüzü görünmeyen insanların elleri. Bir korporatist üretim kutsaması...

1984 - Resim : 2

Sonra makineyle süperpoze çelik iradeli bir adam görürüz.

İşçiler, çalışanlar, inşaatçılar..

“Bizim” insanlarımız , bu iyelik eki çok tehlikelidir.

Sahiplik ve efendilik vardır alt metinde..

Buradaki “biz” de ben ve bana itaat edenler anlamındadır

Bir bilimkurgu izlemekteyizdir ama sinematografik tercihler , bize yaşanma olasılığı olan bir distopyayı , yaşanmış olanlar üzerinden anlattığını açık eder.

Bir kez daha “Tarih tekerrür etmez, ancak kafiye yapar.” diyen Mark Twain’i anımsarız.

İktidara tapınma hangi sözcükle olur?

“Big, big, big“

“Büyük, büyük, büyük”

Bana hep daha büyük fallusla gel.

Hep daha derine penetre et...

Kalabalığın arasından bakış açısı kamerası ile O Brien‘a bakarız.

Sonra bakışın sahibine bakarız.

Protogonist ve antagonistimiz belli olur.

Ve kamera burada çok önemli bir şey anlatır bize.

Herkes iktidara bakar.

Ancak sadece Smith gerçek iktidara bakar.

Gerçek iktidar ekrandaki Büyük Birader değildir.

Gerçek iktidar o kültü yaratan partidir, O Brien’dır.

Ve işte yüzü olmayan kalabalıklar.

Faşizm yüzü olmayan kalabalıklardır.

1984 - Resim : 3

Totalitarizm’e dair yazdığı metinlerde Hannah Arendt şunları demiştir: “Topyekün tahakküm, yaşamın hiçbir alanında özgür inisiyatife, bütünüyle öngörülmeyen hiçbir etkinliğe izin vermez.

Totalitarizm, iktidara gelir gelmez, istisnasız, görüşlerine bakmaksızın tüm birinci sınıf yeteneklerin yerine, zekadan ve yaratıcılıktan yoksunları ve aptalları koyar.”

Filmde teklik ve birlik ve aynılık dayatması ve baskısı görürüz.

Oysa yine Arendt der ki: “Çoğulluk, insan eyleminin temelidir.”

Varlığım Okyanusya varlığına feda olsun!