Atatürk’ün kızları sporun her dalına damgasını vurmayı sürdürüyor…

Savaşmayı bilerek, kazanmayı hak ederek, zirveye tırmanarak, Türk kadının toplumsal rolüne ışık tutarak, erkek egemen bakışa meydan okuyarak, kimlik ve kişiliklerinizi ezdirmeyerek, korkmayarak, filelin üstüne bir yıldız gibi doğacaksınız.

Çıktıkları her maçta yüreğimiz ağzımızda, nefeslerimizi tutarak izlediğimiz ve bizi sevince, gözyaşına boğarak ayağa fırlatan, bayrağımızı dalgalandırırken, İstiklal marşımıza eşlik ederken ağlatan ve en önemlisi Cumhuriyetimizin 100. Yılında bize en güzel, en anlamlı armağanı verenlere ne diyeceğimi, söze nereden başlayacağımı bilemiyorum. Onlara nasıl teşekkür edeceğimi, hangi sözcüklerle kutlayacağımı bilemediğim gibi…

Bildiğim o ki A Milli Kadın Voleybol Takımımızın oyuncuları gönlümüzün ve yüreğimizin çok derinlerine bir daha çıkmamak üzere yerleştiler…

Gelelim konunun öznesine!

FIVB Milletler Ligi Finali’nde şampiyon olacaksınız. İtalya ve Sırbistan’ı yenerek Avrupa şampiyonluğunu kazanacaksınız. Türk kadınının simgesi, Cumhuriyetin hedefi, çağdaşlığın sembolü olarak elinizden gelen çabayı göstereceksiniz, en zorlu anlarda bile savaşmaktan vazgeçmeyip, Atatürk’e verdiğiniz sözü unutmayarak, bir maçın sınırlarını çok aşan dayanışma ruhunu hep sergileyeceksiniz…

New York Times Gazetesi’ne; “Türkiye aradığı kahramanları voleybol milli takımında buldu. Filenin sultanları, zorlu maçlarda rakipleri yerlere sererek, birincilik kürsüsüne çıktı!” diye manşet attıracaksınız…

Çoğunuz 23/26 yaş bandında olacak, aylarca ailelerinizden uzak kalıp, binlerce kilometre yol kat edecek, 110 güne 5 ülke, 24 maç, 2 kupa sığdırarak, üs üste 15 maç kazanacak, umudun direnişine dört elle sarılacaksınız. Hemcinslerinize rol model olacak, göğüs kabartacaksınız, uluslararası başarılar kazanarak hepimizi havalara uçuracaksınız. Bu arada; bazı referansları esas alan bazı kesimlerin anlamsız, yersiz, saçma sapan gönderme ve eleştirilerine uğrayacaksınız…

Her başarıdan sonra Atatürk sevgisini dışa vurarak, Cumhuriyetin 100. Yılı vurgusunu yaparak, kadını özgürleştiren kazanımlarımızın adresini minnetle selamlayarak, elinize aldığınız kupayı havaya kaldırırken kime borçlu olduğunuzu sık sık dile getirip, açıkça hissettirerek, Büyük Atatürk’ün “Vatanını en çok seven, görevini en iyi yapandır” sözünü dağa taşa kazıyacaksınız…

Savaşmayı bilerek, kazanmayı hak ederek, zirveye tırmanarak, Türk kadının toplumsal rolüne ışık tutarak, erkek egemen bakışa meydan okuyarak, kimlik ve kişiliklerinizi ezdirmeyerek, korkmayarak, filelin üstüne bir yıldız gibi doğacaksınız. Türk kadının başına zafer tacı takacak, 85 milyona gurur yaşatacaksınız…

Yaratıcı gücünüzü seferber ederken! Her yaştan kız çocuklarının hayallerinde yer edip, onlara özgüven aşılayacak, her meslekten kadınların zihinlerine yerleşecek, kadına değer verenlerin kalplerine girecek, topluma umut aşılayacaksınız. Erkek sporculara; “Kızlar yaptı, sıra bizde!” dedirteceksiniz…

Kutlama notu: Çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde! Kadını yok saymanın, kadına şiddetin sınır tanımadığı ülke gündeminde! Tarih yazarak kaydettiğiniz büyük başarılarla, yaydığınız enerjiyle bizi gururlandırdınız. Bundan daha büyük bir armağan olabilir mi? Her başarıdan sonra ağlayarak ağlatan, insanları ayağa fırlatan dünyanın en güzel takımına! Ağız ve gönül dolusu tebrikler, teşekkürler…

Hatırlatma notu: Kadın briç milli takımımız, Dünya Briç Şampiyonasında dünya ikincisi olarak ülkemize gümüş madalya kazandırdı. Yazıma böyle bir başlık atmakta haksız mıyım? Kadın sporcularımız! Harikasınız, harikalar yaratıyorsunuz, iyi ki varsınız…