Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı'na 'Heybedeki Turp' Yanıtı

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısındaki, “Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bırakın milleti, kendi yakınlarının yüzlerine bakamayacaklar” sözlerine yanıt verdi. Özel, "AK Parti'de MHP'de siyaset yapıyor olsun, vicdanında merhamet kalmış herkese şikayet ederiz ki suç yok, delil yok, çaresizlik çok büyük. Kendilerine yeni gizli tanıklar, yalandan itirafçılar, iftira atacak birilerini arıyorlar" dedi.

Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı'na 'Heybedeki Turp' Yanıtı
A+ Yazı Boyutunu Büyüt A- Yazı Boyutunu Küçült

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Beylikdüzü'nde düzenlenen İftar programında konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın partisinin grup toplantısında “Kabristanları yıkmak nasıl iştir, bunu hangi akılla yapıyorsunuz! Ey Özgür Özel, senin de bir gün kabrini birileri gelip ya kazar ya yıkar” sözlerine yanıt veren Özel, "Savaşta bile cenaze üzerinden, ölüm üzerinden siyaset söylemi yapılmaz" dedi.

Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"Dünya siyaset tarihine geçecek şekilde pazar günü 15 milyon 500 bin yurttaşımızın zorunlu, resmi olmadan, çağrıldıkları sandıklara giderek dayanışma gösterdikleri, imza attıkları, oy pusulalarıyla ilan ettikleri Cumhurbaşkanı adayımız, sevgili evladınız Ekrem İmamoğlu'nu özlemle, sevgiyle kucaklıyoruz.

İMAMOĞLU'NUN MESAJINI İLETTİ

Dün öğleden sonra kendisiyle bir araya geldiğimde bu akşam iftarında Murat Çalık başkanımın ailesiyle, Dilek hanımla, Hasan amcayla, Ekrem başkanımızın biricik anacığıyla Beylikdüzü'nde iftar yapmayı düşündüğümde o bildiğiniz Ekrem başkan iki eliyle iki elimi tuttuğunda, gözlerimin içine baktı, gözünün içindeki sevgiyi, benim gözümden size ilettiğini hissettim. Elimi tutup gözümden size bakınca gözünüzün içine baka baka şunları söyledi:

'Mübarek Ramazan ayının dua ve ibadetlerinizle hayırlara vesile olmasını dileyeceğim Kadir Gecesi'ndeyiz, bu mübarek gecede milletimizin evlatları için dua ediyorum. Bereketiniz, huzurunuz, başarılarınız, kardeşler iğimiz, geleceğimiz, çocuklarımız, gençlerimiz için dua ediyorum. Barış ve çok güzel bir yaşam için dua ediyorum. Tutuklu gençlerimizi derhal serbest bırakılması için dua ediyorum. Yüce Allah'ım, milletimizi ve devletimizi adaletsiz, vicdansız ve kötü yöneticilerden korusun. Hepinizin Kadir gecesi mübarek olsun.'

'SUÇ ÜSTÜ YAKALANINCA SIKIŞTILAR'

Hem Ekrem Başkan hem de içeride haksız tutulan çok sayıda kişi için kritik bir evredeyiz. MASAK raporundan bahsetti, bomboş. Altına imza atacak kimseyi bulamayıp uzman yardımcısına imzalattıkları onun da sorumluluk almayan cümleler kurduğu, hiçbir şey ispatlamayan, bütün hareketlerin Ekrem Başkan'ın, Murat Başkan'ın, Resul Emrah Şahan'ın ve diğer arkadaşlarımızın avukatları tarafından izah edildiği, 'pardon' deyip ikna oldukları, MASAK raporunun boşaldığı, kanıtların olmadığı, eldeki tek şeyin birbiri ile çelişkili gizli tanık ifadeleri olduğu, onların da yaptıkları iftiraların, örneğin Ekrem Başkanla hiç ilgisi olmayan, Recep Tayyip Erdoğan'a en yakın firmanın listede olduğu için iftiraları suç üstü yakalanınca sıkıştılar.

'SUÇ YOK, DELİL YOK'

Şimdi ne yapıyorlar? Bütün Türkiye'ye, televizyon kanallarına, namuslu bütün gazetecilere, AK Parti'de MHP'de siyaset yapıyor olsun, vicdanında merhamet kalmış herkese şikayet ederiz ki suç yok, delil yok, çaresizlik çok büyük. Şimdi bu rezaleti örtbas etmek için, dosyanın içini şimdi doldurabilmek için, kendine yeni gizli tanıklar, yalandan itirafçılar, iftira atacak birilerini arayan bir savcı ile karşı karşıyayız. Ekrem İmamoğlu'nun 10-15 yıl önce Beylikdüzü'nden tanıdığı insanları, komşularını savcılığa çağırıp tanıklık yapmaya zorluyorlar. 'İtiraf etmezsen, seni yalancı tanıklıktan içeri atarım' diyerek sahte korkutan ve yalan ifadeye zorlayan çabalar var.

'TURPUN BÜYÜĞÜNÜ BÖYLE Mİ ARIYORSUN?'

Şimdi Erdoğan'a sesleniyorum; 'turpun büyüğü' dedin, çıka çıka koca bir yalan çıktı. 'Ailelerin yüzüne bakamayacaksın' dedin, aileler burada, birbirimizin yüzüne bakıyoruz. Ancak senin savcının insan içine çıkacak yüzü kalmadı. Şimdi yeni turplardan bahsediyorsunuz. Turpun büyüğünü böyle mi arıyorsunuz? Turp bulmak için tehdit etmek, iftira atmak, yalandan şantaj yapıp işbirliği teklif etmekle adalet kazanılmaz. Mübarek Ramazan'da, mübarek Kadir gecesinde, bir kez daha inanan herkese sesleniyoruz. Ayıp ettiler, yazık ettiler. Siyasi bir hırsa dünya kadar genç insanı, Ekrem Başkanımızı ve çevresindeki ekibinin geleceğini perişan etmeye çalışıyorlar. Ama onlar ne bir kelime eksik konuşuyor ne bu iftiraları birbirine atıyor ne birbirinin hakkında bilmediği bir şey söylüyor... Hakikatten sapmıyorlar, gerçeğe sarılıyorlar, Allah'a, kendilerine inanıyorlar. Biz de onların namuslarına, namusumuz kadar kefiliz.

'ALGI YAPMAYA ÇALIŞIYORLAR'

Bugün bu şartlar altında grup toplantısına çıkıp dünya kadar yalanı tekrar etti Erdoğan. Döndü döndü aynı yalanları söyledi. Bu yalanları ispat edecek tek bir kanıtları yok. Ama bir yandan da arkasında biz durduğumuz için, siz durduğunuz için İstanbul'da bir hafta boyunca Saraçhane'de milyonlar Türkiye'de on milyonlar meydanda olduğu için artık bu birlikteliğe dayanamıyorlar. Bugün tuttu, Şehzade Camii'nde mezarlıkların tahrip edildiği yalanını attılar. Kendini savunmak için eskiden olduğu gibi cami yalanlarına kadar çaresiz kaldı. Hemen gittik gördük ki iki taş yıkılmış, Vali Bey ertesi sabah gelmeden kaldırılmış. Ekrem Başkan orayı 'bırakın en iyi hale getireyim' diye de dört senedir yalvarırmış. Hem imzayı vermemişler hem de oradaki taşları eylemciler yıkıyor yalanıyla algı yapmaya çalışıyorlar.

'SAVAŞTA BİLE ÖLÜM ÜZERİNDEN SÖYLEM OLMAZ'

Bana da dedi ki 'Özgür efendi, senin de yakında mezarın kazılır, kim kazar kim kapar orası belli olmaz.' Şimdi bunu yapmak için mafya gibi mermi de yollayabilirdi ya da başka tehditler de olabilirdi. Bu lafın yüzde 1'i Erdoğan'a söylense yeri yerinden oynatacaklar. Demiyorlar ki siyasette mezarın yeri ne, siyasette ölümün yeri ne? Savaşta bile savaş durdurulur, taraflar gider cenazelerini alır, inancına göre defnedilir, dönülür, savaşa tekrar devam edilir. Savaşta bile ceset üzerinden, naaş üzerinden, mübarek cenazeler üzerinden siyaset söylemi olmaz. Savaşta dahi her şey olur, mezarlara dokunulmaz. Böyle bir anlayışa rağmen, böyle bir gözü dönmüşlük karşısında bize, hepimize, birbirine sarılmak omuz omuza durmak, bu kötülükten asla ve asla korkmamak gerekir. Biz sarayların, hanların, anıtların değil; gırtlağından haram lokma geçmemiş dürüst insanların ve bundan sonra da ömrünün sonuna kadar böyle yaşayacak mütevazı mezarlarda yatacak ama evlatlarına onuru ve şerefi miras bırakacak insanlarız."

Kaynak: Haber Merkezi