İstanbul ve Tecavüz

İstanbul Şehri Bir Kadındır , şairler tanığıdır yazdıkları şiirler ortada. İstanbul Doğu Roma’lı yaşlanmayan bir kadındır . Bunca şiirin öznesi ...

İstanbul Şehri Bir Kadındır , şairler tanığıdır yazdıkları şiirler ortada.

İstanbul Doğu Roma’lı yaşlanmayan bir kadındır .

Bunca şiirin öznesi , simgesi olmuş bir kadındır.

1453 ‘den bu yana Türklerin himayesinde bir kadındır .

Şiirlerin hiç birinde İstanbul saçlı sakallı , yiğidim aslanım , bıyıklı , fesli afili bitirim bir erkek veya peçeli bir kadın olarak tasvir edilmemiştir.

İstanbul Doğu Roma İmparatorluğudur ve Fetih’ten bu güne himayemiz altında olduğu için Yahya Kemal Beyatlı Hayal Beste Şiirinde

‘Roma’nın şarkını fethettiğin andan sonra,
Yüce dağlar gibidir gördüğün iş, Türk oğlu!’ mısralarını yazmıştır.

Hayallere , bestelere , şiirler , şarkılara ilham olan hangi kadına bu kadar kazık çakıldı , nedir bu zulüm , kadın düşmanlığı ?

İstanbul’a karşı yapılan vandallıklar ne tesadüf gerçek yaşamda kadınlara yapılanlarla paralellik arz ediyor .

Bu vandallar İstanbul’lu olma fikrinden uzaktırlar ve bu şehirde yaşamayı hak etmeyenlerdir.

Bir kadına nasıl davranmak gerekiyorsa öyle davranış ister İstanbul .

Güzel sözler, hareketler ister tepelerinde , denizlerinde , kıyılarında .

İstanbul el üstünde tutulmak , en çok da aşk ister , sokaklarında dolaşan sevd alı insanlar ister, şiirler, vapurlarında okunan şarkılar , hakkında yazılan romanlar , öyküler ister.

İstanbul hayatı yaşanası kılacak güzellikleri ister.

Parklarında uyduruk plastik çeşmeler, akan yazılar olan su panoları, yolların kenarlarında yerlere çiçeklerden resmedilmiş uyduruk resimler , replikalar

değil sanatkarların ellerinden çıkma yontular , resimler binalarında mimarla r , ister.

İstanbul ucuzluktan plastik heykel , çiçekten hoşlanmaz.

Sanatkarsız, sanatsız olmaz İstanbul.

Bunları beceremeyenler İstanbul’lu değildir , İstanbul’a benzemek yerine elbirliğiyle İstanbul’u benzetmektedirler.

Metrolarında , sokaklarında kadınların döv üldüğü ,

Nerede deniz görseler doldurmadan rahat edemeyenlerin İstanbul’a karalar bağlatan zihniyetinin ,

Tarihi camilerin silüetini bozan gökdelenler diken vandalların yaşayacağı bir şehir değil İstanbul , niye taktılar İstanbul’ u dümdüz etmeye anlamıyorum.

Türk’lere kutsal emanet olan bu şehir hoyrat ellerde hırpalanırsa tarihe hesap veremeyiz sonra.

Üsküdar Şemsi Paşa Kuşkonmaz Camii önüne çakı lan kazıklar yüzünden kederinden çatladı .

Yakışır mı İstanbul’a , bütün dünyanın insanlarının kutsallarının olduğu bu şehire Sinan’ı koruyamamak .

Drinayı yapan da Sinan’dı , Kuşkonmaz camii’ ni yapanda , Drina da aynı hoyratlıktaki ellerle yıkıl dı ama biz Türk’ler yeniden onardık , derken Üsküdar’a olanlar nesi .

Drina’yı yapan, onaran Türk’lerle Üsküdar’ da Sinan’ın Kuşkonmaz Camii’ni çatlatan Türk’ler nasıl aynı oluyor , çık işin içinden.

Mimar Sinan ile o kazıkları çakan , çaktıran mühendislerin mesleki becerileri aynı olamayacağı gibi .

Belediyeler bu kültür duyarsızlığının , bilinçsizliğinin sanki organizasyonu için Kültür İşleri departmanları kurmuşlar gibi oldu şehrin haline bakınca , şu kültür işine hiç burun sokmasalar daha iyiydi sanki .

İstanbul herhangi bir şehir değildir , malum Doğu Roma İmparatorluğudur ve bunun için İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanlığı batı elitizmi nezdinde Doğu Roma İmparatoruna denk bir titre sahiptir, bu temsili de olsa önemli ve iyi bir şeydir.

Belediye Başkanının İstanbul şehrinin kadim tarihini bozmadan , bozdurmadan kimseye kaptırmamak gibi bir görevi varken şu hale bakın.

Ve İstanbul bir kadındır , dolayısıyla İstanbul’a Kuşkonmaz Camii’ ve diğer yerlere kakılan kazıklar bir kadına darp, tecavüz sarkıntılıktan farksızdır .

İstanbul asırlar boyu aldığı göçlerle gelenleri ‘ İstanbullulaştırmıştır’ , bu övünülecek bir durumdur , şimdilerde ise İstanbul’u kalb etmiş farklı gelenek, görenekten Istanbul’lu olmakta birleşmiş insanları rahatsız eden sonu gelmez bir kabalığa sahne oluyor.

Çok yağmalar gördü bu şehir ama böylesine hiç şahit olmadı öyle ki yapılan güzel işler bunların gölgesinde sindi kaldı .

Kültür mültür kalmadı .

İstanbul’lular sabahları saba makamında gırtlak kerizi yapılmadan okunan ezana alışıktır , iş bunu bile Arabize etmeye geldiyse hatırlatalım İstanbul’u Türkler feth etti, Araplar değil .

İstanbul Roma’nın Şark’ıdır.

İstanbul Müslüman Roma’dır .

İstanbul bize emanet Roma İmparatorluğunun simgesi bir kadındır , hoyrat ellere bırakılamaz . Tıpkı Mevlana Celaleddini Rumi’nın Romalı Celalettin olması gibi .

Hayal Beste şiirinde cennet mekan Yahya Kemal ne diyor ?

‘….Bu eserler seni göstermeğe kâfî diyemem.
Şiire aksettirebilseydin eğer, dinlerdin,
Yüz fetih şiiri, okundukça, çelik tellerden.
Resme aksettirebilseydin eğer, ömrünce,
Ebedî cedleri karşında görürdün canlı.
Gönlüm isterdi ki mâzini dirilten sanat,
Sana târihini her lâhza hayâl ettirsin.

Mazimizi diriltecek sanattır ve tarihimizi her lahza hayal ettirecek unutturmayacak da sanat .

İstanbul çok sistematik bir sarkıntılığa vandallığa maruz kalmaktadır , sanatçıyım , insanım , Yurttaşım , İstanbul’luyum diyip susan dilsiz şeytan değil de nedir Allah Aşkına.

Hangi partiden olurlarsa olsunlar Kültür departmanları kapatılsa sanki kültür zararımız biraz hafifleyecek gibi , beceremediler bu işi ve becerememe konusunda ittifak etmiş gibiler .

Yoklukları varlıklarından daha az zararlı olacak sanki ….

Bu yüzden adaylar ‘kültür’ demiyorlar mı tüylerim ürperiyor , yeter artık ama …

Saygıyla, Sevgiyle, Binbir Üzüntüyle İstanbul’u , tecavüze uğramış bir şehiri kayda geçtik, elimizden gelen budur.

Etiketler
Tecavüz