Güzellemenin maliyeti

Sözün özü, güzelleme yapmanın bir maliyeti yok yönetenler için. Öte yandan getirisi ise çoğu zaman yüksektir.

Ekonomide çarklar yavaşlamaya başladı yine…

Sadece bizde değil her yerde. Küresel bir yavaşlama ya da ekonominin diliyle durgunluk dönemine giriyoruz. İlk sinyaller her zaman olduğu gibi imalat sanayi verileriyle karşımıza geldi.

Nerdeyse sanayide yıllık büyümenin sıfırlandığını ve hatta aylık bazda eksiye geldiğini gözlemledik…

Resmi veriler böyle söylüyor açıkçası. Öte yandan, bunun zaten çoktan beri aynı doğrultuda, durgun bir yapıda gittiğini söylediğimizi hatırlarsınız.

Covid 19 sağlık pandemi etkisinin ertesinde sözde ihracat artışı ile iştahlanan karar vericilerinin cümleleri ile şekillenen yine sözde yepyeni Türkiye Ekonomi Modeli (TEM) söylemlerinin kapsamının ne olduğu da ortaya çıkmaktadır.

Nasıl mı?

Açıklayalım…

Cari açığın yıllık 100 milyar dolara yaklaştığı, rezervlerin 50 milyar dolar civarında aşağılarda şekillendiği iki haneli işsizliğe sahip bir ekonomide, TEM şaha kalkan ekonomi sloganı ile sunuma girdi ve hala da bu yaklaşımla pazarlanmaktadır.

Son gelen verilere göre sanayide ek yatırımların durduğu, dış ticarette fiyat avantajımızın tersine döndüğü, ekonomik beklentilerin söylenenin aksine kötüleştiği gerçeği tam da karşımızdadır. İthal talebi yani ticaret ortaklarımızın bizim ürünlere olan isteklerindeki azalışın da buna etki ettiğini belirtmek gerekir. Bu azalışın temel nedenini küresel bir durgunluk ve enflasyonist baskıdan geldiğini de göz ardı etmemek gerekir.

İç ve dış ekonomik faktörlerin bileşimiyle bezenmiş bu olumsuzluklara rağmen hala şaha kalkan bir ekonomi söylemi belki de yapılan en büyük yanlışlardan biridir. Bunun uzun zamandır benzer örneğini resmi enflasyon verilerinde görmekte olduğumuz da ortadadır.

Ekonomi politikalarının (varsa tabii) etkinliğini yani başarısını da bu kapsamda düşünmek gerekmektedir.

Tüketici, yatırımcı ve diğer karar vericilerin sunulan veriler ve beklentilere göre davrandıkları ekonominin bir gerçeğidir. Bu nedenle, dayatılanın değil de gerçeklerin olduğu gibi sunulması toplumsal faydayı artıracak, zararı en aza indirecektir.

SIKINTILARI NEDEN AŞAMIYORUZ?

Ekonomide sorunları aşmanın başlangıç noktasında sorunun kabulü gelir.

Güzellemeye dayalı verilerin örttüğü sorunları algılamayan, diğer bir anlamıyla sunulana göre davranan bir toplumda dengesizliklerin sürekli olacağını belirtmek için uzman olmaya gerek olmadığı açıktır.

Örnekleri sayılmayacak kadar çok bu yanlışların ve doğal olarak onların verdiği zararların…

Sanayi verileri üzücü gelirken teknolojik güzelleme yapmak tam da böylesi bir durumdur.

Üretimimiz yani ekonomik büyümemiz için zorunlu olan ithalatın gün geçtikçe daha pahalı olması gözlerimiz önünde dururken sanki döviz bolluğu yaşıyormuşçasına verilen demeçler bunun açık bir örneğidir.

Fakirleşirken ekonomik büyümeyi abartılı olarak aktaran bir karar verici takımının yaklaşımıdır aynı zamanda.

Borç para bulmanın başarı hikâyesi tarzında verilmesi gibi bir durumdur.

Arşı aşmış bir enflasyon oranına karşılık ücretleri alım gücü artmayacak şekilde yükseltmenin lütuf gibi sunulmasının utancıdır açıkçası.

Ele (yabancıya) çalışmanın üretim gücü artışı gibi lanse edilmesidir.

…..

Sözün özü, güzelleme yapmanın bir maliyeti yok yönetenler için. Öte yandan getirisi ise çoğu zaman yüksektir.

İşte bu fotoğraftır geri kalmışlığın nedenini ortaya koyan.

Yırtılması gereken bir fotoğraf!

Etiketler
Veysel Ulusoy