İhanet Basını...

Vakit Gazetesinin imtiyazı Beyrutlu bir Hristiyan tarafından alındı. Ve bu kişi sonradan Müslüman oldu ve Ahmet Faris adını aldı. Dönmeydi.. Filip Efendi...

Vakit Gazetesinin imtiyazı Beyrutlu bir Hristiyan tarafından alındı.

Ve bu kişi sonradan Müslüman oldu ve Ahmet Faris adını aldı.

Dönmeydi..

Filip Efendi adında biri çıktı Vakit Gazetesini kiraladı ve 27 Mayıs 1875 tarihinde yayına başladı.

Filip Efendi İstanbul’a Diyarbakır’dan gelmiş ve Ceride-i Havadis gazetesine hamallık yapmaya başlamıştı. İşi, gazetede başyazar Siret Efendi’yi evinden atla getirip götürmek ve hizmetlerine bakmaktı. Aslında okuma yazması bile kıttı. Ancak ne olduysa oldu, 1866 yılında Filip Efendi Muhbir gazetesini satın alarak gazete sahibi oldu.

Sabah gazetesi 1876 yılında Çiçek Pasajında ciltçilik yapan Papadapulos adında bir Rum tarafından kuruldu. Gazeteyi daha sonra 1882 yılında Kayserili Ermeni Mihran Efendi satın aldı. Mihran Efendi o zamanın hükümeti ile yakın ilişki içerisindeydi. O tarihlerde gazeteler İstanbul’da ortalama 40 paraya satılırken, Sabah gazetesi Abdülhamit’ten aldığı ödenekle 10 paraya satılıyordu. Ve Hazine-i Hassa’dan para alıyordu.

Küçük yaşta babasını kaybeden Mihran Efendi gençliğinde cebine birkaç para koyup bir eşeğe binerek Kayseri’den İstanbul’a gelmişti. Sanayi okulunda okuduktan sonra, Sabah gazetesinde çalışmaya başlamıştı. Önce dizgici, sonra da idare müdürü oldu. Müdür olduktan sonra da basamakları hızla tırmanmaya başlamış, Konya adlı bir şilep satın alarak armatörlük yapmıştı. Çok geçmeden bir gemi satın aldı ve adını Sabah koydu. Bir süre sonra “Kayseri” adlı başka bir gemi daha satın aldı.

Sabah gazetesinin 90 yıl önceki geçmişi ve müthiş yükselişi böyleydi. Hükümet desteğiyle örtülü ödenekle alınmış gemiler, armatörlükler ve medya patronluğu.

Halkın cebinden çıkan paralar.

Mihran Efendi, Sabah gazetesini Peyam gazetesi ile birleştirerek Peyam-ı Sabah gazetesi olarak yayın hayatına devam etti. Bu gazete Milli mücadelede Atatürk ve Kurtuluş Savaşı aleyhine şiddetli yayınlar yaptı. Ağır hakaretlerde bulundu. Gazete, Yunan ve İngiliz basını ile aynı çizgide gibiydi. Ali Kemal Sabah gazetesinin başyazarıydı. Ve Milli Mücadeleye karşı olduğu için halk tarafından Kocaeli’nde linç edildi.

Bir de Cihan dergisi vardı.

Diran Kelekyan tarafından 1888 yılında kuruldu. Yıllarca Fetullah Gülen denen radikal dinci teröristin yandaşlığını yapan Cihan Haber ajansı bu adı bilerek mi aldı bilinmez ama, sanırım cinsine çekti.

4 Aralık 1918 günü bazı yazarlar ve gazeteciler bir araya gelerek İstanbul’da Amerikan Başkanı Woodrow Wilson adına bir cemiyet kurdular. Adı; “Wilson Prensipleri Cemiyeti” idi. Cemiyet, Amerikan mandacılığını savunuyordu. Cemiyet yöneticileri A.B.D. Başkanı Wilson’a bir mektup göndererek Amerika’nın Türkiye’yi en az 15 yıl olmak üzere belli bir dönem korumasını istediler.

Ancak bu cemiyetin ilginç bir özelliği vardı. İstanbul Nuruosmaniye’deki Zaman gazetesinin ofisinde kurulmuştu.Kapı numarası aynıydı. Amerika’yı sevenler Zaman gazetesini üs kurmuşlardı.

Basın, bir ülkenin aynasıdır.

Bir ülkenin sağlamlığını Basın özgürlüğünden anlarsınız. Osmanlı batarken ülkedeki gazetecilerin durumu böyleydi. İhanet Basınıydı resmen. Padişaha yakın gazeteler yalaka yandaş yazılarıyla Hazine-i Hassa’dan para alıyordu. Bu paralara İhsan-ı Şahaneler deniyordu. Gazeteler yıllık bedeller ile hükümetlerden fonlanıyordu. Sadece hükümetlerden değil, yabancı ülkelerden de fonlanıyorlardı.

Fonlanarak ülke içinde tetikçilik yapıyorlardı. Sonra ne mi oldu? Kimi kaçtı, kimi halk tarafından öldürüldü. Sonları hiç iyi olmadı.

Vakit, Sabah, Zaman, Cihan vesaire..

Eskiden neyse şimdi de öyle.. Şimdi de mafyanın otellerinde kalıyorlar, Bakana Cumhurbaşkanına yakın durup karşısındakine saldırıyorlar, tehdit ediyorlar, saraydan saraya koşuyorlar, devletten fonlanıyorlar. O yüzden şimdi bu gazeteciler de nereden çıktı demeyin.

90 yıl önceki ihanet basınının torunlarıdır...