Bahçeli'den 'Alevi' Açılımı Sinyali: ‘Cemevinin İbadethane Olarak Tescili Konusunda Atılgan Olunmalı’
MHP Lideri Devlet Bahçeli, TBMM Grup Toplantısı'nda toplumsal birlik ve kardeşlik vurgusu yaptı. “Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir” diyerek Alevi vatandaşlara destek mesajı veren Bahçeli, “Alevi kardeşlerimizin cemevini ibadet olarak görmelerine anlayış göstermek lazım” ifadelerini kullandı. Gazze’deki ateşkese ilişkin konuşan Bahçeli, İsrail’in hesap vereceğini söyledi. Öte yandan Bahçeli, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile Ekrem İmamoğlu’nu sert sözlerle eleştirdi.
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı’nda yaptığı konuşmada hem iç hem dış politikaya dair önemli mesajlar verdi. Konuşmasında toplumsal birlik ve kardeşlik vurgusu yapan Bahçeli, “Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir” sözleriyle Alevi vatandaşlara destek mesajı verdi.
Türkiye’de mezhebi farklılıkların düşmanlık malzemesi yapılmasına karşı çıkan Bahçeli, cemevlerinin ibadethane olarak tescili konusunda daha cesur adımlar atılması gerektiğini dile getirdi.
Konuşmasının dış politika bölümünde Gazze’de sağlanan ateşkese değinen Bahçeli, İsrail’in işlediği insanlık suçlarının cezasız kalmaması gerektiğini vurgulayarak, İsrail Başbakanı’nın er ya da geç hesap vereceğini söyledi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’na sert eleştiriler yönelten Bahçeli, yurt dışında Türkiye’yi kötülemenin gayri milli bir tutum olduğunu ifade etti.
'CAMİ BİZİMSE CEMEVİ DE BİZİMDİR'
Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde:
“Eski defterleri karıştırırsak müflis tüccar durumuna düşeriz,. Gönüllere ulaşırsak kardeşliğimizi güçlü şekilde pekiştiririz. Türk ve Türkiye Yüzyıl'ındaki dipsiz tartışmaları mutabakata bağlamanın hedefindeyiz. Bu hedef ahlakidir.
Savaş yerine barış, kutuplaşma yerine kucaklaşma, istismar yerine iş birliği, imtiyaz yerine eşitlik, baskı yerine hür irade her sorunu çözecek tariftir.
Alevi kardeşlerimizle ilgili düşüncelerimizi samimi şekilde paylaştık. İşin özünde hepimiz Müslüman değil miyiz? İtikadımız bir değil mi? Hepimiz Türk milletinin onurlu mensupları değil miyiz? Mezhebi ayrılıklar kimi mihraklarca silah gibi kullanılmadı mı? Birbirimize yan bakmaktan bıkmadık mı? Yetmedi mi çektiğimiz çile ve eziyetler? Yetmedi mi yanlış anlamalar ve peşin hükümler? İblis uşaklarının tezgahını bozmanın vakti gelmedi mi? Tek yürek olmayalım mı? Gönül rahatlığı ile diyorum ki hem aleviyiz hem Sünni, hepsinden evvel Müslüman Türk milletiyiz. Bu düşüncelerim Alevi kardeşlerimizin beklentilerini seslendirmeye mani değildir. Alevi kardeşlerimiz bizim canımız, can beraberimizdir. Onların her sorunu bizim sorunumuz her isteği bizim de isteğimizdir. Aleviliği inanç ve kültür alanından çıkarmaya çalışanlar büyük yanlıştadır. Cami ne kadar bizimse cemevi de bizimdir. Gerginlikleri diri tutmanın hiçbir sonu yok. Cemevinin ibadethane olarak tescili konusunda atılgan olmak gerekmektedir. Alevi kardeşlerimizin cemevini ibadet olarak görmelerine anlayış göstermek lazım.
Dün ne diyorsak bugün de aynı çizgideyiz. Maraş'tan Çorum'a kadar yaşananların iç yüzünü okumayanlar, emin olun ki bizim ilgi ve irtibat sahamızın sonuna kadar dışındadır. Hacıbektaş'ta yaklaşık 6 bin metrekarelik dünyanın en büyük cemevi külliyesinin milli birliğimizin nişanesi olması Allah'tan niyazımızdır. Ehlibeytin aydınlık meşalesi orada yanacaktır.
GAZZE ATEŞKESİNE İLİŞKİN
Gazze Şeridi’ni ihtiva eden 738 günlük şiddet ve dehşet süreci 9 Ekim 2025 tarihinde kısmen son bulmuş, nihayet İsrail ile Hamas arasında ateşkes rejimi 10 Ekim 2025 tarihinde itibaren de tesis edilmiştir. Mezkur anlaşmanın ilk aşamasının devreye girmesiyle esir takası, insani yardımların sağlanması ve İsrail askerlerinin belirlenen birinci etaba çekilmeleriyle ilgili müspet gelişmeler yaşanmaya başlamıştır.
Savaşı sona erdirmek amacıyla dün Mısır’da tertiplenen uluslararası zirvenin ve beliren geniş konsensüs ortamının sadece Filistin-İsrail ihtilafının çözüm iklimini değil Ortadoğu’nun istikrar ve barış arayışlarını da güçlendirmesini hassaten diliyorum. Asıl mesele yapılan ateşkes anlaşmasının sahadaki uygulaması ve çatışan tarafların taahhütlülerine ve imzalarına sadık kalmasıdır.
‘İSRAİL BAŞBAKANI ENİNDE SONUNDA HESAP VERECEK’
İsrail’in güven vermeyen askeri ve politik tutumu karşısında da tedbirli ve ihtiyatlı hareket kaçınılmaz bir gerekliliktir. 7 Ekim 2023 tarihinden buyana tarihin gördüğü ve göreceği en dramatik, en vahim savaş ve soykırım suçu İsrail tarafından işlenmiştir. Bu suçun cezasız kalması diye bir şey asla ve kat’a düşünülemeyecektir. Eninde sonunda İsrail Başbakanı ve soykırımda payı olan vandallar küresel adalet ve vicdan huzurunda hesap verecekler, Gazzeli şehitlerin dökülen kanlarının misliyle bedelini ödeyeceklerdir. Gazze taş, moloz ve toprak yığınına dönüşmüş, 356 kilometrekarelik sahil şeridi acı, hüzün, gözyaşı ve katliamla bezenmiş, enkaz ve harabeye gömülmüştür. İsrail ordusunun kısmi geri çekilmesi ve ateşkesin teminiyle birlikte yüz binlerce Filistinli ihtiyatlı bir iyimserlik ve zoraki bir tebessümle yıkık dökük evlerine geri dönmeye başlamışlardır. Gazze Şeridi’nin orta kesimi ile güney bölgelerinden kuzey istikametine doğru akan insan seli bir halkın hayat ve varlık mücadelesinde çektiği korkunç ıstırapların adeta geçit merasimini çağrıştırmaktadır. Temennimiz ateşkesin sağlıklı bir şekilde gerçekleşmesinin hitamında kalıcı barışın ve iki devletli çözüm ortamının yeşermesi, yerleşmesi ve herkesçe tasdik edilmesidir.
‘DAVUL ZURNA ÇALMANIN ALEMİ YOK’
Akıbetinin ne olacağı henüz tam kestirilemeyen ateşkesle oyalanmanın, üç-beş esir takası yaşandı diye davul zurna çalmanın bir alemi yoktur. Gazze’de 67 bin 173 mazlumun canı alınmıştır. Gazze’yi emlak görenlere, nevzuhur Dubai projesi hazırlayanlara, Gazze’nin masum ve hakkı yenmiş Filistin halkının vatanıdır diyorum.
ÖZGÜR ÖZEL'E TEPKİ
Az sonra temas edeceğim gibi, Özgür Bey’in İspanya ile başlayan yurt dışı turunun her ayağında ülkemizi kötülemesi, dahası Sayın Cumhurbaşkanımıza Gazze konusunda parmağını kıpırdatmadı diyerek iftira atması olacak ve sineye çekilecek şey değildir.
Gazze’de yaşanan insani felaketi dünyaya süreklilik içinde ve ısrarla anlatan Türkiye’nin vicdan, merhamet ve insan odaklı diplomasi vizyonudur. Körfez ülkelerine ve İslam dünyasıyla beraber kuzuların sessizliği içinde soykırımı tribünden izleyenlere boy aynası tutup gerçekleri haykıran, hala ne duruyorsunuz diye çağrıda bulunan Türkiye’dir. Gazze faciasını uluslararası topluma devamlı aktarıp Avrupa ve ABD’de geniş çaplı protesto gösterilerinin ve toplumsal kitlelerin eyleme geçmesinin ilk kıvılcımını yakan Türkiye’dir. Adından ve duruşundan söz ettiren, bundan dolayı saygı uyandıran bir Türkiye fotoğrafı apaçık şekilde ortadadır. Böyle bir Türkiye’den iftihar etmek, helal olsun demek için oncu buncu, şu partili bu partili olmaya lüzum ve ihtiyaç da yoktur. Evvelemirde insan olmak, mertçe davranmak, ülke ve millet sevgisinde erimek ve bir başka ifadeyle de adam gibi adamlıktan taviz vermemek yeterlidir.
'ÖZGÜR BEY’İN YOLU YOL DEĞİLDİR'
Ne hikmetse CHP yönetimine baktığımda maalesef gördüğüm bunlardır. CHP Genel Başkanı geçen hafta bize parmak sallayarak konuştu. Öfkeden deliye dönmüş, sinirden sanki nöbet geçiriyormuş gibiydi. Kendisine sakinlik ve soğukkanlılığı temenni ediyorum. Ancak Özgür Bey’in yalan ve iftiralara sarılarak yaptığı çiğ ve çirkin siyasetin bizim nazarımızda delikli kuruşla ne bir değerinin ne de bir ederinin olmayacağını hatırlatıyorum. Şunu da söylemeden geçemeyeceğim, kalabalıkta yapılan sahte kabadayılığın tenhada özrü kabul edilmez, edilemez. Bizim haddimiz, bu uçurum siyaset müelliflerinin haddini bildiği kadardır. Özgür Bey’in yolu yol değildir, takip ettiği siyaseti ahlaklı siyaset hiç değildir. Bu muhalefet patırtısının yurt dışında ziyaret ettiği her ülkede Türkiye’mizi ve Cumhurbaşkanlığı Kabinesi’ni hedef alması işbirlikçi ve manda özlemi çeken bir siyasetçinin hezeyanıdır. Dünya genelinde hangi ülkeye bakarsanız bakınız, biraz sonra anlatacağım bazı istisnalar dışında hangi ülkenin muhalefetini incelerseniz inceleyiniz, ülke ve milletini şikayet eden çürümüşlüğe tesadüf edemezsiniz. Özgür Bey’in Brüksel’de ikram edilen meydanda yaptığı mitingde iktidarın Trump’a çalışmaya başladığını iddia etmesi, Türkiye’mizi ayaklar altına alması gayri milli ve gayri ahlaki bir siyasetin kokuşmuş örneğidir. Yazıklar olsun, yazıklar olsun, buna ortak olanlara da yuh olsun.
EKREM İMAMOĞLU'NA SERT SÖZLER
Bakınız, bu yılki Nobel Barış Ödülü Venezuelalı sözde bir muhalefet liderine verildi. Bu hanımefendi, ABD’nin ülkesine müdahale etmesini isteyecek kadar zıvanadan çıktı. Siyonizm’in hayranları arasında yerini aldı. İsrail’in bile ülkesine askeri müdahale etmesini talep etti. Bildiğiniz gibi ödülü de ABD Başkanı’na ithaf etti. Cezaevinde bulunan eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı da “Venezuela’da demokrasi ve özgürlük mücadelesi verenlerin başarısı” diyerek bu bahsettiğim şahsı aldığı Nobel Barış Ödülü’nden dolayı kutladı. İşte CHP budur. Aziz Atatürk’ün kemikleri sızlamaktadır. CHP’de eksen kaymış, erdem kaybolmuş, Türkiye’ye ve Türk milletine muhalefet eden yabancı beslemesi bir anlayış maalesef yuvalanmıştır.
Bu barış ödülü elbette yok hükmündedir. Alın ödülünüzü tepe tepe kullanın sonra da başınıza külah diye geçirin. Yabancı ülkelerde cumhurbaşkanına iftiralar savuranların yeri, memleketi haricimizdeki herhangi bir ülkedir. İstiyoruz ki kol kırılsın yen içinde kalsın. Ülkemizi yabancılara şikayet etmek şerefli bir tavır değildir. CHP yanlış rotadadır, başındaki zat histeri krizine tutulmuştur.
ŞEHİTLER İLE İLGİLİ SÖZLERE TEPKİ
Ancak herkesi ve özellikle muhataplarını sorumlu bir dil kullanmaya davet ediyoruz. Şehitlerimize gencecik cesetler demek doğru ve isabet kaydeden bir söz değildir. Çünkü şehitler ceset değildir, onlar bizim kahramanımız, manevi muhafızlarımızdır. TBMM çatısı altında taşkın sloganlara da asla yer ve gerek yoktur. Herkes ve hepimiz “Terörsüz Türkiye” hedefinin sekteye uğramamasına özenle dikkat etmeliyiz. Denizi geçtikten sonra derede bocalamanın kimseye faydası olmayacaktır. 27 Şubat İmralı açıklaması dışında hiçbir sözün bize göre hükmü yoktur. Kurucu önderin 27 Şubat açıklaması bize göre esastır.
'ASKERİ HASTANELER AÇILMALI'
Milletimizin aşına aş, işine iş, refahına refah eklemek hepimizin görevidir. Bu çerçevede haklı istek ve ihtiyaçları da mutlaka karşılamakla mesulüz. Bunlardan birisi de askeri hastanelerin tekrar hizmete alınmasıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak askeri hastanelerin tekrar evreye girmesini bekliyor, bu hususta elimizden gelen çabayı göstereceğimizi ifade ediyorum. Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son verirken, hepinizi kemali hürmetle selamlıyor, başarılarla dolu bir hafta geçirmenizi temenni ediyorum."
Kaynak: Haber Merkezi
Bahçeli Çağrı Yaptı, İktidara Yakın Yazar Yazdı: 'Öcalan SDG'ye Çağrı Yaparsa...'Güncel
Bahçeli 'Gitsinler' Dedi, DEM Parti Komisyona Yine 'İmralı' Çağrısı YaptıSiyaset
Bahçeli'den Kritik Çağrı: 'Silahların Tamamı Yakılsın, Ailelerine Kavuşsunlar'Siyaset